"Bunları burada konuşmasak? Gören de buraya aramızda bir şeyler olmadığını ispatlamak için geldiğini sanacak." demişti Helen, Mavi'nin planını herkese açık ederek. Demek ondan yanımızda bitmişlerdi. Helen'in bakışları bende Mavi'nin bakışları Sinan'da Sinan'ın bakışları doğal olarak Mavi'de peki benim bakışlarım? Ben ise yemeğe bakıyordum. Bu bakış trafiğinde yok olup gitmemek için en iyi yol buydu çünkü.

"Zuhal, başka yere gitmek ister misin?" dedi Sinan yeniden elime uzanarak. Şu an istediğim tek şey bu olabilirdi. Sinan'ı kibarca onayladıktan sonra çantama uzandım. Bu kadar kolay gidebilmeyi beklemiş miydim gerçekten? Mavi, çantamla birlikte beni kendine çekmişti. 

"Nereye gidiyorsun Zuhal? Gerçek bu. Ben öpmedim. Hala neyin inadı bu? Dizi mi çekiyoruz film mi? İki yetişkin insanız. Helen'le aramızdakiler aptal bir şeydi. Sanki büyü gibi. Ve ben artık kendimim. Ne hissettiğimi biliyorum. Emin olmadığımı sanıyormuşum bunca zamandır. Seni seviyorum. Helen ya da bir başkasını değil." Çantamı alıp ayağa kalktım. 

"Ne dizi çekiyoruz ne de film, evet. Ama sadece filmlerde olacak bir durumun içerisindeyim. Daha geçen gün onun için ağlıyordun. Onu başka bir erkekle görünce kendini içkiye vurmuştun. Perişandın. Büyüye kapıldığını sananın Helen olduğunu biliyordum. Sen söylemiştin. Sen gerçek olduğunu savunuyordun. Helen'i seviyorsun. Eğer sevmiyor olsaydın kolundan tutup çocuk gibi buraya getirmezdin. Nasıl bu zamana kadar senin bana gelmeni beklediysem şimdi vazgeçiyorum. Buna artık zamanım yok. Sanırım ben de bir büyünün içindeydim ama artık hissedemiyorum. Hoşça kal." Sinan'ın koluna girip hızla uzaklaştım. Artık daha fazla oyun ve karmaşa istemiyordum. Tek istediğim, en azından ölürken yalansız ve huzurlu olabilmekti. 

Arabanın nereye gittiğini bilmiyordum. Sinan şu ana kadar susup sakinleşmemi beklemiş olmalıydı. Diğerine benzer başka bir restauranta gelene kadar da sessizliğini korumuştu.

"Ne yemek istersin?" dedi. 

"Sanırım canım tatlı istiyor. Çikolatalı bir şey olabilir." Garson siparişleri aldıktan sonra baş başa kalmıştık. Aslında bugünün özeti bu olmalıydı. Sinan'la, onu mutlu edeceğim bir akşam. Onun yerine yine hüzün vardı. 

"Biliyor musun? Kolumu çatlattığın zaman evini öğrenip karşı kaldırıma oturmuştum. Seni görünce taş atacaktım. Tam koluna. Canım çok acıyordu çünkü. Sonra sen çıktın. Kırmızı, kadife bir elbisen vardı. Beyaz çoraplarını dizine kadar çekmiştin. Fotoğraf makineni de boynuna asmıştın. Babanın ellerini sımsıkı tutuyordun. Gökyüzüne baktın. 'Baba, o ne? Uçan araba mı?' diyerek uçağı göstermiştin. Baban çok gülmüştü bu duruma. Seni kucağına alıp sıkı sıkı sarmıştı. O kadar küçük de değildin. Uçağı bilmemen komik gelmişti. Taşı yere bırakıp gülmüştüm. 'Büyü gibi demiştin.' Sık sık gelip izledim o günden sonra seni." Ansızın gelen bu itirafla birlikte geçmişe dalmıştım. Geçmişte olmak huzurluydu. Güvenliydi. Babamın kolları güvenliydi.

"Nereden çıktı bu şimdi?" 

"Tartışmanızda o kadar çok büyü lafı geçti ki aklıma geliverdi işte." Birbirimize gülümsedikten sonra tatlıma uzandı. Çatalımla Sinan'ın çatalını bloke etmeye çalışsam da almıştı bile. 

"Mavi Bey kelime oyunu yapmayı seviyor sanırım. Yoksa büyü diye bir şey olamaz değil mi?" dedim büyü kelimesini daha fazla kurcalamasına engel olabilmek için. Ama Sinan, konuyu zaten tamamen kapatmış gibiydi. Maviyle alakalı konuları açmaktan çekiniyordu. Ondan korktuğunu biliyordum. Fiziksel bir korku değildi bu. Eğer ikisinden birini seçersem korkusuydu. 

Orada kaç saat oturduk bilmiyordum. Mekanın o kadar açık kalmasının normal olup olmadığını da bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey varsa mutluydum. Başta sadece ölürken yaptığım son iyilik olsun diye başladığım bu yemek, bana da iyilik olmuştu. Sinan ile ben, en iyi arkadaşlar falan olmalıydık.  Beni eve bıraktıktan sonra bile yüzüm gülüyordu. Üzerimi değiştirmek için odama gittim. Işığı açtığımda ne kadar alışsam da Mavi'yi gördüğümde her zaman ufak da olsa bir çığlık atıyordum. Yatağıma uzanmış, elinde fotoğraf makinemle uyuya kalmıştı. Makinemi babamın mezarında bırakmıştım. Nereden bulup da getirmişti? Yanına uzanıp saçlarıyla oynamaya başladım. 

Mavi IsırıkМесто, где живут истории. Откройте их для себя