Bölüm 3

1K 85 78
                                    

Multimedia Kris'in arabası...

İyi, bir yanıyla rahatsız edicidir

Franz Kafka

Neden tekrar buraya geldim?

Çalılara takılmadan yürümeye çalışırken aklımda bu cümle dönüp duruyordu. O gece, benimle ilgilenen o yabancıyı tekrar görmek istemiştim. Aradan bir hafta geçmiş olmasına rağmen, merakım büsbütün artıyor ve beni yabancıdan başka bir şey düşünemez hale getiriyordu. Aslında bir bakıma bu durumdan memnun sayılırdım. Sonuçta kör kütük sarhoş olana kadar içme nedenimi hatırlamak zorunda kalmıyordum. Unutmuş sayılmazdım ama beynim farklı bir mesele ile meşgulken çok sık aklıma gelmiyordu.

Bu gece Kris ile meşhur tartışmalarımızdan birini yaşamıştık. Hep aynı konuyu önüme getirmesinden sıkılmıştım. Görmek istemiyorsa, bakmaması yeterliydi ama o arkasını dönmek yerine, onunla ileriye bakmamı istiyordu. Yok artık!

Onun uyuması ile kendimi yine aynı sorunlar ortasında bulmuştum ve daha derine dalmamak için buraya gelmiştim. Hem de Kris'in en sevdiği spor arabası ile! Porsche Boxster GTS. Düşünürken bile beynim uçukluyor ve eğer Kris uyandığında arabasının garajda olmadığını görürse-

Aslında hiçbir şey yapmaz. O geri zekâlı herif bana bu kadar değer veriyor işte! Ben olsam, tonla para verdiğim arabamı ki Porsche'den bahsediyoruz, izinsiz alan ve onu ıssız bir dağ yolunda anahtarı ile bırakan adamı öldürürdüm.

Bir dakika?

Cidden anahtarı kontakta bırakmış olamam değil mi?

Yürümeye devam edip ceplerimi kontrol ederken anahtarın üzerimde olmadığını fark etmemle anlık duraksadım.

Oh Sehun, tam bir geri zekâlısın!

Omuz silkip ilerlemeye devam ettim. Sonuçta bu kadar yol geldim, dönemem, değil mi? Hem belki Kris, ona karşı umarsız davranışlarımı görüp beni bırakır. Beni... özgür bırakır. Bu dediğime kendim bile inanmıyorum. Gözlerinin önünde arabasını paramparça hale getirsem ve o anda tırnağım zedelense, bana kızacağı tek şey tırnağım olacaktır. Sanki parmağım kopmuş gibi özenle davranacak ve dikkatli olmam gerektiği konusunda nasihatler verecektir.

O yüzden şimdi uyanmış ve odama gelmiş olsa, beni göremese ve arabasının da olmadığını fark etse, hızla telefona koşup beni arayacaktır. Beni bulmak için tüm şehrin altını üstüne getirecek, bulduğunda ise sıkıca sarılıp aynı şeyi söyleyecektir: "Seni de kaybetmek istemiyorum!"

O yüzden, ben dönene kadar sakın uyanma Kris! Bencilliğinde boğulmak istemiyorum.

Kendi kendime düşünürken çoktan gelmiş olduğumu fark ettim. Şehrin ışıkları buradan daha canlı gözüküyordu. Adımlarım yavaşlarken bir yandan da gözlerim onu arıyordu. Burada olmama ihtimali neydi? Gerçi burada olmasa, onu nerede bulacağıma dair bir fikrim yoktu.

Gözlerimi kısıp havuzun yanına doğru ilerledim. Kulübeden ışık gelmiyordu. Belki de gerçekten yoktu.

Pes edip geri dönecekken havuzun yanında yere uzanmış karaltı dikkatimi çekmişti. Hızlıya yakın adımlarla yanına ilerlerken ölüp ölmediği hakkında tahminlerde bulunuyordum. Ya öldüyse ve suç benim üzerime kalırsa?

İyice yanına yaklaştığımda, kollarını başının altında yastık yaptığını ve gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim. Daha yakından bakabilmek için eğilmiştim ki sağ eli sol kolumu yakalayıp beni yanına çekti.

"Hey!"

Omuzlarımız birbirine değerken kolumdaki elini çekti ve tekrar başının altına koydu. Birkaç saniye yüzüne bakıp sağ kolumu başımın altına aldım. Diğer kolum aramızda duruyordu.

Seeking For √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin