•20• Kurin'in Fantezisi

17 2 0
                                    

Sa. Gecikme için sorry. Multide Mirae.

      Evet, işimizi hallettik, şimdi Kao'dan intikam zamanı. Hahahahh!

  Ama bi dakka, Mirae'den mesaj geldi,

MGTMirae<3:

İkiz, acilen oyuna girmen gerekiyor! Bu salak çete toplamış.

Evet Mirae'yi my game twin'i kısaltıp MGT yapıp yanına Mirae yazarak ekledim. Bu sırada my game twin, benim oyun ikizim demek.

Mirae'nin benden yardım istemesi mutlu etti, ben de cevap yazdım ve tekrar oyuna girdim. Mirae'yi muhtemelen delirtmeye çalışan çeteye gününü gösterdikten sonra Kao'nun icabına bakacağım. Hıhıhıhıjı..

Mirae'nin ağzından

  O pis korkak Retai çete toplayıp da gelmiş. Nolcak, korkak işte!

Ben de durur muyum? Hemen Kurin'i çağırdım. O da hemen cevap verdi,

Kurİnikİz:

Aaa, ayıp ediyon ikiz, beni çağırmasan darılırdım. Tabii ki geleceğim! Canım biraz kol kırmak, boyun kırmak istedi.

Mesajı okuyunca yüzümde bir sırıtış oluştu. Bu kız da az değil he, yok boyun kırmak, kafa kırmak falan.. Tam benim ikizim işte.

Kurin mesajımı yanıtladıktan kısa bir süre sonra geldi ve bana katıldı. Düşman dokuz kişiydi. Dokuzuncu kişi tabii ki Retai'ydi. Ağaca yaslanmış pis pis sırıtıyordu. Evet, oyunun ormanındaydık. Ama en tehlikeli ormanlardan birindeydik.

     O sırada Kurin de Retai'yi gördü. Ve o da pis pis sırıttı. Ardından bi an beni bile şaşırtarak bi atak yaptı, iki kişinin kolunu tuttu ve çevirdi. Ama bunları çok hızlı yapıyordu. Sonra kılıcını çıkarıp üç kişiyi daha etkisiz hâle getirdi ve birinin de boynunu kırdı. Burdan bakıldığında aşırı zevk alıyormuş gibi gözüküyordu. Hele ki boyun kırarken. Hızlı boyun kırışından duyduğum sesle yüzüne bakmıştım, ve kırdığında sırıtışı genişlemişti.

Onu sakinleştirmek için o tarafa doğru koştum, fakat benim koşmamla onun saldırı hızı uyuşmadı. Ben gidene kadar Retai dışındakilerin kollarını kırıp yüzlerine yumruğu geçirmişti. Tam Retai'ye de bir şey yapçakken onu durdurdum, ve,

"Kurin kanka, ikizim, psikopat kankam, bu da benim olsun sen bi sakinleş. "

Dedim.

  İkizim de beni kırmayıp kenara çekildi ve kendini sakinleştirmek istercesine ormanın derinliklerine doğru yürüdü. Ben de Retai'ye yürüdüm ve baltamı çıkarıp salladım.

"Nasıl oluyormuş Retai?" Dedim kapaklarcasına. O ise bana ben psikopatmışım gibi baktı ve sırıttı,

"Ne nasılı? Ona zarar vermediğini bilmiyorum mu sanıyorsun? Akrabalardan birine bir şey olursa diğeri hisseder. Sen de sandığımdan yufka yürekli çıktın be!"

Dedi.

  Fakat ben beni denediğini onun yüzüne baltamla çizik attıktan sonra anladım. Daha önce anlasaydım doğru dediğini anlamazdı.

"Kapa çeneni aptal!"

Deyip baltamı bir kere elimde döndürüp belime taktım.

Arkamdan sırıttığını hissedebiliyordum.

Kurin'in ağzından

  Cidden, ben naptım? Farkında bile olmadan zaten zevk aldığım şeyden daha çok zevk almaya başladım galiba. Mirae beni durdurduktan sonra kendime geldim ve zaten içinde olduğumuz ormanın derinliklerine doğru gittim. Sakinleşmeye çalışıyordum, nolduğunu tahmin etsem bile...

Bir çıtırtı geldi, düşünmeyi bırakmalıyım.

Hemen çıtırtının olduğu tarafa döndüm, ama bir şey yoktu. Sonra başka bir yerden çıtırtı geldi, o tarafa döndüm. Sonra o her kimse ilk çıtırtıyla diğer çıtırtının olduğu taraflara bakıp hareket yönünü hesapladım. Anlaşılan çok da düz gitmiyor, çünkü şimdi de çok ters bir yerden çıtırtı geldi. Dengesiz işte. Dengesiz diyince aklıma biri geliyor ama...

"Selam ay ışığı tilkisi. "

"WTF!"

Lan bu kozalak burada ne arıyor. Ödümle b**um çocuk yaptı be. Töbe töbe..

Ayrıca ay ışığı tilkisi nerden çıktı? Bu biraz kafadan bozuk, ben ona kozalak falan diyorum, o ise.. yoksa.. Yok ya olamaz neyse.

"Lan ne arıyorsun burada?!"

Diye bağırdım(ali babanın çiftliği geldi aklıma).

"Kurin, seni oyuna girdiğinden beri izliyorum ve bunu şimdi mi farkettin? "

Ne? Her neyse intikamımı alayım bari o buradayken.

"Bu sırada, Kao, sen hani bildiğini falan söylemiştin ya. Daha iyisini yapacağım bekle."

Sonra elimi oynatıp bir kaç tüy çıkardım ve o kuş tüyümsü şeyleri daha büyük hale getirip birleştirdim. Şimdi ise koca tüyü bir kılıç şekline sokmuştum. Kao'dan güzel bir intikam alacağım. İntikamımı alırken onu öldürmediğime şükretsin.

"N-ne.. Kurin o şeyle napmayı planlıyorsun? Tüyü kılıca çeviren fantezici NiO (Nionline) oyuncusu. "

"Napmayı planladığımın yeterince açık olduğunu sanıyordum. Bu bir kılıç, hem de tüyden. Ve ben bunla seni gıdıklayacağım, kılıç olduğu için daha da eğlenceli olacak,
hahehah! "

Evet, tüyden bir kılıçla başka ne yapmayı planlardım ki? Onu keser gibi gıdıklayacaktım işte. Bu tam benlik, dövüşte gıdıklama intikamı.

Hızlıca Kao'ya atak yaptım ve feci gıdıkladım. Benim gıdıklayıcı kılıcım kesmek yerini gıdıklıyor. Yani diğer kılıçlarıma hiç benzemez. Bir özelliği benzer, o da benim kılıcım oluşu.

Kao karnını tuttu ve yere eğildi. Benim kılıçlarım hafife alınmaz!

Sonra bir kaç atak daha yaptım. Her atakta Kao daha da sıkı tutuyordu karnını, ve iyice yerlerde yuvarlanmaya başlıyordu.

En sonunda oyun onu attı. Ama bu klasik bir şey olmadığından oyun onu biraz geç attı sanırım. Çünkü baya bi süre girmedi. Çok mu korkuttum? Yoksa ben o kılıcımı unutana kadar girmeyecek mi? Ama zaten bunu uzatmayacağım, ya ben niye bunu düşünüyorum. Bu gıcığı kafama takmayacağım.

Merhabalar, bir süre bölüm yayınlayamayacağım. Ama bu ayın sonu gibi yeniden yayınlarım. Umarım hikayemi sevmişsinizdir^^

Online•Kde žijí příběhy. Začni objevovat