1.Bölüm

4.3K 39 5
                                    

Caroline

"Öldür onu! Hadi!" Diye bağırıyordu Matt.

Kulağımın üç santim yakınında bağırması sadece sinirlerimi bozmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Kafasından vur Car!" Hayır, yani hemen yanında duruyorum, bağırmak niye?

Nişan almama hiç de yardımcı olmuyordu. Hem de hiç.

"Vursana Car! Ne bekliyorsun? Davetiye mi?!"

Elimdeki kablosuz kumandanın üzerindeki düğmeyle oyunu durdurdum ve kumandayı önümdeki sehpaya koydum.

Yavaşça yanıma döndüm ve şaşkınlığı yüzünden okunan bir Matt'le karşılaştım. Elimi yanağına uzattım ve kafasını yan döndürdüm. Ağzımı kulağına yaklaştırdım.

"Kulağımın dibinde bağırmaktan vazgeç mankafa!" Diye bağırdım. Tüm gücümle. Oh olsun. Sabahtan beri kulaklarım işkence görüyordu.

Kulağını tutarak benden saniyesinde uzaklaştı. Yüzüme masum bir gülümseme yerleştirdim.

Odanın sağ köşesinden bir kahkaha yükseldi. Anırarak gülüyordu.

Heath'e dönüp tek kaşımı kaldırdım. Anında gülmesi durdu yavşağın. Şimdi ise sinirli bakıyor bana.

Neden mi sinirli bakıyor? Tek kaşını kaldıramıyor beyimiz. Ayna karşısında ne kadar çok denese de yapamıyor. Ama izlemesi harbiden çok komik.

İnan bana, bende ordaydım.

Oturduğu tekli koltuğun yanındaki gitarı tekrar eline aldı ve bize bir şey demeden telleriyle oynamaya devam etti. Son yarım saattir böyle. Bizim küçük Heath'imiz gitarına aşık. Kimseye elini sürdürtmüyor. Bize bile. Bize. Her neyse.

Omuz silkip önüme döndüm. Matt oturduğumuz üçlü koltuğun benden en uzak köşesine kurulmuştu. Gözlerini kısarak bana bakıyordu.

Karşılığında dilimi çıkardım. Yüzü eski, şakacı haline döndü, bana bayıltabilecek kadar muhteşem gülümsemesini yolladı.

İşte biz buyduk. Birbirimizin başının etini yer, birbirimizden bıktırırdık. Ama birbirimize beslediğimiz sevgi bu küçük anlaşmazlıkları koca bir tır gibi ezip geçiyordu.

Kaç senelik arkadaşlık yani. Boru mu? Sadece birbirimizin yanında kendimiz olabiliyoruz.

Kalabalık yerlerde yüzlerimizde maskelerle dolaşıyoruz. Sadece birbirimize açılabiliyor, gerçek yüzümüzü gösteriyoruz. Ve açıkça söylemek gerekirse bu durumdan memnunum. Değişmesini istemem.

Mutluyum. Mutluyuz.

Merdivenlerden ayak sesleri ve konuşmalar geliyordu. Kapının ardından geldiğinden kelimeler belirlenmiyordu.

Beş saniye sonra kapıdan Sam ve Steven girdi. Sam'in ellerinde cips, kraker, patlamış mısır dolu kaseler, Steven'ın ellerinde ise beş bardak dolu tepsi vardı.

"Ne duruyorsunuz, yardım etsenize moronlar," Sam'in ağzından çıkan bu kutsal sözler birimizi harekete geçirdi.

Heath, olduğu centilmenden dolayı yardım etmek için yerinden kalktı ve Sam'in elindeki kaseleri aldı. Steven ve Heath elindekileri televizyonun önündeki sehpaya bırakırken bende köşede duran mini buzdolabına yöneldim.

Bir kaç şişe icetea, kola ve meyve suyu aldım ve sehpaya koydum. Matt elinde bir kaç battaniyeyle koltuktaki yastıkları düzeltiyordu.

Hepimiz üçlü koltuğa kurulmaya başladık. Beş kişi nasıl sığıdı ben bile bilmiyorum.

Heath ve Matt'in Smackdown'daki güreşçilerden farkı yok.

Abartmıyorum. Ayı gibiler.

Boşuna spor salonuna gitmediler onca sene boyunca. Steven'ın da onlardan farkı yok gibi. Sadece onlar kadar yapılı değil. Ama kası yok demekte haksızlık olur. Bizim lisedeki basketbolculardan daha yapılıdır. Ama bir yumuşaklığı var. Steven'a özel.

Heath en köşede, yanında battaniyeye sarılmış Sam, bacaklarını onun kucağına sarkıttırıyordu. Sam'im sırtı, ortada oturan Steven'dan destek alıyordu. Ben Steven'ın yanına, benim yanıma da Matt oturdu. Bende Sam gibi sırtımı Steven'a yasladım. Bacaklarımı da Matt'in kucağına koydum.

Tek kolunu bacağımın üstüne koyup çıplak dizimi okşadı. Güldüm.

Heath önceden koyduğu filmi başlatarak ışıkları da uzaktan kumandasıyla kapadı. Uzaktan kumanda. Muhteşem değil mi. Tam benim gibi tembel birine göre bir şey. Tabi kumandayı kaybedersen o ayrı. Kaybedersen sıçtın kısaca.

Steven daha rahat bir pozisyona girmek için biraz kımıldadı ve kollarının tekini bana, tekini Sam'e sardı.

Elimi kaldırarak başımın altındaki kasların üstünde gezdirdim.

"Mhmm kişisel yastığımız. Hem yumuşak, hem sert. Tam benlik." Dediğim şeyler arkadaşlarımı kahkaha attırdı. Steven'a bakıp göz kırptım.

Sadece bana gülüp başını salladı. Ve filmimize devam ettik.

Arkadaşlarımı seviyorum.

~ ~ ~

Yazar Notu;

Selam okuyucular!

Belirtmek istediğim bazı şeyler var.

Ben bu hikayeyi yakın bir arkadaşımla yazıyorum. Bir bölüm o, bir bölüm ben şeklinde. Ben Caroline'in ağzından, o ise Samantha'nın ağzından.

Diğer yazarı caglabaskan kullanıcısından bulabilirsiniz.

Sormak istediğiniz, aklınıza takılan şeyler varsa mesaj atın!

Multimedia'da Caroline var!

-Selena

Farklılıklar |DEVAM ETMİYOROnde as histórias ganham vida. Descobre agora