5

12.2K 1K 748
                                    

"Eun Ji, artık çık şu banyodan! Düğüne gitmiyoruz ki saçma sapan bir yemek işte!"

 Tae sabırsızlıkla bağırırken ben eyeliner'ımın kuyruğunu yeni bitirmiştim. Gözlerimin büyük olmasının avantajını her seferinde kullanıyordum. Güzel olduğumu düşünmüyordum. 

 Benim olayım şuydu: Her organımı ayrı ayrı beğeniyordum ama hepsi birleşip bir bütün oluşturduğunda dandik modifiyeli arabalara benziyordum. Umalım ki erkekler böyle düşünmüyor olsun.

 Banyodan çıkarken Tae bana tip tip bakıyordu. Baştan aşağı süzdü ve onaylamayan bakışlarıyla gözlerini devirdi. 

 "Gerçekten o iki ergenin bulunduğu evde bunları mı giyeceksin? Neyse, abiye giymediğine şükredelim."

 Üstümdeki kot şort ve siyah bol t-shirt'ü düzelttim. Aslında oldukça uygun olduklarını düşünüyordum. Hem bol ve rahattı hem de görünüşü uyumluydu. 

 Açıkçası kesinlikle o eve gitmek istemiyordum. Ayaklarımı geri geri götüren bir şey vardı.

Yoongi ile aramdaki tuhaf olayların buna neden olduğunu düşünüyordum. Eğer pijamalarımla gitmiyorsam tek sebebi Jimin'di. Dalgın dalgın yürürken Tae kolumu tutup beni kendine çevirdi. Sabahtan beri beni neşelendirmeye çalıştığının farkındaydım, o da terslikleri seziyordu. Ne de olsa ikizdik. 

 "Sen iyi misin? Gerçekten?" dedi kolumu güven verircesine sıkarken. Gülümsedim. Tae böyleydi işte. Ne kadar sinir bozucu olursa olsun tek bir cümlesiyle sımsıkı sarılmak isterdiniz. 

 "İyiyim. Gerçekten." dedim onaylayarak. Gözlerimi kaçırdığım sırada o da yandan çarpık bir gülüş attı.

Taehyung'un bu kadar sevgi dolu olması ilişkimizi tuhaflaştırıyordu.

 Tuhaf ve sessiz birkaç saniyeden sonra birbirimize bakıp gülmeye başladık. Kollarını etrafıma doladı ve bana sıkıca sarıldı. Ben de ikizimin uzun boy avantajından yararlanarak iyice sokuldum. Biraz öyle durduk, en sonunda Tae iç çekti.

 "Benim için yaptığın şeyin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Teşekkür ederim, Eun Ji. Senin kadar güçlü olamadığım için de özür dilerim. Böyle olmasını istemezdim. Sen böyleyken gidip Yoongi'nin ağzını kırasım geliyor."

 Kıkırdadım. Beni duyunca geri çekilip yüzüme baktı. "Oh! Seni güldürdüm değil mi? O kadar da kötü bir ikiz sayılmam bence."

 Gülüştük ve şakasına onu ittim. Merdivenden inmeden önce bana döndü.

"Unutma, twin power!" Yumruğunu havaya kaldırdığında istemsiz olarak ben de aynısını yapmıştım.

***

 Jimin'in annesi kapıyı açtığında gerginlikten tırnaklarımı avuç içlerime geçiriyordum. Oldukça canayakın ve samimi davranıyordu. Bizi içeri buyur ettikten sonra kendisini takip etmemiz için bize eşlik etti. 

 Ev büyüktü. Gerçekten büyük. Öyle ki gece su almak için kalksanız evde kaybolabilirdiniz. Bizim aile yadigarı evimizden sonra böyle bir evde bulunmak kendimi yabancı gibi hissettiriyordu. Öyleydi de gerçi.

 Oturma odasına geçtiğimizde Jimin'in koltukta oturmuş telefonuyla ilgilendiğini gördüm. Bizi gördüğünde gülümseyerek ayağa kalktı ve telefonunu rastgele bir cebine koydu.

 "Hoşgeldiniz." Büyükanneme dönerek 90 derecelik eğildiğinde büyükannem oldukça memnun olmuştu ve kibarca gülümsedi. Jimin, yaşlı bayanları nasıl etkileyeceğini gerçekten biliyordu. 

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin