1

4K 173 121
                                    


Saat: 09:42 AM
Yer: Özel Gimpo Sivil Havacılık Yüksekokulu
Öğrenci: Lee Min Ho
Gözetmen Pilot: Kim Seok Jin
Araç: KT-1 Woongbi

KT049T: Gimpo Kule KT049T iyi günler, radyo kontrol.

Kule: KT049T bes net devam edin.

KT049T: Genel havacılık apronu, pist üzeri taxi için clerans KT049T

Kule: KT049T pist üzeri taxi serbest, kullanılan pist 06, motor çalıştırma serbest, taxi'ye hazır olunca ikaz edin.

KT049T: Pist üzeri taxi serbest, kullanılan pist 06, motor çalıştırma serbest, taxi için ikaz edilecek KT049T

Kule: KT049T geri okumada mutabikiz, tamam.

KT049T: Taxi için hazırız KT049T

Kule: KT049T 06 pistine taxi serbestsiniz, piste girmeden bekleme noktasında bekleyin ve ikaz edin.

KT049T: 06 pistine bekleme noktasına taxi serbest, bekleme noktası ikaz ediyorum KT049T

KT049T: 06 pisti için bekleme noktasındayız KT049T

Minho son bir kez kucağındaki kağıt yığınına göz gezdirdi. Check. Check. Check.
Her seferinde ilk defa uçuyormuş gibi adrenalinle doluyordu vücudu. Heyecanlanıp titremeye ya da terlemeye başlamadıkça hissettiği şeyin normal olduğunun bilincindeydi. Hiçbir 'gerçek' pilot ölene kadar bu hisse alışamaz, derlerdi. Adrenalin onların bu işe sağlıklı bir şekilde bağlı kalmalarını sağlayan en önemli faktörlerden sayılıyordu. Hemen arkasında oturan gözetmen pilot Kim Seokjin yine her sefer olduğu gibi sıkıntıdan bezmiş gibi pisti seyrediyordu. Minho onu tanımasa neredeyse hata bile yapsa Kim Seokjin'in bunu fark etmeyeceğini düşünecekti.

Minho güneş gözlüklerini burnunun üzerinden biraz daha gözlerine doğru yaklaştırırken pistin gerisindeki eğitim binalarının önünde bir kalabalığın onları izlediğini fark etti.

"Seni izlemeye gelmişler." Kaptan Seokjin'in sesi telsiz mikrofonundan duyulmuştu. Minho'yla yine kuleyi de aralarına katarak konuşuyordu.

Minho telsize dokunmadan, "Kim ki bunlar?" dedi başını arkasına doğru hızlıca çevirip tekrar önüne dönerken.

"Yeni dönemin öğrencileri. Sanırım bu hafta uçuşa başlayacaklar. Bugün bile olabilir. Kim Taehyung ilgileniyor onlarla." Minho bakışlarını bir süre daha kalabalıkta dolaştırdı. Onlar daha ilk uçuşlarına bile çıkamamışken o bugün bilmem kaçıncı uçuşunu yapacaktı. Yardımcı pilot olarak işe başlayabilmesi için doldurması gereken uçuş saatlerini tamamlamak ve artık mezun olmak üzereydi. Zamanının nerede ve nasıl geçtiği onun için çok önemliydi. Gökyüzünde bir ömür sözü vermişti kendine. Gökyüzüne, bulutlara, yıldızlara, güneşe ve aya adadığı bir hayat vardı önünde ve bu hayatın başlangıcı olan o 3 yılın artık sonuna geliyordu. O an içinde bulunduğu eğitim uçağının solunda kalan küçük çaplı kalabalığın içinden birkaçı ona el sallarken Minho henüz onları neler beklediğini bilmediklerinden onlara bir an için acıdı ve bakışlarını egoyla karışık gururlu bir ifadeyle piste yöneltti.

"Kalkışa hazırız. Tamam."

Kule kalkış izni verdikten hemen sonra Minho totemini unutmadan 3 kez lövyeye parmak ucuyla dokunmuş ve kucağındaki kağıtlara bakarak son kontrollerini de yapıp motorları sonuna kadar güçlendirmişti.
(Lövye: uçakların direksiyonuna verilen ad.)
Hayatta yapmayı belki de en çok sevdiği ve keyif aldığı şey uçağın burnunu bazen gündüz bazense gecenin gökyüzüne doğru yükseltip o iç kıdıklayıcı basınçla buluşmaktı. G kuvvetinin verdiği hazzı aşık olmaya benzetiyordu. İçini yiyip bitirebilecek güzellikte adrenalin ve beraberinde bağımlısı olunan endorfini karnında bir yerlerde hissetmeye doyamıyordu. Gökyüzü yeni sevgilisiydi onun son birkaç yıldır. Yeniden uçmak için uyanır ve yeniden uçmak için uyur hâle gelmişti.

Kalkışı yine her zamanki gibi kusursuz yaptığını zanneden Minho özgüveniyle lövyeyi düzeltip düz uçuşa geçerken kaptan Seokjin elindeki birkaç uyduruk puanlama tablosunu doldurmakla meşguldü. Minho'nun okullarının görüp görebileceği en yetenekli ve azimli öğrencilerinden olmasının kaptan Seokjin için hiçbir mahiyeti yoktu. Gözlerini tek bir noktadan ayırmadan bile hataları hissederek anlayabilen deneyimli bir pilottu Seokjin.
Okulun meşhur dedikodularından biri de Seokjin'in kendi gençliğini Minho'da gördüğü ve bu yüzden onunla daha sıkı ve disiplinli şekilde ilgilendiğiydi.
Minho bile gerçekten böyle olduğunu düşünmeden edemiyordu bazen. Özellikle o gün bunu fazlasıyla hissetmişti.

Düz uçuşa geçtiklerinde Minho rotayı zihninde yeniden tekrar etmiş ve kuleyle aralarındaki son birkaç zaruri kontrolü de sağladıktan sonra telsizi kapatmıştı. Hava kısmi bulutlu ve rotalarının tersine gelecek şekilde rüzgarlıydı. Rüzgarı arkalarına aldıklarından normalden biraz süratle ilerliyorlardı. Kaptan Seokjin arada bir uyumadığını belli etmeye çalışır gibi birkaç kağıt ya da uzun soluklu nefes sesi çıkarıyordu. Minho düz uçuşlarda aşağıdaki manzarayı seyreden öğrencilerden değildi, hiçbir zaman da olmamıştı. Gökyüzü her zaman ona çok daha cazip geliyordu seyretmek için. İşleri de yukarısıyla alakalı olduğundan aşağıyı seyretmeyi Seokjin gibi o da tercih ve tasvip etmiyordu ama her nedense o gün aklı yerde kalmıştı. Pistin kenarında ona el sallayan kalabalığın hâlâ onu izleyip izlemediğini merak ediyordu. Arkalarında kalan kalkış pistine dönüp bakmaya çalıştığı sırada kaptan Seokjin avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı. Bir diğer yandan yön dümeninin (rudder) ikaz alarmları ötüyordu.

"GERİ ZEKÂLI TEK ŞERİTLİ OTOBANDA MIYIZ NİYE ARKANA BAKIYORSUN?"

Kaptan Seokjin bunun Minho'nun arkasını dönmesiyle ilgili olup olmadığını umursamadan uçağın kontrolünü birinci pilottan ikinci yani gözetmen pilot kontrolüne almıştı.

"Kule KT049T gözetmen pilot konuşuyor. Acil iniş izni istiyorum. Rudder arızası...-"
(Rudder: Uçağın kuyruk kısmında yer alan uçağı yönlendirmeye yardımcı kanatcıklar.)


***

𝚏𝚕𝚢 𝚊𝚠𝚊𝚢 [𝕞𝕚𝕟𝕤𝕦𝕟𝕘]Where stories live. Discover now