~20~

596 61 16
                                    


İki günde iki bölüm! Bence bir tebriği hak ediyorum ha? Lütfen beni yapıcı yorumlarınızla ve sadece bir kez basarak verebileceğiniz oylarla ödüllendirin! Açıklama sonda, lütfen okumadan geçmeyin çünkü "ÖNEMLİ!!" Sadece bir kaç dakikanızı harcayıp son kısmı lütfen okuyun. Hikayenin gidişatı hakkında...

Keyifli okumalar...

---------------

Başım dönmeye başlamıştı. Ellerimi Rüzgar'ın göğsüne koyarak ondan uzaklaştım. Rüzgar, sorunu anlamak istercesine yüzümü inceliyordu. "Başım..." diyebildim çünkü başıma aniden saplanan acı susmamı sağlamıştı.

Rüzgar'ın eli tuttuğum yere gitti ve gözlerini irileştirerek "Şişmiş." dedi

"Sanırım bayılacağım." Dedim ardından Rüzgar'ın "Ne?" dediğini duydum ve kendimi bir anda karanlığa bıraktım.

-SABAH-

"Doğa?"

Sesleri duyabiliyordum fakat onlara bir tepki veremiyordum. Zihnim uyanıktı fakat bedenim hala uyuyor gibiydi. Göz kapaklarımı kaldırmak istiyordum fakat o kadar ağırdılar ki bir türlü kaldıramıyordum.

Kafamın tam neresi olduğunu anlayamadığım bir kısmı o kadar feci ağrıyordu ki, sanki her bir saç kökümün içine ince bir iğne sokulup çıkartılıyormuş gibi hissediyordum. Onun üstünde de soğuk bir tabaka vardı. Sanırım biri başıma buz koymuştu.

Sonunda göz kapaklarımı kaldıracak gücü kendimde bulduğumda yavaş yavaş gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey şefkatle bakan mavi gözlerdi. En son ne olmuştu?

"Beni korkuttun ufaklık."

Etrafıma baktım, odamda değildim. Odaya hakim olan çekici kokunun Rüzgara ait olduğunu anlamam hiç de zor olmamıştı. Rüzgar'ın odasında ne işim vardı?

"Nasıl hissediyorsun?"

"Ah, berbat. Neler oldu?"

"En son neyi hatırlıyorsun?"

Sorusu beni düşünmeye yöneltti. En son ben... Yemekhanedeydim ve... Ve Kayra vardı. Birde Rüzgar, sonra onlar... Onlar kavga etmeye başladılar. Kayra gitti ve ben Rüzgarla baş başa kaldım. Ve sonra da... Biz öpüştük. Aman tanrım! BİZ ÖPÜŞTÜK!

Onun olduğumu kabul etmiştim. İnanamıyorum bunu nasıl yapabildim!

"En son ben yemekhanedeydim ve.. ve sonra Kayra vardı."

"Başka?" dedi ve yüzüne muzip bir sırıtış yayıldı. Eğer ben Doğa Ucaysam sana bu zevki tattırmayacaktım Rüzgar Erez.

"Başka bir şey hatırlamıyorum." Dedim ve yalanım anlaşılmasın diye surat ifademi ona göre ayarladım.

Rüzgar ilk önce afalladı. Sonra kaşlarını çattı. "Ne yani şimdi olanları hatırlamıyor musun?"

Harika, inanmıştı! Yüzümdeki ifadeyi boş tutmaya çalışıyordum fakat içimden kahkahalar atarken bu çok zor oluyordu. Yavaşça kafamı hayır anlamında salladım ve "Neler oldu?" diye sordum. Rüzgar kafasını eğip eliyle çenesinden destek aldı. Düşünceli gözüküyordu. Üzülmüş gibiydi.

Tekrar gözlerini yüzüme çevirdi ve incelemeye başladı. Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için yüzümde bir kanıt arıyor gibiydi. Unuttuğu bir şey vardı ki, onun kadar iyi olamasam da bende yıllarca ifadesizlik maskemi kullanıyordum.

Zamansız AşkWhere stories live. Discover now