Biz Seninle Arkadaş Değiliz

14.7K 576 79
                                    

Medyada Gökçe'nin giydiği kıyafet var.

Eylül'ün ağzından

Annemin mezarına bakıp derin bir iç çektim. Her geldiğimde boğazıma bir yumru oturuyordu ve her ne kadar evde ne söyleceğimi tekrar edip gelsem de hiçbir şey söyleyemeden gidiyordum. Nasılsa beni görüyordu. Mezar taşına bakıp gülümsedim. "Bak yine sustum. Kırk beş dakikadır sadece seni izliyorum. Ama çok güzelsin ne yapayım, gözlerimi alamıyorum." Dolan gözlerimi gizlemeye çalışsam da başarılı olamadım çünkü anneler herşeyi fark ederlerdi.

Kurumuş dudaklarımı ıslatıp yutkundum. "Aslında...seninle konuşmak istiyorum ama yapamıyorum işte. Heyecanlanıyorum her geldiğimde." Islanmış yanaklarımı silip acıyan ayaklarımı hareket ettirdim ve yanına oturdum. Gerçekten geldiğimden beri ayakta durmuş öylece annemi izliyordum. "Ama bu gün biraz dertleşelim mi? Ben... pek iyi değilim." Hafifçe gülümsedim. "Üzülme sakın. Kızlarla biraz aramız kötü. Özellikle de Gökçe ile. Onu çok seviyorum anne. Sen göremedin biliyorum ama kardeşim gibi oldu. Hani ben küçükken hiç kardeş istemiyordum ya, halt etmişim. Büyüdükçe üzülüyordum ama sonra Gökçe ve Mira'yla tanıştım. Ailem oldular bir anda." Yaşlar gözlerimden peş peşe akarken hıçkırdım. Seninle konuşmak neden bu kadar zordu? Duyduğunu biliyordum. Keşke cevap da versen...

"Ama dün Gökçe'yle kavga ettik. Mira da çok üzüldü ama belli etmiyor. O benden daha dayanaklı böyle konularda. Ben aralarındaki en konuşkan ve en delidolu olanım. Böyle olmayı seviyorum. Hayat dolu olmak güzel hissettiriyor. Hem biliyorum, babam anlatırdı. Sen de öyleymişsin. Etrafına ışık saçarmışsın. Herkes seni severmiş." Hıçkırıklarımın arttığını hissettiğim an tırnaklarımı avucuma sapladım. Acı iyiydi. "Seni çok hatırlayamıyorum. Özür dilerim. Hafızamın suçu işte! Aklımda ki en belirgin şey gülüşün! Hala gözlerimin önüne gelince istemsizce gülümsüyorum. Seni çok seviyorum anne. Keşke..." Nefes alamadım ve elimle ağzımı kapattım. Ağlamamı bir nebze engelledikten sonra yutkundum ve gülümsemeye çalıştım. "Keşke şu an burda olsan. Bana sarılsan, saçlarımla oynasan, bana yine o güzel gülüşünle gülsen! Seni o kadar özledim ki!" Gözlerimi kapatıp saçlarına dokunmak istedim ama elim ıslak toprağa değince göz yaşlarım daha hızlı akmaya başladı. "Rahat rahat uyu tamam mı? Beni hiç merak etme. Ben mutluyum. Hayatımı seviyorum. Seni daha çok..."

Ayağa kalkıp gülümsedim ve göz yaşlarımı tamamen sildim. "Görüşürüz anne. İyi uykular." Arkamı döndüğüm an başka bir bedene çarpmıştım. Karşımdakine baktığım an kim olduğunu gördüm. "Burak?" Şaşkın sesime burukça gülümsemişti. "Ne işin var burada?" Omuz silkti. "Seni takip ettim." Kaşlarımı çattım. "Nedenmiş o? Sapık mısın?" Sırıttı ama kısa sürmüştü. "Hayır tabi ki sarışın! Seni merak ettim. Dalgın gibiydin." Alayla yüzüne baktım. "Bu seni ne ilgilendirir ki?"

"Teşekkür etme şeklin bu mu?" Kaşlarım kendiliğinden çatılırken annemin yanında daha fazla bu çocukla tartışmamaya karar verip yürümeye başladım. Peşimden gelirken sinirli sesimle konuştum. "Senden bir şey istediğimi hatırlamıyorum. Gelmek senin seçimindi. Teşekkür beklemen aptalca." Mezarlıktan çıktıktan sonra kolumdan tutup beni kendine çevirdi. "Eylül, yavaş gel! İyilik ettim sadece. Aptal falan ayıp oluyor." Kolumu kurtarıp derin bir nefes aldım. "İyi, teşekkür ederim. Çok sağol! İyi ki varsın." Deyip ona baygınca baktım. "Oldu mu?" Sırıttı yine. "Olmadı, gel bir yerlere oturalım. Bana kahve ısmarla." Elimle başımı ovdum. "Gerçekten kendimi iyi hissetmiyorum Burak!"

Gözleri kısılırken bana baktı. "Annen... Ne zaman?" Deyip susunca yine içimde bir şey çok acımıştı. Gözlerim dolunca titrek bir nefes verdim. "Çok oldu aslında. Ama hala dünkü gibi." Anlayışla bana baktı. "Hemen kanamaya başlıyor değil mi?" Cevap vermeden başımı eğince anlamış gibi devam etti. "Başın sağolsun." Gülümsemeye çalıştım. "Hani kimseyi kaybetmemişim ya? Hiç bir şey anlamam ya ben?" Deyip bana bir ay kadar önce arabada söylediği sözleri tekrar ettiğimde mahçupça yüzüme baktı. "Kusura bakma Eylül, ben öküzlük ettim." Sırıtmam genişlerken gözlerine baktım. "Tamam tamam. Affettim. Hadi sıkıldım bir şeyler yapalım." Şaşırmış yüzüyle bana bakmaya başlamıştı. "Anın anını tutmuyor. Ne değişik kızsın."

DİRİLİŞ (ASKIDA)Where stories live. Discover now