"O kadar parayı nereden buldun?" dedim bir çatal daha alırken. 

"Çok yaşlıyım farkındaysan. İstemediğim kadar fırsatım oldu para için." Göz kırpıp yemeğe devam etti. Çatal bıçağı ustaca kullanıyordu. Ve şirket konusunda da tahmin ettiğim şeyleri söylüyordu. Zaten bu konuyu biraz da bundan açmıştım. Güvenli alandan başlayıp asıl sormak istediklerime geçmek istiyordum.

"Tevfik Bey kim?" Mesela bu sorunun cevabını merak ediyordum gerçekten de. Tevfik Bey ile Mavi'nin arasında güçlü bir bağ olduğu belliydi. 

"Helen gidince işleri birine bırakmam gerekiyordu. Sonuçta geri döndüğünde yeniden paraya ihtiyacım olacaktı. Helen, para harcamayı her bakımdan severdi. Hem araştırmaları için hem de o günkü moduna uygun renkte ayakkabılar giymek için." Kısa bir ara verip şarabından bir yudum daha almıştı. 

"Tevfik benim normal olan tek arkadaşım. Ondan sonra normal biriyle konuşmam sadece seninle olmuştu. O yüzden de bütün işlerimi ona devrettim. Benim yerime ilgileniyor." dedi.  

"Tuhaf ve gülünç." Bıçağımı onun gibi kullanmaya çalışırken beceriksizliğime gülüyordu.

"Neymiş tuhaf olan bakalım?"

"Filmlerdeki gibi yakışıklı çocuk yine zengin çıktı. Gizemli şirketi falan var. Adamları var. Saçma sapan işler işte." dedim. En azından bu kısmı klişe olmasaydı da olurdu. Daha romantik olması için Mavi de fakir olsaydı mesela benim gibi. 

"Helen hakkında bir şeyler söylemiştim sana. Ölümsüzlüğü bulmaya çalışıyordu. Ona yardım etmek hoşuma gidiyordu. Onun yanında olmak hoşuma gidiyordu zaten. Konu her ne olursa olsun yanında olmam yeterliydi." Bardağımda kalan şarabı tek yudumda bitirmiştim. Yenisini doldurmak için uzanırken Mavi beni engellemişti. 

"Barda içerken sen, ben böyle bir şey yapmadım ama." dedim öfkeyle.

"Konuyu açman iyi oldu. Önce bunu konuşalım." Bardaki kız aklıma gelince sinirden kıpkırmızı olmuştum. 

"O kıza düşündüğün gibi bir şey yapmayacaktım. Gerçekten. İnan bana." Kelimelerin üzerine basa basa söyleyince haklı olmuyordu kimse. 

"Bunu bana tekrarlamana gerek yok Mavi. Asıl şuna cevap ver. Ya Helen seni görünce boynuna atlasaydı? O zaman ne olacaktı?" dedim sabırsızlıkla. Geldiğimizden beri asıl konuşmak istediğim konu buydu. 

"Cevap ver hadi." dedim. Gözlerini benden kaçırıyordu. 

"Sana yemin ederim ki bilmiyorum. Cevap bu. Bilmiyorum. Bana koşsaydı ne yapardım bilmiyorum. Beni öpse ne yapardım bilmiyorum. O adamla gördükten sonra şu an ne hissediyorum onu da bilmiyorum. Acı çekiyorum evet. Ama ne için acı çektiğimi de bilmiyorum. Çok karmaşık Zuhal. Sen geldiğinden beri çok karmaşık. İşkence bu." Pes ederek arkasına yaslandı. Çantamı alıp yerimden kalktım.

"Tamam o zaman. Bitireyim bu işkenceyi. Sana evdeyken söylediklerimi çiğneyerek buraya geldim. Ama keşke gelmeseydim. Ağzımdan çıkanların arkasında durmam gerektiğini çok iyi hatırlattın bana. Bütün suç benim. Hoşça kal." 

Başından beri gelmem hataydı zaten hem bu yemeğe hem de Hollanda'ya. Tam taksiye binecekken güçlü kollar beni yakalayıp kendine çekmişti.

"Eğer bunu şimdi yapmazsam her şey belirsiz kalacak. Eğer şimdi yapmazsam bu, benim içimde hep soru işareti olarak kalacak. Belki de her şeyi çözmemi sağlayacak." 

"Ne?" dedim neden bahsettiğini anlamayarak. 

"Bu." Dudakları dudaklarımla birleşti. Hiç beklemediğim bu hareketi beni tamamen ele geçirirken ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Kolumu beline sararak dengemi sağladım. Öpüşü şiddetlenirken hala karşılık vermediğimi fark ettim. Gözlerimi açıp ona baktım. Onunkiler kapalıydı. Sanki bütün dünya durmuştu. Ya da çok hızlı dönüyordu. Işıklar etrafımızı tuhaf bir sıcaklık vücudumu sarıyordu. Ona hem karşılık vermek istiyordum hem de neden bunu yaptığını anlamaya çalışıyordum. Yavaşça onu geri ittim. Kendini toparlayıp bana baktı.

"O gözyaşı senin içindi. Sakın bana ölümden söz etme bir daha. Ölmene asla izin vermem senin. Gerekirse eğer, ben ölürüm." dedikten sonra karanlıkta gözden kayboldu. Taksicinin tuhaf bakışlarıyla kendime geldikten sonra kaldığım otelin adını söyleyerek Mavi'nin ardından ben de karanlığa karışmıştım. 

O, benim için ağlamıştı. Beni öpmüştü. Kalbim pır pır atıyordu. Midemde kelebekler uçuşuyordu. Biliyordum, onun hala kimi sevdiği belli değildi. Ya her şeye rağmen Helen'i seçerse diye düşünüp duruyordum. 

"Karamsarlığı bırakıp bu gece mutlu uyu bari Zuhal." Kendi kendimi teselli ettikten sonra yatağıma uzanıp uzun zamandan sonra ilk kez huzurla uyuyakaldım. 

Yazardan not;

Arkadaşlar sınav haftam nedeniyle biraz gecikti yb ama bakıyorum ki hiç yeni okunma yok. Açıkçası bu durum beni çok üzüyor. Yazma hevesimi kırıyor. Ne yapsak? 

Mavi IsırıkWhere stories live. Discover now