~25~

638 47 16
                                    

Bölüm şarkımız Vaults - One Last Night .

Ben bu bölümü çok beğendim, sizinde beğenmenizi umuyoruum.. Bu bölümde paragraf arası yorumlara dikkat etmenizi istiyorum. Karakterlerin dediklerine, davranışlarına olan tepkinizi dile getirmenizi, isterseniz sitem etmenizi istiyorum. Bu gerçekten benim için çok önemli. Her neyse kısa kesiyorum.

İyi okumalaar...

-------------

Sonunda Kayra'nın tekrar çıkan ateşini yaklaşık iki saat sonra düşürebilmiştim.

Rüzgar telefon görüşmesinden sonra depodan çıkmıştı. Nerede olduğunu bilmiyordum ve engelleyemediğim bir dürtüyle onu çok merak ediyordum.

Rüzgar çıktıktan yarım saat sonra Mete gelmişti ve ondan Kayra'nın yarasına bakıp bakamayacağını sormuştum. Beni reddetmeyerek Kayra'nın yarasına bakıp bir iki işlem uygulayarak kapatmıştı.

Rüzgar'ın nereye gittiğini çok merak ediyordum ve ona sormak istemiştim, ama tabii ki de soramamıştım. Mete, depodan çıkmadan önce bana bakıp gülümseyerek Rüzgar'ın, bu civarlarda sadece biraz hava alması gerektiğini söyleyerek hem beni şaşırtmıştı hem de içimde Rüzgarı merak eden tarafımı susturmuştu.

Rüzgar, Emir'e nasıl böyle bir şey demişti anlayamıyordum. Daha doğrusu beni öldüreceğini söylediğine inanamıyordum. Ona çok kızgındım. Çok ama çok kızgındım.

Tanrım o güzel mavi gözlerinin etrafını mora çevirmek istiyordum!

Rüzgar'ın kaslı vücudu beni zorlanmadan durdurabileceğini tahmin etmek hiçte zor değildi. Ama yine de istiyordum.

Rüzga'ın karşısında küçük bir kız çocuğundan farkım yoktu. Savunmasızdım ve beni korumasına duyduğum ihtiyaç kendime olan kızgınlığımı arttırıyordu. Onun karşısında korunmaya ihtiyaç duyan bir prenses olmak istemiyordum, olmayacaktım da.

Deponun dışından gelen motor sesiyle düşünmek için oturduğum yerden kalktım. Ayağa kalkıp kırmızı kapıdan birisinin girmesini bekledim. Saniyelerin dakika gibi geçmesine dayanamadım ve hızlı hızlı kapıya doğru yürüdüm.

Dışarıda duyduğum Emir'in bağırışları benim koşmama neden oldu. Onu ne kadar özlediğimi şimdi fark ediyordum. Gürültüyle deponun kapısını açtığımda Kayra'nın uyanıp uyanmayacağını düşünmedim.

Kapının açılmasıyla tüm gözler benim üzerime sabitlendi. Emir, tuttuğu Rüzgar'ın yakasını ittirircesine bırakarak bana koştu ve her zaman huzurlu hissettiğim yere, kollarının arasına alarak bana sıkıca sarıldı.

Rüzgar'ın sert bakışlarına aldırmadan kollarımı Emir'e sardım ve göz yaşlarımı saklamak için başımı boynuna sakladım.

Emir, yüzümü iki eliyle çevreleyerek boynundan kaldırdı ve gözlerimizi buluşturdu. "Tanrım, Doğa" diye inleyerek alnımı öptü ve burnunu başımın üstüne dayadı. Saçlarımı kokladığını biliyordum, bunu hep yapardı. Bu benimde hoşuma giderdi ama günlerdir banyo yapmadığım için kötü koktuğumu düşünerek isteksizce ondan ayrıldım.

Kaşlarını çatıp bana baktığında "Seni özledim." dedim ve çatılan kaşlarını hemen düzelttim. Emir ağzını açıp bana cevap vermeye hazırlanıyordu ki Rüzgar'ın memnuniyetsiz sesi onu böldü.

"Çok sevimli." Dedi dalga geçercesine. Sonra sesini sertleştirerek "İçeri girelim." Dedi.

Emir ona cevap vermeden beni kolunun altına alarak depoya doğru yürüdü. Kapıdan içeriye girmeden önce "Sana zarar verdi mi?" Diye sinirle sordu. Sadece başımı hayır anlamında salladım çünkü konuşursam göz yaşlarımı tutamayacağımı biliyordum. Bu kadar sulu göz olduğuma inanamıyordum ama, Tanrım onu çok özlemiştim!

Zamansız AşkWhere stories live. Discover now