Ben Senin İçin Başkası Değilim

19.9K 640 96
                                    

Medyada Gökçe ve Kayra var.

İyi okumalar efenim❤️

🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡Gökçe'nin ağzından

Tuvalette canım çıkana kadar ağlamıştım. Sonuç neydi peki? Göz yaşlarım kurumuştu. Yanaklarım ıpıslak olmuştu. Gözlerim şişmişti. Sonuç neydi? Koskocaman bir hiçlik! Kocaman bir hiçliğin içinde yapayalnız kalmış gibi hissediyordum. Bağırmak ve bir daha hiç susmamak istiyordum. Herkes beni dinlesin ve anlasın istiyordum. Size de oluyor mu? Konuşmaya haliniz yoktur, gözlerinizle anlatmaya çalışırsınız ama karşıdaki anlamaz. Sonra konuşmayan iletişime geçemeyen siz olursunuz. Derdinizi nasıl anlatacağınızı bilemezsiniz. Aslında bilirsiniz ama fazlasıyla yorgunsunuzdur. Size tek bir bakışıyla herşeyinizi anlayabilecek biri lazımdır. Bana da lazım! Konuşmaya halim yoktu. Herşeyimi tek bir bakışımla anlayabilecek o kişi nerdeydi?

Alnımı ellerime yaslayıp gözlerimi kapattım. Hala o tuvaletteydim. Tam tamına üç buçuk saat geçmişti. Nasıl göründüğümü tahmin bile etmek istemiyordum. Ufacık bir öpücük beni bu kadar etkileyebiliyor muydu? Nasıl bu kadar salak olabilirdim? Nasıl herşeyimi verecek kadar sevebilirdim? Neden canımın acısı geçmiyordu? Ağlayınca hep rahatlardım ama neden şimdi olmuyordu? Neden canım hiç olmadığı kadar çok acıyordu? Başımı kaldırıp gözlerimi açtım. Sinirle kapıya tekme atıp çıkan gürültülü
sesi de umursamadım. Kalbimden de böyle bir ses gelmişti işte! Ama umursayan olmamıştı.

Ellerimle saçlarımı çektim. Fiziksel bir acıya ihtiyacım vardı. Başka türlü diğer tarafdaki hissettiğim şey azalmıyordu. Canım çok daha fazla yanarken ellerimi saçlarımdan çektim. Boğazımda geçmek bilmeyen bir acı vardı. Yumru gibi oraya oturmuştu ve gitmiyordu. Ayağa kalkıp kapıyı sertçe açtım. Aynada bakıştığım kişi tamamen bana yabancıydı. Kötü ve bitmiş gibiydim. Saçmaydı tüm bu yaşadıklarım. Ben bir adam için bu kadar ağlamak istemiyordum. Ama yaptığı en ufak bir hareket beni bu kadar yaralayabiliyorken bu pek mümkün değildi sanırım.

Yüzümü yıkayıp titreyen ellerimi sakinleştirmek için birbirine kenetledim. Kolumdaki saate baktığımda altıyı geçtiğini görmüştüm. Telefonum da sırada kalmıştı. Kızlar çok merek etmişlerdir kesin. Oflayıp ellerimle yüzümü ovdum ve dışarı çıktım. Koridorda yürürken biri seslenmişti. "Gökçe? Sen misin?" Kim olduğuna bakmak için döndüğümde gözlerim karardı. Kaşlarımı çatıp gözlerimi kırpıştırdım. Biri belimden tutmuştu. "Hey hey sakin! Başın mı döndü?" Nihayet daha iyi görmeye başladığımda bana seslenenin Emir olduğunu gördüm. Belimden tutan da oydu. Kolundan kurtulup gülümsemeye çalıştım. "Gözlerim karardı. Şimdi... iyiyim." İyi falan değildim. Şüpheyle bana baktı. "Bu saatte okulda ne işin var peki?" Omuz silktim. "Etüte kaldım." Başını sallayıp gözlerime baktı. "Sen ağladın mı?" Yutkunup kafamı çevirdim. "Hayır, uykusuzum." Yine pek inanmamış bir ifadeyle başını salladı. "Ben gideyim artık!" Aniden dönünce yer ayaklarımın altından kaydı. Dengemi sağlayamadan kendimi yerde bulmuştum. Başımdaki acıyla yüzümü buruşturdum. Emir bağırıp yanıma çökmüştü. "Gökçe! Güzelim!" Havalandığımı hissettim. Gözlerimi açık tutmakta zorlanırken daha fazla direnemedim.

***********************************************

Kayra'nın ağzından

Cansu'ya karşılık vermiştim fakat nedense bundan pek zevk aldığım söylenemezdi. Kaşlarımı çatıp onu kendimden uzaklaştırmıştım. Bana şaşkınca bakan suratı gözümün önüne geldi. "Neden durdun?" Deyince bunu ben de bilmediğimi fark ettim. "İşlerim var Cansu! Git hadi!" Arkamı döndüğüm an sesini duymuştum. "O kız yüzünden değil mi? Beni o kız yüzünden istemiyorsun." Cevap vermeden soyunma kabinine girdim. On beş dakika orda durduktan sonra içeri geri döndüğümde Cansu yoktu. Kafamı dağıtmak için basketbol oynamıştım. Artık yorulduğumda ve gücüm kalmadığında saat baya geç olmuştu.

DİRİLİŞ (ASKIDA)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα