~34~

328 24 8
                                    







Keyifli okumalar..

------------------

Hayır, hayır bu olamazdı. Olamazdı öyle değil mi?

Şu yaşıma kadar edinebildiğim, zorunluluktan da olsa, tek arkadaşım arkamdan iş mi çeviriyordu? Tanrım bunun mantıklı bir açıklaması olmak zorundaydı!

Kalbim çok hızlı atıyordu ve sanki beynimde resmen kaynıyordu. Ani bir baş dönmesiyle kendimi yere bırakıp toprağı avuçladım. B-bu mümkün olamazdı bunun kesinlikle mantıklı bir açıklaması vardı.

Olmalıydı.

'ya yoksa' diye sinsi bir fısıltı yankılandı kulaklarımda. Ya yoksa? Eğer yoksa ne yapardım ben? İşin duygusal boyutu dışında gerçek olaylar vardı. Ölen insanlar, kaçırılanlar ve ölümü planlanan insanlar vardı. Babam gibi. Emir bu işe dahil miydi?

Hayır olamazdı!

Asude neden mesaj atmıştı?

Telefon elimde bir kez daha titrediğinde hemen telefona baktım ve Asude'den gelen ikinci mesajı gördüm. Hızla kalkıp deponun yolunu tutmuştum ki ani hareketlerim yüzünden gözüm karardı. Bir ağaca tutunup görüşümü tekrardan kazanmaya başladığımda daha mantıklı düşünüyordum.

Sinirle hareket edemezdim. Eğer Emir, gerçekten bir şeyler karıştırıyorsa gidip bunu yüzüne bağıramazdım. Onlar kendilerini Emir sayesinde bir adım ileride görüyorsa bizde bunu bilmiyormuş gibi davranmaya devam edersek onlardan iki adım önde olurduk öyle değil mi?

Aklıma yatan bu fikirle ilk önce Rüzgar ve Mete ile konuşmaya karar verdim. Lanet olası bu işte duygusal davranamazdım. Kendimi bildim bileli yanımda olan çocuktan şüphe etmek kötü hissettiriyordu ama eğer böyle bir şey varsa dikkat etmeliydik.

Telefonu depoya yakın, yerini unutmayacağım bir yere bıraktım. Mesajları gördüğümden şüphelenmesin diye düşürdüğümü söyleyebilirdim.

Depoya girdim ve gözüm ilk Emiri gördü. Yüz hatlarımın gerildiğini hissederken Emir bana doğru hafif bir telaşla ilerliyordu. Mesajları gördüğümden haberi olamazdı öyle değil mi?

Bana çok yaklaştığında refleks olarak ondan bir adım geriye gittiğimde o da hemen durmuştu.

"Hala mı kızgınsın Doğa? Bu saatlerde dışarıya çıkma ormanda bir şey oldu sandım." Diye samimi bir kızgınlıkla konuştu.

"Ağaçlar çok sık değil, biraz ilerlesen beni görebilirdin." Diye normal tutabildiğim sesimle onu yanıtladım.

"Ben özür dilerim. Senin ne kadar gergin olduğunu biliyorum ve Rüzgarla bizde seni iyicene geriyoruz. Onunla anlaşmaya çalışacağım." Cümlesini bitirene kadar üç kez eli ensesine gitmişti ve sürekli gözlerini benden kaçırıyordu.

En yakın arkadaşımın bu hareketlerinin anlamını ben tabii ki de biliyordum.

Ya mahcup hissediyordu, ya da yalan söylüyordu.

Ya da yalan söylediği için mahcup hissediyordu.

İçimden gelmeyerek omzuna dokundum ve gülümsemeye gayret göstererek "Sorun değil." Diye mırıldanıp hemen elimi çektim.

"Rüzgar'ın yarasına bakmalıyım." Diyerek yanından ayrılmıştım "Bu arada.."deyip ona döndüm ve elimi arka cebime götürdüm. Emir bana bakarken ben aslında özellikle unuttuğum telefonu arıyor gibi yaptım.

"Ya düşürmüşüm galiba." Diye telaşlanmış gibi hırkamın ceplerini de tutup aradım.

"Nerelerdeydin, oraya düşürmüş olabilirsin. Oraya gidelim." dediğinde telaş dalgası hafif hafif içimde yayılmaya başlamıştı. Onunla dışarıda yalnız kalamazdım.

"Benim Rüzgara bakmam lazım. Kapıdan dümdüz gidince çok eski mavi gibi küçük bir kamyon var onun kasasında oturuyordum. İnerken düşürmüş olabilirim sen gidip bak." Diye normalden daha sakin bir şekilde konuştum.

Emir de kendini bildiğinden beri benimle olduğu için beni en az kendisi kadar iyi tanıyordu ve bu aşırı sakin halimin anlamını bilmesinden korktum.

Kaşlarını hafif çatması bildiği anlamına geliyordu.

"Bir sorun yok değil mi Doğa?" diye şüpheci bir şekilde sordu.

Yalan. Acilen bir yalan uydurmam lazım.

Elimi alnıma götürüp hafifçe ovdum ve "Rüzgar." diye mırıldandım.

"durumu beni endişelendiriyor." Diye mırıldandım. Anlayışlı bir şekilde gülümseyip "İyileşecektir." Diye bana güvence verdi hemen sonra elini enseme götürerek beni kendisine çekti ve kafama hızlı bir öpücük koyup beni bıraktı. Ona gerçekten bir gülümseme yolladığımda arkasını dönüp gitmişti.

O benim arkadaşımdı. Böyle bir şeyi yapmışsa ne yapabilirdim?

Rüzgar'ın yanına ilerlediğimde uyumuş olduğunu gördüm. Zaten ilk önce Mete ile konuşmak daha iyi olacaktır diye düşünüp naylonu hala açılmamış olan koltuğa oturup beklemeye başladım.

***********

Kısa bir bölüm olduu biliyorum ama zaten bazı okuyucuları kırmamak için hedeflediğim okunma sayısına ulaşmadan bölümü paylaştım. Eh baya bir kırpıp paylaştım diyebiliriz.

Kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Büyük bir okuyucu kitlesine sahip olmadığım için belirli günlerde standart olarak bölüm paylaşmıyorum. Bölüm başı 200 okunma sayısı olmadan yeni bölüm paylaşmıyorum çünkü daha henüz okunmamış bir bölümün ardından yine okunmayacak bir bölüm paylaşmak benim hevesimi kırıyor. Madem okunmuyor neden yazıp paylaşayım diye triplere giriyorum..

Bölüm paylaşma şartım başından beri yorum oy sayısına bağlı değildi sizden böyle bir şey istemedim biliyorsunuz sadece ben hedeflediğim sayıya ulaşınca paylaşıyorum. Umarım anlayışla karşılarsınız hepinize teşekkür ediyorum kendinize iyi bakıın.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin