Sarhoş

1.8K 143 96
                                    

"Seni lanet pislik, seni öldüreceğim!"

Telefonumu fırlattırken kendimi koltuğa bıraktım. Yere düşüş sesi gelmemişti. Kafamı kaldırıp baktığımda Yeri'nin yakalamış olduğunu gördüm.

"Unni, eğer bu telefonda parçalanırsa menajer oppa senin derini yüzer."

"Hah, o kim ya? Telefon benim değil mi? Kırmak istiyorum belki. Sadist olamaz mıyım, hı?"

Seunghwan lafa karıştı. "Karşında liseli bir ergen var, kötü örnek olma unnie."

"Çekilin, Sooyoung bomba gibi geliyor~" Sooyoung'un önce sesi duyuldu, ardından kapıda kendisi belirdi.

"Benim gibi bir grup üyesine sahip olduğunuz için her gün dua ediyor musunuz gençlik?"

Gözlerimi devirdim.

"Dispatch'ın tek rakibiyim. Ben olmasam idol dünyasının gıybet ateşinden nasıl haberiniz olacak ki? Ah, gene mükemmelim."

Sinirle ayağımdaki terliği ona doğru fırlattım. İsabet ettirememiştim.

"Seulgi unnie~ Sooyoung son dakika haberlerine başlıyor, koş!" Yeri'nin seslenmesiyle mutfaktan çıkıp yanımıza geldi ve ayaklarımı iterek kendine yer açtı Seulgi.

"Ne olmuş?"

"Sıkı durun! Bizim Sujeong ve Bangtan Boys'dan Taehyung sunbaenim çıkıyormuş. Uyumsuzluğa bakar mısınız? Duyunca kalp krizi geçirecektim. Shipper ruhum yaşam mücadelesi veriyor şu an."

Kaşlarımı çattım. Alçak Kim Taehyung. Gerçekten yapmıştı.

"Ne shipper'i?" Seunghwan merakla sordu.

"Ah, gerçekten neden sosyal medyadan bu kadar uzaksınız ki? millet delice bizim minnoş Joohyun unnimiz ve Taehyung sunbaeyi shipliyor."

"Saçmalama!" diyerek ayağı kalktım. Gerçekten duymak istemiyordum.

"Unni kızma. O kadar gerçekçi shoplar var ki...Bilmeyen inanır."

Ayağı kalkıp balkona çıktım. Onu gördüğüm her seferde bir öncekinden daha çok kırılıyordum. Bunu nasıl beceriyordum? Gözlerimi kapatıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. Rüzgar tenimi yalayıp geçerken rahatlamak istiyordum. Ama olmuyordu. Bir süre sonra omzuma dokunan el irkildim. Dönüp baktığımda Seulgi'nin tatlı bakışlarıyla karşılaştım.

"Hadi gel, tavuk sipariş ettik."

Balkondan çıkıp salona geçtiğimde Wendy'de elinde iki şişe şampanya ile odasından çıktı.

"Aklından bile geçirme." dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Unni, aile miraslarım hakkında üslubuna dikkat etmeni rica edeceğim."

Ağzım şaşkınlıkla açılırken Wendy'nin şen kahkahası odayı doldurdu.

"Sadece birer bardak, hararetimizi alır."

"Sooyoung ve Yerim, beş metreden fazla yaklaştığınızı görürsem ölürsünüz."

*****

Ben sandalyeye çıkmış trot şarkı söylüyordum, Wendy bir türlü tutturamadığı ritimle dansıyla eşlik ediyordu. Seulgi kafayı yemiş fangirl edasıyla bizi teşvik ederken Joy'da bizi kameraya alıyordu. Yeri ise, nefes almak için kahkahalarını dizginlemeye çalışıyordu. Kısaca, üçümüz parmak uçlarımıza kadar sarhoş olmuştuk. Wendy'nin getirdiği iki şişeye bir tane daha eklemiştik ve beynimizdeki mantıklı kısma sis perdesi inmişti.

Yeri'nin açtığı müzikle kafamı hunharca sallamaya başladım. Daireler çiziyordum, şarkı söylüyordum ve break dans yapmaya çalışıyordum. Felaketin ardından sonunda nefes alabilmek için koltuğa oturdum.

My Lucky StarWhere stories live. Discover now