Bölüm 2

1.2K 98 56
                                    

Multimedia-Sehun/The Master's Sun BGM Piano Cover

Multimedia eşliğinde okuyun~~

En kötü şey, öldürmeyen acılardır.

Franz Kafka

Güzel şeyler artık rüyalarda ortaya çıkıyor. Acı, uyanık olunan her yerde.

Biliyorum ki şu an rüyadayım ve birazdan uyandığımda tekrar acı çekeceğim. Uyandığımda, tekrar lanet edeceğim, benim yüzümden olmayan ama sanki benim suçummuş gibi ortaya çıkan olayları hatırladıkça. Kendime tekrar işkence edeceğim.

Bana doğru geldiğini görebiliyorum. Beyaz tişörtün o kadar bol ki hafif rüzgâr bile tişörtünün uçuşmasına neden oluyor. Gülümsüyorsun. Çöldeki bir kuyu nasıl ki mucizeye gebe, senin gülüşün de huzura. Bana doğru adımlar attıkça bal rengi saçların havalanıyor, sonra bir kuş tüyü gibi alnına dokunuyor. Sonra tekrar havaya. Küçük, yuvarlak yüzündeki iki koca zeytin ışıl ışıl, bana bakarken. Ellerin bir ele uzanıyor.

Benim ellerime değil.

İkimiz de aynı şeyi istedik değil mi?

Birimizin vazgeçmesi gereken paylaşılamayan bir şeyi çok sevdik değil mi?

Neden seni de çok sevmiştim?

Neden sadece birinizi çok sevmedim?

Bana tekrar gülümsüyorsun. Ellerin, onun ellerinde.

Alnımda hissettiğim baskı, içine çekilmeye zorlandığım karanlıktan uyanmamı sağlayarak beni kurtarmıştı. Normalde rüyalarımda hep mutlu olurdum ve uyandığımda ağlama duygumu bastırmaya çalışırdım ama bugün onun gülen yüzünü görmeme rağmen mutlu olmamıştım. Çünkü ellerini uzattığı kişi tüm mutluluğumu çalmıştı.

Sen hâlâ yoksun ve ben hâlâ senin mutluluğunu kıskanıyorum. Beni affetme.

Gözlerimi açtım.

Tepemde gözlerini kocaman açmış, dikkatle beni izleyen birini görmeyi beklemiyordum. Kendi gözlerim de istemsizce büyüdüğünde, bana olan yakınlığını anlamam zaman almıştı.

"S-sen de kimsin?" diye sordum, çatlayan sesimle.

Gülümsedi.

Birden, onu yakalarından tutup 'Gülümseme!' diye bağırmak istedim ama ağzımdan çıkan ses öğürme sesi olmuştu.

Hızla doğrulmam mide bulantımı arttırırken yabancının ellerini sırtımda hissettim. Boynumu sağ elinde tuttuğu kovaya doğru yönlendirdi. İtiraz edemedim. Çünkü üçüncü öğürmeden sonra, midemdeki her şeyi boşaltmıştım. Kusmuğun keskin kokusu burnuma dolarken kusmaya devam ediyordum. Boğazımdan yukarı çıkan sıvıyı hissetmek hiç yardımcı olmuyordu.

Üçüncü kez kustuğumda, artık kusamayacağımı anlayarak yabancının bana uzattığı bardağı aldım ve içtiğim su ile ağzımı çalkalayıp suyu kovaya tükürdüm. Bedenimi tekrar yatağa atarken yabancının hareketlerini inceliyordum. Elindeki kovayı köşedeki lavabonun içine döktü ve tezgahın altına koydu. Bir an için dönüp bana baktı, sonra en üst raftaki havluyu alabilmek için tezgaha yöneldi. Boyu kısaydı. En azından benden daha kısa çünkü ben olsam, havluya uzanmak için parmak uçlarıma kalkmazdım.

Derken... Hiç düşünmediğim bir ayrıntıyı fark ettim. Neredeyim?

Düşüncemi sesli dile getirmiş olmalıyım ki yabancı, havlu ile bana yaklaşırken cevap verdi. "Şehir merkezinden 15 km uzaklıktaki bir kulübede."

Seeking For √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin