Bölüm 16/Final

1.4K 85 263
                                    


Medya - Nell-Self injury / Bana bu hikayeyi yazmaya ilham olan fotoğraf.

(Sehun'un mektubundaki bazı cümleler, medyadaki şarkıdan esinlenilmiş ya da alıntılanmıştır.)

Bir insanı unutabilirsin. Bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin; ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın.

Freud

"Suho,

Seni ne zaman bulmuştum ki yitirdim? Sana ne zaman kalbimin tümünü vermiştim ki kalbimi bulamıyorum? Sana ne zaman bu kadar bağlandım ki yokluğunda boşluğa düştüm?

Bize ait anılar bölük pörçük üzerime hücum ederken ne kadar güçsüz olduğumu fark ettim. Evet, güçsüzüm. Eşyaların arasına pusu kurup yaklaşmamı bekleyen ve sonra, onları beklediğim halde, bir şekilde beni hazırlıksız yakalayıp yere seren anıların karşısında hiçbir şey yapamıyorum.

Aslında anıların sürekli etrafımda olması, iyi bir şey. Seni hep canlı tutuyorlar ama buna gerek yok. Seni hatırlamayacağım çünkü hatırlamak için unutmak gerekir ve ben seni unutmayacağım. Hiç unutmadım. Kollarımı bedenime sardığımda, hâlâ varlığını sol yanımda atan organın üzerinde hissediyorsam ve dudaklarım bilindik sıcaklıkla örtülüyorsa, seni nasıl unuturum?

Geçen gün beni ziyarete gelen bir adam, onu sevip sevemeyeceğimi sordu. Hayır, dedim. Ben tüm sevgimi bir insan uğruna tükettim ve artık kimseye kırıntı dahi veremem. Üzgünce baktı, gözlerime. Yufka yürekli bir insan olmama rağmen kalbim sızlamadı. Çünkü benim bir kalbim yok. Onu sana vermiştim, hatırlasana.

Suho, buradan çıkmak istiyorum. Her taraf bembeyaz ve beyaz önlüklü insanlar sürekli yanıma gelip anlamını bilmediğim kelimeleri fısıldayıp gidiyorlar. Çoğu zaman yazdığım şeylere el koyuyorlar ve ben hep baştan yazıyorum.

İkimizi, sevgilim. Seni ve beni.

Neredeyse gün aşırı kalın bir defter bitiriyorum, bizi yazarken. Bazen gece eşlik ediyor bana. Odamın demir parmaklıklı penceresinden gökyüzüne bakarken ışıldayan yıldızlara gülümsüyorum. Senin parlaklığını görmüş olsalar utanıp saklanırlardı.

Sahi, Suho. Ne zaman geleceksin?

Ya da ben ne zaman geleceğim?

Beyaz önlüklü insanlara hep bunu soruyorum. Onlar ise başlarını iki yana sallayıp tek kelime etmeden çıkıp gidiyorlar. Her gün yanıma gelip seni kesip atmamı söylüyorlar. Hem yaşamam gerektiğini söyleyip hem seni kesip atmamı söylüyorlar? Seni unutursam, ölürüm. Yaşamak bunun neresinde?

Her gün, senin ışıltını unutturamasınlar diye ağlıyorum ve düşüyorum, dizlerimin üstüne. Çünkü seni tanımayan biri olmayı hiç istemiyorum.

Her gün kendime işkence ediyorum. Belki, canım senin yüzünden yanarsa dönersin, diye umut ediyorum. Acı beni ayakta tutuyor. Acıya alışmak zor olduğu için mi unutmak istedin? Bu yüzden mi gittin? Ama ben, yanımda olmadığında bile seni hatırlayabileyim diye, zaman sıcaklığını almasın diye ağlıyorum.

Suho, sıcaklığını hâlâ hissediyorum. Neler hissettirdiğini hâlâ hatırlıyorum. Anılar ve hisler bu kadar canlı iken seni kesip atmak intihar değil de ne?! Bu duygularla başka birini sevmek cinayet değil de ne?!

Seni çok sevdim. Yine gelseydim, dünyaya, yine seni sevmek için Tanrı'ya yalvarırdım ama bir şeyi mutlaka eklerdim. Seni, benden önce asla almasın!

Seeking For √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin