Yemekhaneye girdiğimde gözüme çarpan ilk şey dudağı yara olan ve kenarı çok hafif moraran Barış oldu. Ona şaşkınca bakıp telefonumu çıkardım. Mesaj atıp ne olduğunu sormayı planlıyordum fakat attığım teşekkür mesajına görüldü yaptığını görünce bu fikrimden vazgeçtim.

Gebersin pislik.

' Tatlı bir pislik, ' diye düzeltti mantığım. ' Tatlı ve yakışıklı bir pislik. '

Kendi kendime göz devirirken yemeklerimizi alıp masamıza oturduk. Tam kahvaltımıza başladığımız sırada yemekhaneden içeri giren kişiyle sadece biz değil, başka kişilerde kapıya dönüp baktı.

Bizimkiler keyiflenirken dayak yemiş, her yeri mor olan Deniz hakkında ne düşüneceğimi bilemedim. Gerçekten berbat görünüyordu. Tamam Barış'ın yüzünde o kadar morluk yok ama olsa bile Deniz de durduğundan çok daha iyi dururdu.

' Ne diyorum ben? ' diye kendi kendime kızdığım sırada Deniz'in öldürücü bakışlarının odağını takip ettim.

Barış mı?

Aklıma gelen ve muhtemelen gerçek olan ihtimal kafama bir tuğla gibi düştü.

Anında Barış'ı inceledim, çok da hasar almamış olan dudağıyla sırıtarak Deniz'e bakıyordu. Bu sırıtma şey der gibiydi : ' Bayağı da iyi dövmüşüm. '

Gözlerim büyürken Deniz'e baktım. Barışla bakışmaya devam ediyordu.

Olayın Barışla alakası olduğunu sadece ben değil, Deniz'e bakan insanların hepsi fark etmişti. Yani yemekhanenin çeyreği falan. Fakat kavgalarının nedenini bilmiyorlardı.

Belki de bende bilmiyordum.

Hemen üzerime alındığım için kendime kızdım. Belki aralarında başka bir mesele olabilirdi. Zaten birbirlerini çok seven insanlar değillerdi.

" Bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadı, ikisi de birbirini dövmüş zaten. " deyip gülerek arkasına yaslandı Kaan.

" Barış Deniz'i dövmüş kardeşim. Şu tiplere baksana, " dedi Kerem.

" O da sorun mu lan biz döveriz Barış'ı da. " dedi Aras.

Gülmemi engelleyemeyerek kıkırdadım. Aralarında yaptıkları konuşmalar komikti.

Tekrar Barış'a baktığımda bana bakıyordu. Yüz ifadesi sabitti. Bir an bizimkilerin konuşmalarını mı duydu acaba diye şüphe etsem de aradaki mesafeyi ve seslerinin yüksekliklerini hesaba katarsak bu imkansızdı.

Yanında oturan Hakan Barış'a bir şeyler söyleyince ona ters ters bakıp yemeğini yemeye devam etti.

İçimi bir merak duygusu vardı.

Barış Deniz'i neden dövmüştü? Hakan Barış'a ne demişti? Barış'ın bana attığı bakış da neydi?

Kafiye yeteneğime hala sahip olduğum için kendimi içten içe tebrik ettim ve bizimkilerin saçma konuşmalarını dinleyerek, Kaan'ın ağzıma tıktığı yemekleri yedim. Aklıma gelen şeyle konuşmanın ortasına daldım.

" Etütten sonra Dikdörtgen Masa Toplantısı var , ve benim güzel planlarım var. " dedim şiir okur gibi.

Zeynep saygıyla kafiyemi alkışlarken Ezgi bana gururla bakıyordu. Aslı ise ' bşks ' havalarındaydı.

" Etüte geleceğimizi kim söylemiş? " dedi Aras dalga geçer gibi.

Aslı da tehdit eder gibi konuştu.

" Ben? "

Aras yutkunup önündeki sudan bir yudum alırken Kaan güldü.

" Bu tehtidin üzerine de ancak bir bardak soğuk su içilirdi zaten kardeşim. "

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now