14.BÖLÜM: "Kahraman Olmak"

41.2K 2K 201
                                    

Namlunun ucundan çıkan kurşun, genç kadının omzunu delip geçti ve kadın, kurşunun şiddetiyle yere kapaklandı. Omuzundan oluk oluk akan koyu kırmızı, yoğun kan, üzerindeki siyah ceketi ile ekru elbisesi ıslattı. Elinin kanamakta olan yarasına bastırsa da nafileydi.

Acı içinde yerde kıvranan kadına şaşkınlıkla bakakalan Ekin'in bedeni ise kaskatı kesilmişti. Genç kadının ince eli, artık ellerinin arasında değildi. Öfkenin bedenini sarıp sarmaladığını, zihninin en ücra köşelerine sızdığını hissetti. Genç kadına doğru eğildi hemen ve gözleri, kanaması durmak bilmeyen yarasında gezindi. Elini, kadının yarasına bastırdı. "Şah..." diye mırıldandı, cansız sesiyle. Genç adamın dudaklarının arasından çıkan bu üç harflik kelime, belki de ilk kez bu kadar anlamlıydı. Ardından arkasına, Şah'ı vuran adama baktı. Hâlâ elindeki silahı indirmemişti ve bu defa namlu, Ekin'in bedenini hizalıyordu; çünkü kadın ile işi bitmişti.

Genç kadın, Ekin'e baktığında limitsiz bir öfkeyle doğrudan silahlı adama baktığın gördü. Ancak o sırada, silahlı adama doğru siyah, lüks bir aracın yaklaştı. Birlikte çalıştıkları gün gibi ortadaydı. Şah hızla karşısındaki adam döndü ve "Ekin Bey," diye seslendi, dişlerini birbirine bastırırken. Acıya dayanmakta güçlük çekiyordu. "Kaçın, uzaklaşın buradan. Hemen."

Ekin de silahlı adamın yanında motorunu durduran aracı fark etmişti. Şah'a döndü. "Yürüyebilirsin, değil mi?" diye sordu, gecenin karanlığında parlayan ela irislerine bakarak.

Aracın içinden birkaç takım elbiseli adamın indiğini gören Şah'ın bedenine acının yanında bir de endişe hakim olmuştu. Diğer elini, yarasının üzerinde duran Ekin'in eline koydu ve kendinden uzaklaştı. Ekin'in kaşları daha da çatılsa da genç kadın bunu umursamaksızın konuştu: "Tek başınıza gitmelisiniz. Sizi yavaşlatırım. Kaçın Ekin Bey, hadi," onlara doğru yaklaşan adamları kontrol etti. "Hadi! Gidin!"

Ancak ne yazık ki Ekin'in onun yanından ayrılmaya hiç niyeti yoktu. Onu burada bırakamaz, böyle bir saçmalığı aklının ucundan dahi geçiremezdi. Bedeni kan kaybından dolayı güçsüzleşen genç kadın, onu tek eliyle itmeye çalıştı ve o eli yakalayan Ekin, genç kadının gözlerine daha yakından baktı. "Seni bırakmayacağım, Şah. Hadi, birlikte gideceğiz buradan." Ekin, Şah'ı belinden ve diğer kolundan destek alarak kaldırmaya çalışsa da hareket ettiği anda canı yanan genç kadın, hissettiği acıyla inlemesini bastıramadı. Ekin'in zihninde yankılanan bu inleme, hareketlerinin, bedeninin kaskatı kesilmesine neden oldu. "Özür dilerim, çok özür dilerim, Şah."

Şah dişlerini birbirine bastırdı. Hissettiği acıyla bağırmak istiyordu; ancak bunu yapmayı reddettiğinden dolayı sağ gözünden bir damla yaş süzüldü. "N'olur gidin, Ekin Bey," dese de takım elbiseli adamları üstlerinde dikilirken görmesiyle tüm umutları bir bitki misali solup gitti.

Ekin'i kollarından yakalayan adamlar, onu çekiştirerek ayağa kaldırmaya çalıştı. Genç adam birine sağlam bir yumruk saldırsa da diğeri tarafından karnına yediği darbe nefessiz kalmasına neden oldu; ancak Ekin, yine de pes etmeksizin yeniden kolunu kavrayan adama, dirseğinin tersiyle vurdu ve diğerinin suratına da kafa attı. Tam en sonuncusuna yöneliyordu ki göremediği bir açıdan kafasına bir darbe yedi. Görüşü puslandı, denge duyusunu yitirerek geriye doğru sendeledi.

Şah ise bir şeyler yapmak istiyordu. Ona yardımı dokunabilecek herhangi bir şey. Kısıtlı hareketlerle yerdeki çantasına uzandı ve içini karıştırmaya çalıştı; ancak lastik tokadan başka bir şey bulamadı. Tokayı eline aldı ve hızla etrafına bakındı. Büyük bir taşa ihtiyacı vardı. Sadece büyük bir taşa. Şansı yaver giden genç kadın, istediği büyüklükte bir taş bulur bulmaz ona uzandı ve tokayı gererek bir sapan misali taşı lastiğe oturttu. Hedefini belirlemesiyle taşı fırlatması bir oldu. Ağır sayılabilecek taş, Ekin'in kolunu kavrayan bir adamın tam olarak gözüne isabet etti. Acı içinde bağıran adam, iki elini de gözüne götürdü.

MAVKA I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin