" Kampı neden Antalya'da kurma ihtiyacı duydunuz? "

" Annem Antalyalı. "dedi.

" Baban? " dedim.

" O İstanbullu. " dedi.

Anladım dercesine başımı salladım. Tekrar pencereye döndüğüm sırada o konuştu.

" Siz nerelisiniz? "

" Annem Ankaralı babam İstanbullu. " dedim.

" İyiymiş, " dedi.

" Aynen, "dedim.

Yaklaşık on dakika boyunca öylece oturdum. Kamp şehir merkezine uzak olduğu için yolculuk uzun sürecekti.

En sonunda dayanamayıp tekrar konuştum.

" Daha gelmedik mi? "

" Hayır, daha yirmi dakika var. " dedi.

Oflayıp koltukta yayıldım ve uykum olmadığı halde gözlerimi kapattım. Yolculuk başka türlü geçmezdi.

" Kampı neden biraz daha merkeze kurmadınız ki ? " diye sitem ettim gözlerim hala kapalıyken.

Gülüşü kulağıma geldi.

Bana çok uzun bir süre gibi gelse de on dakika kadar sonra aldığımız konum göz yaşartıcıydı. Ben istemsizce başımı geriye atıp gözlerimi kapattığım koltukta kaymıştım ve başım Barış'ın omzuna değiyordu.

Her zamanki kokusunun daha az sigara kokan hali burnuma çarptı. Tam doğrulacağım sırada kolunu omzumdan atarak daha rahat bir konum almamı sağladı.

Ah, uyuduğumu sanıyordu.

Kalp atışlarım hızlanırken nefes alış verişlerimin düzensizleşmemesi için olağanüstü bir çaba harcadım.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama tam Barış'ın müthişli kokusuyla mayışmaya başladığım sırada arabanın durduğunu hissettim.

 Barış yavaşça kolunu çekti ve beni dürttü.

" Melis, geldik uyan. "

Gözlerimi açtım ve esnedim.

O sırada şoför kapımı açtı. Arabadan indim. Barış da inip yanıma geldi ve restauranta doğru yürümeye başladık. Ben arabada uzanmanın etkisiyle uyuşuk ve yavaş bir şekilde yürürken Barış daha hızlı adımlar atıyordu. Yavaş yürüdüğümü fark etmiş olmalı ki bileğimden tutarak beni hızlandırdı.

" İnsan içindeyiz biraz hayvanlığını sakla bence. " dedim bileğimi çekmeye çalışarak.

İnsan içinde olduğumuzu o da fark etmiş olmalı ki, elini bileğimden elime kaydırdı. Parmaklarımız kenetlenirken midemde kelebekler falan değil, deve kuşları uçmaya başlamıştı.

Restauranta girince bizi bir garson karşıladı.

" Rezervasyonunuz var mıydı? " diye klasik soruları sorarken cevapları Barış'ın vermesini bekledim ve ortamı inceledim. 

Çok elit olmasa da lükstü ve güzeldi. Üstelik sahile açılan büyük bir kapısı vardı.

Barışla masamıza geçerken hala el ele olduğumuzu düşünmemeye çalışarak konuştum.

" Güzel yer seçimi. "

" Buraya sık gelirim, " dedi.

Gelen menüler konuşmamızı bölerken menüyü inceledim. Ara yemek seçimlerini Barış'a bırakıp ana yemek olarak istediğim , resmi gözüme hoş gelen herhangi bir şeyi seçtim.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now