Havuz

21K 706 40
                                    

Medyada Gökçe ve Kayra var.

Gökçe'nin ağzından

Sarp pat diye sevgilisi olduğumu söylediğinde tepkisini ölçmek için Kayra'ya baktım. Pek etkilenmişe benzemiyordu. Kaşları her zamanki gibi huysuzca çatılmıştı. Zaten Sarp'ı benle konuşurken de sevmediğini açıkça söylemişti. Tek fark sadece sevgilisi olduğum için kızmış olmasıydı. Beni sahipleniyor gibiydi ve bu hoşuma gidiyordu.

Kayra Sarp'ın uzattığı eli sıktı. "Kayra! Gökçe'nin hiç bir şeyiyim." Yutkundum. Tamam doğru söylüyordu ama biraz canımı acıtmıştı. Sarp gülüp elini bıraktı ve kolunu omzuma attı. Gülümsedim. "Sen ne zaman geldin ve bana neden haber vermedin?" Sesimdeki tehditi anlayan Sarp bana baktı. "Az önce geldim ve ilk seni göreyim dedim. Malum özlemişim."

"İyi yapmışsın. Ben de özledim." Kayra'ya baktığımda gözlerini kısarak yüzüme bakıyordu. "İçeri geçelim mi?" Sarp başını sallayıp elimden tuttu ve beni peşinden sürükledi. Kayra kapının önünde kalmıştı. Koltuğa oturduğumda Sarp Kayra'ya seslendi. "Gelsene! Oturalım." Kayra bize dönmeden sinirle konuştu. "Almayayım. Cansu'yla işim var." Kapıyı açıp dışarı çıktı ve sertçe kapattı.

Somurttuğum an Sarp sırıtıp arakaya yaslandı. "Ne oldu? Muhteşem planın işliyor mu?" Gözlerimi kıstım. "Keser misin Sarp? Zaten sinirliyim." Sarp gülüp burnumu sıktı. "Sinirlenince güzelleşiyorsun. Ama sen yine de sinirlenme erken yaşlanırsın." Kıkırdayıp ben de geriye yaslandım. "Kötü oldu. Keşke baştan söylemeseydim. Orda lanet kelime ağzımdan çıktı işte!"

"Takma bu kadar! Ciddiyim. Düzeltirsin. Dünyanın sonu değil ya?" Başımı salladım. "Biliyorum ama bu durum çok can sıkıcı olmaya başladı. Daha önce sevgilim olmadı ve o an bunu söylemek istemedim." Sarp anlayışla bana baktı. "Biliyor musun? Senin yaşında normalde kimsenin sevgilisinin olmaması gerekiyor. Sadece bu yeni düzende işler böyle yürüyor. Ne yani, hiç sevgilimiz olmadı diye biz salak mıyız ya da başımıza bir şey geldi mi? Hayır. Dayatılan sevgililik sistemine karşısın kızım ne güzel!" Dinleyince ve anlayınca mantıklı gelmişti aslında!

"Gerçi ben de sisteme çokça uyum sağladım ama sen yapma!" Bunu sırıtarak ve alayla söylemişti. Pis! Kaşlarımı çattım. "Vur ya sen de vur! Ez geç! Bir sen kalmıştın zaten! Bir de bana nasihat veriyor! Daha kendin uymamışsın ki!" Başını yana yatırıp sırıttı. "Sen bana ne bakıyorsun? Hayırsız herifin tekiyim!" Gözlerimi devirdim. "Babandan mı söz ediyorsun? İyi mi peki şimdi?" Omuz silkip kollarını arkamdan çekti ve dizlerine yasladı. "İyi sayılır. Geçen gün yine tefecilerin elinden aldım. Biraz geç kalsam sıkacaklardı kafasına!" Kaşlarımı çattım. "Borcu mu varmış?" Başını salladı. "Evet de önemli değil! Hallederim ben!" Tek kaşımı yukarı kaldırıp şüpheli ses tonumla sordum. "Emin misin? İstersen yardım edebilirim." Güldü ama içten veya istekli bir gülüş değildi. Daha çok zorunluluk gibiydi. Sarp'ı iyi tanırdım ve bu halleri beni üzüyordu. Bana karşı hep bir abi gibiydi ve şimdi bana bile yalancıktan gülümsemesi üzmüştü. "Sağol kardeşim, ama gerek yok! Bir şey olursa sana gelirim tamam mı?" Başımı salladım. "Tamam ama gel mutlaka! Ahmet amcayı severim ve üzülmenizi istemiyorum." Sırıtıp koluyla beni sardı. Tepemden öpüp iyice sarılınca sırıttım. "Seni de seviyorum kıskanma!" O da güldü. "Biliyorum. Yoksa gözlerinden anlardım." Kaşlarımı çattım. "Sarpcık! Sana bir şey soracağım?" Huysuz sesini duydum. "Sor ama Allah aşkına Sarpcık deme!" Şirince başımı salladım. "Ama öyle daha tatlı oluyorsun. Her neyse şu gözler konusunda!" Başımı kaldırıp ona baktım. "Ne gözü?"

Omuz silktim. "Şimdi sen benim gözlerimden yalan söylediğimi anlayabiliyor musun?" Dikkatle gözlerine baktığımda sırıttı. "Hayırdır neden sordun?" "Sen ilk benim soruma cevap ver. Anlıyor musun yoksa yalan söyleyebilir miyim?"

DİRİLİŞ (ASKIDA)Onde histórias criam vida. Descubra agora