23.Bölüm

89 4 3
                                    

Caroline

Evin kapısını açtığımda adımı bağıran endişeli bir Heath karşıladı beni. Daha ceketimi bile çıkarmama izin vermeden ağzında bir şeyler geveleyerek kolumdan içeriye çekiştirmeye başladı. O kadar hızlı konuşuyordu ki kelimeler birbirine girmiş bir uğultudan farksızdı. Kolumu sıkıca kavrayan elinden kurtardığımda omuzlarından tutup bana bakmasını sağladım.

“Derin nefes al.” Dediğimi duymamış gibi konuşmaya devam ettiğinde bu sefer sesimi yükselterek dediğimi tekrardım. Sonunda sözlerimi idrak ettiğinde gözleri pörtlek derin nefes almaya başladı.

Biraz bile olsa sakinleştiğinde konuşmaya başladım. “Baştan başla, ne oldu?” biraz önce her ne olduysa tekrar aklına gelmiş gibi yine gevelemeye başladı.

“Ben, a- Sam… bilmi-”  Sam’in ismini duyduğumda göğsümü endişe hissi kapladı.

“Sam’e ne oldu?” Farkında olmadan omuzunu tutan ellerim sıkılaşmış ve parmaklarım etine batmaya başlamıştı. Yerinde huzursuzca oynayan Heath gözlerini benden kaçırarak tüm holde dolaştı.

“Bayıldı.” Göğsümü kaplayan endişe hissi ikiye katlanarak kendine bir arkadaş buldu, korku.

“Sam nerede?” diye sordum sakince. Heath’i böyle panik halde göreli uzun zaman olmuştu ama onun aksine sakin olmam gerektiğinin farkındaydım.

“S-sa…” Hızlanan nefes alışı kekelemesine neden olduğunda tüm heceleri vurgulayarak soruyu tekrar daha yavaş sordum.

“S-salonda.” Heath’in yerinde duramayan bedenini geçip salona girdiğimde üç kişilik koltukta boydan boya yatmış Sam’i gördüm. Kafasının altına koltukta duran yastıklardan biri koyulmuş ama buna rağmen yan düşmüştü. Dağılmış ve hafif kabarmış saçları yüzünü kaplıyordu, ince askılı badi ve şorttan oluşan pijama takımı giymiş ve ayağında kalın pembe püskülü çorap vardı. Steven burada ve Sam uyanık olsaydı Steven eminim ki üstüne bir şey giymesi için uyarırdı onu.

Sam’in yanına geldiğimde ilk yaptığım şey nabzını kontrol etmek oldu, normal attığını anladığımda tuttuğum nefesi saldım. Gözlerim bedeninde dolaşarak herhangi bir kesik ya da kan izi aradım ve bulamadığımda biraz da olsa rahatladım. Saçlarını yüzünden çekip kulak arkasına koyduğumda arkamda belirlenen Heath konuşmaya başladı.

“Ambulans çağıracağım. Ona ne oldu bilmiyorum, bir anda bayıldı bende onu buraya taşıdım. Ya beyin kanaması falan geçirdiyse? Ne yapacağım Caroline? Ya ölür-“

“Sus Heath.” Konuşmasını istemiyordum. Olasılıkları ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da bunun bir sebebi vardı ve eğer ciddi bir şeyse nasıl dayanacağımı, dayanacağımızı bilmiyordum. “Ambulansı falan aramayacağız, onların geleceği zamanda biz iki kere gidip geliriz zaten. Senin arabanla gidelim.”

Dediğime kafasıyla onayladıktan sonra salondan çıkıp hemen geldi. Yüzümde ne yaptığını anlamadığım ifadeyi görmüş olmalı ki ellerindeki araba anahtarlarını ve kazağı gösterdi. Sam’i tutarak kazağı üstüne geçirdik ve Heath anahtarları bana uzatarak Sam’i kolları arasına aldı. Mutfaktan garaja indiğimizde arka kapıyı açarak Heath’in dikkatle girdiğine emin olduktan sonra sürücü koltuğuna geçtim. Garaj kapısını kumandayla açtıktan sonra klimayı sonuna kadar açtım. Arkadaki aptallardan birinin kısacık şortla donmasını istemiyordum.

Hastaneye ulaştığımızda ana kapının önünde durduğumda Heath çoktan kapıyı açmış, Sam’i indiriyordu. Heath otomatik kapılardan geçip içeri girdiğinde ben anca arabadan inmiştim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 21, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Farklılıklar |DEVAM ETMİYORWhere stories live. Discover now