Via ırkının sahip olduğu mutasyon çok nadir görünen bir mutasyondu. Diğer Büyücülere kıyasla daha çok yaşıyorlardı. Tılsıma gerek duymadan, doğuştan kehanet gücüne sahiplerdi. Eğer toplulukların arasında Via ırkından biri görülürse tüm toplulukların lideri o seçilirdi. Tüm ırkların zincirlerini bir arada tutan ana halka bu ırktı. Diğer Büyücülerin tılsımlar yardımıyla ortaya çıkardıkları güçler bu ırkın genlerinde bulunuyordu. Güç bakımından karşılaştırılacak olursa, en güçlü ırk buydu. Her gücü elinin altında tutmak büyük sorumluluk gerektiriyordu ve bu sorumluluğu kaldırabilen kişi doğrudan tüm topluluklarının Baş Büyücüsü olurdu. Ana Kâhin olurdu. Kehanet bakımından en net görüleri her zaman Via ırkı görürdü. Aynı zamanda Via ırkı tüm elementlere de hâkimdi. Ve eğer zamanla kendilerini daha da geliştirirlerse bazı mühürlere de sahip olabiliyorlardı. Sağlık mührü, hız mührü ya da güç mührü gibi birçok mühür vardı ve bu ırktan bir Büyücü yoğunlaştığı mühre sahip olabiliyordu. Sayıca en az olan ırktı. Bu zamana kadar bu mutasyona sahip sadece 12 kişi gelmişti ve biri ölmeden diğeri yükselemiyordu. Biri tahtını devretmeden, diğeri tahta sahip olamazdı. Bu kural diğer ırkalar için de geçerliydi.

   Lin ırkının sahip olduğu güç elementleri kontrol etmekti. Tılsımlar yardımıyla içlerinde bulunan gücü orta çıkarıp elementleri yönetebiliyorlardı. Genel olarak, her Büyücü bir elementi kontrol edebilse de, bazen istisnalar olabiliyor, birden fazla elementi kontrol edebilen Büyücüler ortaya çıkabiliyordu. Sayıca en fazla olan topluluklardan biriydi. Ama en avantajlı topluluklardan da sayılabilirlerdi. Savaş zamanı, kullandıkları elementlerle karşısındakini şaşırtıp, kendilerine zaman yaratabiliyorlardı.

   Son olarak da Wen ırkının gücü mental kontrol üzerineydi. Onların gücü de tılsımlarla desteklenmek zorundaydı ve sayıları Lin ırkınınki kadar fazlaydı. Genel olarak özellikleri zihin okumak olsa da, kolay kolay her zihne giremiyorlardı. Onların zihin okuması için karşısındakilerin zihni tamamıyla açık ve duygusal bağlamda yoğun olmalıydı. Zihinler arası iletişim kurabiliyorlardı. Bu yüzden o topluluğu bir aradayken kolay kolay konuşurken göremezdiniz. Toplulukları içinde zihinleri birbirlerine her zaman açık olurdu. Telepatik özellikleri onların temel iletişim kaynağıydı. Her şeyi zihinlerinin içinde hallederlerdi. Eğer gerçekten güçlülerse, zihinlerden anılar silip yerine yenilerini yerleştirebilirlerdi.

   Biz Büyücüler savaşçı değildik. Fazlasıyla narin yaratılmıştık.

   Ben ise, yani şimdiki Baş Kahin Sofia Grace Davis, Via ırkına mensuptum. Doğduğum anda bu anlaşılmıştı çünkü bizim güçlerimiz diğer ırklar gibi 16 yaşımızda değil, doğuştan geliyordu. Genel olarak Büyücüler güçleri sayesinde geç yaşlanırdı ama bizim yaşlanma süremiz onlardan biraz daha yavaş işliyordu. Normalde 100 yaşında olan bir Büyücü ancak 60'larında görünürdü. Ama Via ırkında bu süre biraz daha uzundu. 97 yaşındaydım ama görüntüm hâlâ 20'lerdeydi. 16 yaşımızda güçlerimiz daha da çoğalıyor, dolayısıyla yaşlanmamız fazlasıyla yavaşlıyordu.

   Benden önceki Baş Kahinin adı Kelsea'ydı. 300 yaşına ulaşmıştı ve bedeni artık güçlerini kaldıramaz olmuştu. Bu yüzden Baş Kahinlikten çekilmiş, yerini hazırda bekleyen bana bırakmıştı.

   Aynı nesilde birkaç tane Via ırkından Büyücüye çok nadir rastlanırdı. Eğer zaten liderlikte bir Via mensubu Baş Kahin varsa, diğer Kahin onun tahtını bırakmasını bekler, yer boşaldıktan sonra Baş Kahin olabilirdi.

   Mühürlerimize, yani runlarımıza da Baş Kahin olduktan sonra sahip olabiliyorduk. Kelsea'nın yalan mührü vardı. Bir suç işleyen Büyücü olursa, Mental Büyücülere başvurmadan direkt Kelsea'nın karşısına çıkar, ona yaptıklarını itiraf ederdi. Kelsea her zaman yalanları görebilmiş, bu yüzden de toplulukta huzuru sağlayabilmişti. O olmadığında ise yalanları Mental Büyücülerin yani Wen ırkının lideri ortaya çıkarırdı.

Advanced / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin