MAVKA II - 19: "Yüksek Yerler ve Yüksektekiler"

29K 1.2K 186
                                    

14 Şubat sevgililer gününüz kutlu olsun, iyi ki varsınız!





— Doğru ile yanlış arasında ince bir çizgi vardı ve bu çizgi, her an oldukça kolay bir biçimde bulanıklaşabilirdi.





Lansman günü gelip çatmıştı, bu akşam, hatta birkaç saat sonrasında gerçekleşecekti. Memorybox, artık piyasaya sürülecek ve insanlar da deneyimlemeye başlayacaktı. Muhtemelen oldukça yüksek bir fiyattan satışa açılacağı için sadece varlıklı, yüksek sosyeteden olan insanlar ona ulaşabilecekti. Ekin gerçekten çok iyi ve faydalı bir projeyi hayata geçirmiş olsa da herkes için ulaşılabilir olmamasını adaletsiz ve anlamsız buluyordum. Varlıklı insanların travmaları, zor bir hayat yaşayan kişilerin travmalarının yanında çok küçük kaldığını düşünüyordum. Ekin, en çok ihtiyacı olan kesim için bu mucizevi teknolojiyi fiyatıyla ulaşılamaz kılacaktı ne yazık ki.

Duş kabininde dışarı adım attım ve kapının arkasında asılı olan beyaz bornoza uzanıp üzerime geçirmeye koyuldum. Bornozun kuşağını bağlarken başımı kaldırıp aynada kendimde göz göze geldiğimde son zamanlarda ne kadar kilo kaybettiğimi fark ettim. Yüzüm içine göçtüğü için elmacık kemiklerim ve gözlerimin etrafındaki kemikler iyice ortaya çıkmıştı. Dudağımın ve kaşımın kenarındaki yaralar ise neredeyse geçmiş, sadece ufak birer kırmızılık olarak kalmışlardı.

Bornozun kuşağına düğüm atıp siyah ve bir hayli uzamış olan uzun saçlarımı bir baş havlusuna sardım, banyodan çıkıp duşa girmeden önce hazırladığım kahveyi mutfak tezgahından alıp salondaki koltuğa kuruldum. Dumanı tüten kahvemden bir yudum alırken yanımda duran telefonumu alıp ekranını kontrol ettim. Uraz ile en son birkaç gün önce iletişim kurmuştuk ve o zaman telefonda sesi biraz garip gelmişti. Onu o an sorgulamamış olsam da içten içe bir işler çevirdiğini hissediyordum ve bu hissimi destekleyen bir diğer şey de o günden beri hiç aramamış, yazmamış veya yanıma gelmemiş olmasıydı. Sessizdi ve bu sessizliğinin altından bir şeyler çıkacağına neredeyse emindim.

O sırada kapının yüksek zil sesi kulaklarıma ulaşmasıyla irkildim. Telefonu bir kenara bırakıp ayağa kalktım, kapıya yöneldim. Kapı deliğinden gelen kişiyi kontrol etmek istediğimde bilinen bir kargo şirketinin kuryesi olduğunu gördüm. Başta anlam veremeyerek kaşlarımı çatsam da sonrasında bornoz sarılı bedenimin tamamının görünmemesi için kapının kenarına sinerek kapıyı araladım.

"Şah Aladağ?" diye sordu muhtemelen yirmili yaşlarının başındaki kurye.

Başımı salladım. "Evet?"

Elindeki dikdörtgen kutuyu bana uzattı ve kutuyu almamla ben daha kimden olduğunu soramadan gerisin geri gidip kargo aracına yönelmesi bir oldu. Kapıyı ayağımla kapatıp kutuyla salona girdim. Kutuyu koltuğun üzerine koyduğumda üzerindeki yazıyı fark ettim. Lüks bir markanın amblemi vardı. Kutuyu açtığımda beni bordo bir kumaşın üzerindeki not kartı karşıladı. Kartta da kutunun üzerindeki amblem vardı. Kartı açıp içindeki notu okudum:

Bu akşamki lansman için küçük bir hediye. İçinde kusursuz duracağından eminim.  — Ekin

Böyle bir şey beklemediğim için şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Notu koltuğun üzerine koyup elbiseyi net görebilmek için tutup havaya kaldırdım. Tek omuzdan askılı, aşağıya doğru vücudu sarmalayıp balık model inen, bordo, gösterişten uzak zarif, uzun bir elbiseydi. Elbiseyi kaldırdığımda büyük kutunun bir kenarına konmuş olan iki kutuyu fark ettim. Elbiseyi koltukta notun yanına koydum ve kutuları tek tek açtım. Küçük olanda pırlanta olduğu kilometrelerce öteden belli olan damla şeklinde küpeler; diğer biraz daha büyük olanında ise küpelerle uyumlu şekilde yine damla şeklinde bir kolye vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAVKA I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin