Yemin

2.6K 161 86
                                    

Y/N: Yazdığım en uzun bölümdü. Bu bölümle birlikte finale adım adım yaklaşıyoruz. Bu yüzden finale dair ufacık tüyolar vermeye başlıyorum. İyi okumalar. Bol yorum lütfen ❤

Derin bir nefes aldıktan sonra gelinliğin fermuarını sonuna kadar çektim. Aynada baktığım görüntü hiçbir şey yapmama rağmen fazlasıyla güzeldi. Artık gerçekten gelinliğin insanı olağanüstü yaptığına inanıyordum. Kendi çabamla yaptığım saçım dalgalar halinde omzuma iniyordu. Gelinlik kısa boyumu örterken ayağıma takılmaması için üstün çaba harcıyordum. Yine de bu, günün güzelliğine kusur olamayacak kadar ufak bir detaydı.

Kapı çaldığında heyecanla yerimde zıplayacaktım neredeyse. Hızla Merdivenleri inerken son kez aynaya baktım. Kalbim rekora koşarken kapıyı açıp onu görünce neredeyse ağlayacaktım. Normal zamanda da feci derecede yakışıklı olan koca adayım; takım elbise ile çıtayı arşa yükseltmişti. Gözlerimiz aynı anda büyürken utanmış gibi elini boynuna götürdü.

"Bu kadar yakışıklı olman haksızlık." Ona doğru bir adım atarken gülümsedi.

"Sana ne demeli küçük kadın? Böyle güzel olursan gecenin sonunu bekleyene kadar öleceğim."

Yüzüme anlamadığına dair garip bir gülümseme otururken en sonunda cümleyi kavrayınca omzuna hızla vurdum. Melodik kahkahası etrafımızı sararken elini kaldırdı ve daha önce fark edemediğim çiçekli tacı saçlarımın arasına yerleştirdi. Beni kendine iyice çekti ve alnını benimkine yasladı.

"Çok güzelsin."

"Taehyung..."

"Joohyun, kalbim duracak sanki. Benimsin. Bunu zaten çok iyi biliyorum. Fakat bunu bütün dünyaya bildirmek heyecanlandırıyor beni. Ve sen, bütün bunların yanında melek gibi çıkıyorsun karşıma. Nasıl dayanacağım?"

Gülümserken alnıma minik bir öpücük kondurdu.

"Bu kadar iyi olma." dedim kollarımı bel çıkığında birleştirip bağlarken. Dantel gelinliğim vücudumun kıvrımlarını ortaya çıkaracak bir dikime sahipti. Taehyung ise beyaz gömlek siyah takım ve papyonu ile harikaydı. Bu yetmezmiş gibi rengi akmış, sadece uçlarında hafif turuncular bırakmış kahverengi saçlarının dağınık bir model olması kusursuzluğa bir adım daha attırıyordu.

Elimi tuttu ve birlikte evden çıktık. Aslında ailemden ya da arkadaşlarımdan bir kişi bile olmadığı için üzülmeliydim. Fakat içimdeki heyecan dalgası, duygu fırtınasıyla bütünleşince buna fırsatım kalmıyordu. Onlardan döndüğümde defalarca özür dileyecektim. Sadece bugün dünya sadece ikimizin etrafında dönsün istiyordum. Bencil fakat en mükemmel düşünceydi.

Arabaya oturmamın ardından gelinliğimi düzeltmeme yardım etti ve sonra arabanın sol koltuğuna oturup bizi harekete geçirdi.

Sonunda resimlerden iyi bildiğim ve bir kez ziyaret etme fırsatı bulduğum kiliseye geldik. Kasabanın en büyük, şehrin ise en görkemli kilisesiydi. Yüzyıllar önce yapılmasına rağmen ihtişamıyla bugünlere de hüküm sürüyordu. İnsanlar pazar duasında dağılmak üzereyken utanmış suratımızı gizlemeye çalışarak aralarından geçmeye çalışıyorduk. İnsanlar bize hayranlıkla bakarken gülümsemem kulaklarıma varacaktı. Taehyung elimi hafifçe sıkınca ona döndüm ve en az benim kadar mutlu bir yüzle karşılaştım.

"Evleniyor musunuz?"

Yavaşça başımızı sallarken konuşan Taehyung oldu.

"Evet."

"Tebrikler çok yakışıyorsunuz."

İnsanların gülümsemesi içimi ısıtırken içeriye girdik. İnsanların tebrikler deyişi, ufak alkışlar ve tatlı bakışlar eşliğinde başa ulaşmıştık. Bize soru dolu gözlerle bakan papaza gülümsedim.

The Bad Boy | KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin