8

11.4K 1K 521
                                    


 B sınıfına girdiğimizde Yoongi'nin arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. İsteksiz ve rahatsız adımları nerede olsa tanırdım. Derin bir nefes aldım ve ikili sıralardan birine rastgele oturdum. Tam derin bir nefes aldım ki Yoongi önce solumdaki ikiliye oturmaya yeltendi ama bir anlık tereddütten sonra hafifçe öksürerek yanıma oturdu. 

 Boş bakışlarımla onu karşıladığımda bir hayli şaşkındım. Kaşlarımı çatıp soru sorarcasına yüzüne baktım. Rahatsız bir şekilde kıpırdandı ve başıyla sınıfın geri kalanını işaret etti. Hiçbir şey anlamadığım için ben de baktım ve olduğum yerde kalakaldım.

 Daha yeni gelmemize rağmen herkes oturmuş harıl harıl test çözüyordu. Lanet inekler. 

Şimdi diyeceksiniz e sen de ineksin... Ama ben sizin bildiğiniz ineklerden değilim ki. Benim başımda kocaman bir büyükanne faktörü var. Benim başarılarım da olmasa o kadın bize hayatta katlanmaz, direk kapının önüne koyar vallahi. 

 Tekrar Min Yoongi'ye döndüğümde bana yalvaran bakışlarla bakıyordu. "Bu çok rahatsız edici. Tanıdığım ve katlanabildiğim tek inek sensin galiba." Bunları söylerken bir yandan iğrenmiş bakışlarla diğerlerini izliyordu. 

 "A-a! Sen bana katlanabiliyor muydun? Neden bana her saniye beni 8 milyarda bir yöntemlerle öldürüp ormanlık alana atacakmışsın gibi geliyor o zaman? Ya da bu bana katlanabildiğin haliyse öbür türlü halinden korkmalı mıyım?"

 Kısa bir an yüzüme baktı, sonra alaycı gülüşünü saklamaya çalışarak başını sıraya koyarak kollarıyla destekledi. "Biraz daha konuşursan bunu öğrenmek zorunda kalacağız." Sesi boğuk çıkmıştı.

 "Peki." diyerek etrafı incelemeye devam ettim ancak öğretmen gelmiyordu ve uğraşacak hiçbir şeyim yoktu -testler dışında, ki hiç öyle bir niyetim yoktu- dolayısıyla yine dönüp dolaşıp Yoongi'ye bulaşasım geliyordu. 

 Boş bir anıma denk geldi ve içimde tekrarladığım düşüncelerden biri alaycı bir biçimde dudaklarımdan çıkıverdi.

 "Şu işe bak, şu harıl harıl inekler de yüksek puan aldı, şurada uyuklayan korkutucu şey de. Hayat hiç adil değil." Fısıldayarak söylediğime emin olmama rağmen Yoongi bunu idrak etti anda kollarını yüzünden kaldırdı ve tip tip bana baktı.

 İşte o an ne kadar angut biri olduğumun farkına vardım. Çabucak elimle ağzımın fermuarını kapatıyormuş gibi yaptım ve hayali anahtarı elimden fırlattım. Fakat uykusuna dönmek yerine bana bakmaya devam ediyordu. Şüpheli bir şekilde bakışlarına karşılık verdiğimde gözlerini kapatıp iç çekti.

 Bu normal değildi. Yoongi her zaman cevap verirdi. Bir an onun da bir insan olduğu ve alınmak gibi işlevleri olduğunu hatırladım. 

"Alınmadın değil mi? Yani şakasına söyledim. Eminim ki sen de burada olmak istemezdin ve sen de şaşırdın. Benim yanıma oturduğuna göre çaresiz olmalısın yani ne bileyim. Sadece hani alındıysan falan diye..-"

 Ben kendimi kaybetmiş anlatırken onun kapalı gözlerinin olması gereken yere baktığımda bana tuhaf tuhaf bakan bir çift göz görmek az kalsın kalp krizi geçirmeme neden oluyordu.

"Aman Tanrım beni korkuttun." dediğimdeyse iç çeker gibi güldü. 

Yattığı yerden doğruldu ve kısaca etrafa göz attıktan sonra oturağımın arkasına astığım hırkamı alarak bir top haline getirdi, sırama koydu ve boş bir anımda başımı hırkama yaslayarak şaşkın bakışlarıma sus  işareti yaparak karşılık verdi. Kulaklıklarını taktıktan sonra ise uykusuna kaldığı yerden devam etti.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin