Berbat Gün

41.1K 1K 167
                                    

Gözlerim huzursuzca titreştiğin de bulunduğum ortamda rahatsız edici bir ses vardı. Bir yandan duymazdan gelmek istiyordum diğer yandan kalkmam gerektiğinin farkındaydım. Israrcı alarmım durmadan çalarken gözlerimi yavaşça açtım ve kaşlarım istemsizce çatıldı. Başımda korkunç bir ağrı ve vücudumdaki her yerde keskin bir acı hissediyordum. Beynim dün gece yaşanılan olayları bir bir gözden geçirirken ayılmaya çalışıyordum. Bir takım züppe ve sürtük takımına maskara olduğumda(ciddi anlamda) heryerim acıyordu. Hiç acımadan beni dövmeleri,hizmetçi gibi kullanmaları ve benim zırlayıp zorda olsa ellerinden kurtulmamla korkunç gece bitmişti. Gerçekten artık yaşamak istemiyordum.

Doğrulup yataktan kalkmaya çalıştığımda fazla kilolarım sağolsun buna izin vermeyip beni tekrar yatağa yatırdı. Oflayıp derin bir nefes aldım ve tekrar denedim. Biraz göbek kası yapsam fena olmayacaktı. Yoksa bir gün yataktan kalkamayacak hale gelecektim. Haftanın ilk günü olduğundan başımdaki ağrı daha da artmıştı. İsteksizce yataktan zorlanarak kalktım ve banyoya girdim. Aynaya bakmaktan nefret ederdim. Mümkün olduğunca önlerinden bile geçmezdim. Ama nasıl görümdüğümü merak ettiğimden o halimle aynaya baktım. Gözlerimi korkarak açtığımda karşımda bir balina vardı. Pis saçları tamamen dağılmış,ağlamaktan burnu ve gözleri şişmiş aynı zamanda kızarmış, gözleri ölü gibi bakan,vücudu yağ tulumuna benzeyen çirkin birini gördüm.

Bu çirkin kişilik beni bile korkutmuştu. Üzerimdeki tüm kıyafetlerimi çıkardığımda kilodumla aynanın karşısında kalmıştım.

Ölüydüm...
Bitmiştim...
Balinaydım...
Eziktim...
Çirkindim...

Beni tanımlayan sözcükler basitti ve hiç değişmezdi. Bir gün bile güzel olamamıştım. Suçum buydu işte;Güzel olamamak!

Daha fazla öz eleştiri yaparsam şuracıkta intihar ederdim. Çünkü... çünküsü yoktu işte. Bir insan bu kadar korkunç olamazdı. Bu kadar zavallı olabilir miydiniz sizde? Bu kadar değersiz ve ölü gibi hisseder miydiniz her gün? Neden hissedesiniz ki eminim çok güzelsinizdir. Çok güzel en azından benden güzel...

Kilodumu çıkarıp doldurduğum küvetin içine girdim ve gözlerimi kapattım. İntihar etmek istediniz mi hiç? Ben istedim. Ben yok olup ölmek istedim. Peki neden buradayım? Histerik bir şekilde güldüm. Haneme bir de korkak yazında tam olsun. Ölümden korktuğumu da söyleyeyim. Korkak ve güçsüzdüm ölüm için. Bence ölüm bile değerliydi ve ben onu bile haketmiyordum.

Duşumu alıp üstümü giyerek ruhsuzca aynaya baktım. Saçlarımı hafiften kurutup at kuyruğu yaptım. Hiç makyaj malzemem yoktu, yapmıyordum. Yapsam neye çare olurdu?

Aşağı indiğimde annem ve babam masanın başında oturmuşlar kahvaltılarını ediyorlardı. Yanlarına gidip isteksizce gülümsedim. "Günaydın" Annem de sıcacık bir gülümsemeyle bana karşılık verdi. " Günaydın tatlım." Babam gazetesini masaya bıraktı. "Günaydın canım kızım. Hayrola senin yüzün düşmüş. Noldu sabah sabah bakayım. Kim sıktı canını?" Bu sefer ciddi anlamda gülmüştüm. Ah be baba, neler olduğunu bir bilsen, ne yaşadığımı bir öğrensen... "Birşey yok babacım. Haftanın ilk günü işte klasik". Dokunmadığım tabağıma bir kaç bir şey alıp yedim. Son lokmamı da ağzıma attım ve ayağa kalktım. "Görüşürüz ben çıkıyorum." Dediğimde annem bana el salladı babam ise gülümsemişti. İyi ki iyi bir ailem vardı. Eğer bu hayata katlanıyorsam en baştaki nedenlerimden biri onlardı.

Ayakkabılarımı giydim ve okula yürümeye başladım. Araba sürmeyi bilmediğimden ve yürümeyi sevdiğimden okula yaya gidiyorum. Ben bunları düşünene kadar okulun önüne gelmişim. Derin bir nefes alıp okulun içine girdim.

Gözler bana dönerken bunu takip eden iğrenir sırıtmalarını ve bakışlarını görmem bir oldu. Üzerime baktım. Normaldim. Ne bir leke ya da bir pislik vardı. Ama doğru pislik tam olarak bendim. Dişlerimi sıkıp bir adım attığımda bir çocuğa çarptım. Daha doğrusu bilerek çarpmamı istemişti. Donuk bakışlarımı ona çevirirken bana yüzünü buruşturarak baktı. "Sana çarptığım için dezenfekte olmalı mıyım? Yoksa gidip kendimi bir uçurumdan mı atmalıyım?" Düşünür gibi yaptım. "Bildiğim kadarıyla bulaşıcı bir hastalığım yok. Ama uçurumdan atlama fena fikir değilmiş." Çocuk sinirle bana bakınca bir adım geriledim. "O fazla uzamış dilini başka şeylerde kullanmalısın. Ne dersin, bildiğim iyi bir kerhane var. Orada çalışmak ister misin?" Gözlerim dolduğunda ellerim yumruk olmuş,tırnaklarım tenime batıp canımı yakıyordu.

DİRİLİŞ (ASKIDA)Where stories live. Discover now