" Evet iki yıldır yurt dışındaydım. Biliyorsun lisedeyken derslerim kötüleşmişti. Sonra kız meselesi filân dağıldım iyicene. Annem çok kızdı, ortamdan uzaklaşmam için Kanada'ya gönderdiler, değişim programıyla. Liseyi orda bitirdim. Biraz toparladım kendimi. Sonra gelip burda üniversite sınavına girdim. Kazandık çok şükür, epey çalışmıştım zaten. Yurt dışında yaşamayı düşünüyordum ama öğrendiğim bir şey beni vazgeçirdi. İşte böyle sen neler yaptın?"
Öğrendiğim bir şey? Ne ola ki. Sonra kız meselesi değil, önce kız meselesi. Sonra derslerde baş aşağı oldun sen. Demek ortalarda hiç görünmemesinin nedeni buymuş. Kız meselesi filân, yemiştir o karı bunu. Bana neyse, kim yiyorsa yesin.
Ben bildiğin gibi işte. İşi iyice ibneliğe döktük. Bir sevgilim var, delinin ve sapığın teki. Dövüyor beni, sen ondan korur musun beni hep yaptığın gibi. Bana orospuluk da yaptırmak istiyor. Çok renkli biri anlayacağın. Ama uzay güzellikte, senin gibi işte.
" Anlatırım ama başka bir yere gidelim"
" Ne o şakacı arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın beni"
" Şeyy... Yok gidelim hemen"
Çok şakacıdırlar ama sen kaldıramazsın o şakaları. Anlamlı baktı bana. Anladı bir şeyler döndüğünü, anlar hep zaten. Ama yorum yapmaz pek. Soru da sormaz. Çocuk doğuştan olgun. Motora bindik, bana da bir kask verdi, aynı renk. Kara şövalyeler yola çıktı.
Bilseydim ben de siyah giyinirdim. Vişne çürüğü bermudayla açık yeşil sıfır yaka tişört giymiştim, ayağımda da parmak arası terlik. Zeus'un seçimleri tabi. Tam motorcu kıyafetleri anlayacağınız. Ben yanında civciv gibi kaldım. Sahil yoluna indi, uçuşa geçti. Çok hızlı gidiyor.
Korkuyorum ilk defa motora bindim, düşecekmişiz ya da ben rüzgara kapılıp uçacakmışım gibi geliyor. Sarıldım karnına sıkıca. Kasklı kafamı da dayadım sırtına. Yanlış anlamaz umarım. Deri kokusu kaskın içine kadar geldi, çok güzel.
Sahilden caddeye çıktı. Bir cafenin önünde durdu. Önü motorlarla dolu. Motordan inerken cafedeki herkes bize baktı. Bahçeye girdiğimizde nerdeyse tüm masalarla selamlaştı Sinan. Daha yeni gelmiş Türkiye'ye bütün caddeyle ne ara tanışmış bu.
Boş masa yoktu dışarda içeri geçtik. İçerisi daha iyi oldu çünkü buralar Mert'in dolandığı yerler, görürse arıza çıkabilir. Alçak bir masa ikişer kişilik iki tane deri koltuk var, oraya yanaştı Sinan. Ben de koltuklardan birine çöktüm.
Montunu çıkardı. Altında sıfır yaka kısa kollu bir tişört var, yine siyah. Oh neyse boyu uzamış ama kilo almamış. Hâlâ zayıf ve kas da yapmamış. Bildiğiniz üzere kilolu, kaslı ve kıllı erkekler ben de iyk çarpı milyons. Yalnız uzun saç çok yakışmış.
Bebek masumu suratıyla iyi bir ikili oluşturmuş dalgalı saçları. Kel değilse herkesin saçı çıkıyor da, bunun ki foşurdamış adeta. Ben de parmaklarımı daldırsam mı aralarına. Saçlarından çekip başını hoyratça, yumulsam mı bal dudaklarına.
Sonra tuvalete gitsek. O da bana daldırsa... Yese bitirse olmayan etlerimi, kanımı da içse. Kemiklerimi de köpeklere atsa. Böylece ızdırabını siktiğimin dünyasından kurtulsam. Böylece sevdiğimin vücudunda yaşamaya devam ederim.
Bana bak co, sana ne lan Sinan'ın vücudundan, saçlarından hele de güzel suratından. Bal dudaklara daldırmalar filân. Ohasın saçmaladın yine. Ama kemiklerinin köpeklere atılması fikri güzeldi, o kısmını hakediyorsun.
Sinan yapmaz ama düşündüklerimi bilse Mert yapar. Ha bir ara çözüm olarak, Sinan'ı da sürüye alsak. Olmaz mı? Olabilir ben de figüranlıktan yedi kocalı Hürmüz rolüne terfi ederim. Servis ederim kendimi o yataktan o yatağa.
YOU ARE READING
Liseden Üniversiteye
Teen FictionKendin olabilecek misin? Sadece ve sadece kendin. Saf yalın doğduğun halin. Kabul etmekten korktuğun. Belki utandığın. Kendine bile göstermek istemediğin... Esas KENDiN olabilecek misin? Bu hikayede anlatılmaya çalışılan bu.... O anlaşılamayanın şii...
LU_71 ~~~ kader işte hep s*çmakla meşgul ağzıma ~~~
Start from the beginning
