1

1.7K 96 69
                                    

   Tüm dünyanın kolonilere bölündüğü bir zamanda yaşıyorduk. İnsanlar tenlerinin rengine ya da fiziksel görünüşlerine göre değil, sahip oldukları güçlere göre bölünmüşlerdi.

   Bu bölünmenin sonucunda dünya üzerinde 3 koloni oluşmuştu. Bunlar; Ölümlüler, Büyücüler ve Avcılar olarak adlandırılıyordu.

   Tüm bunlardan önce, hatta birçok nesil önce, bilim adamlarının genlere müdahalesi sonucunda belli başlı mutasyonlar oluşmuştu. Zamanla mutasyona uğrayan genlerin, o genlere sahip insanlara özel yetenekler verdiği ortaya çıkmıştı. Ve bu genlere sahip gelişmiş insanlara mutant adını vermişlerdi.

   İlk başta mutanları kontrol altında tutmak kolay olmuştu. Ama bilim adamlarının tahminlerinin aksine, mutasyon oranı zamanla olması gerekenden de hızlı artmış, dört bir kıtaya sıçramıştı. Sonucunda, gelişmişler, yani mutantlar kontrol edilemez olmuştu.

   Mutantları yeniden kontrol altına almak isteyen devlet, karşı çıkmayan mutantları himayesine alıyor, karşı çıkanları ise ortadan kaldırıyordu. Devletin himayesi altına aldığı gelişmişler, özgürlüklerinden olup, özel hücrelere kapatılmış ve mutasyonun devamı gelmemesi için orada ölüme terk edilmişti.

   Ve böylelikle, bu durumun farkına varan diğer mutantlar devlete başkaldırmış; tüm güçleriyle onları kelepçelemek isteyenlerin sonunu getirmişlerdi.

   Ölümlülerin, yani insanların arasında devlet kavramı kalmamıştı. Mutantların varlıklarını kabul eden Ölümlüler serbest bırakılmış, kendi hayatlarını yaşamalarına izin verilmişti. Kalan insanlar ise yerleşik hayata dönmüş ve kendi hallerinde yaşamaya devam etmişlerdi.

   Ama zaman geçtikçe, asıl anlaşmazlığın insanlar ile mutanlar arasında olmadığı, mutanların kendi içlerinde olduğu ortaya çıkmıştı. Mutasyonun verdiği güçler belli başlıydı ve bu güçler de mutantları kendi aralarında ayrılmaya itmişti.

   Ve mutantlar, kendi içlerinde iki ırka ayrılmış, kendilerine yeni isimler bulmuşlardı.

   Avcılar ve Büyücüler.

   İki ırkın da kendilerine has güçleri vardı.

   Avcılar; insan üstü güçlere sahipti. Ölümlülerden daha güçlü ve dayanıklılardı. Ölümlülerde görünen hastalıklar onları etkilemiyordu. Duygusal yönelimleri bile ölümlülerden farklıydı. Duygu eşikleri insanlar kadar düşük değil, fazlasıyla yüksekti. Duygusal açıdan kolay kolay etkilenmez, kendilerini duyguların yönetmesine izin vermezlerdi. Bu özellikleri sayesinde, süper asker sayılırlardı.

   Zaman geçtikçe bu iki ırk birbirlerine düşman kesilmişti.

   Büyücülerin güçlerinin, kendileri için bir tehdit olduğunu düşünen Avcılar, Büyücülere savaş açmış, onları gördükleri yerde acımasızca öldürmeye başlamıştı. Fiziksel açıdan, Avcılara kıyasla oldukça yetersiz olan Büyücüleri avlamayı kendilerine görev bilmişlerdi.

   Büyücüler; fiziksel güç bakımından eksik olsalar bile mutasyonlarının onlara sağladığı avantajlar Avcılarınkinden çok daha fazlaydı.

   Genelini Büyücü olarak adlandırdığımız bu gelişmişler, sahip oldukları güçlere göre kendi içlerinde de ırklara, topluluklara ayrılmıştı.

   Büyücüler 4 ana ırktan oluşuyorlardı. Luca, Via, Lin ve Wen.

   Luca ırkının gücü kehanetti. Genlerinde oluşmuş mutasyonu tılsımlarla güçlendirerek, geleceğe dair kehanetler görebiliyorlardı. Bunlara genel olarak Kâhin adı verilmişti. Sayı bakımından az olan bir topluluktu. Bir araya gelerek ayinler yapar, ayinde ne kadar Kâhin bulunursa, kehanetler o kadar kesinleşirdi. Bu yüzden her zaman beraberlerdi.

Advanced / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin