~II~

2.7K 171 29
                                    

Biraz bekledikten sonra şoförü geldi ve arabamın bagajındakileri onunkine aktarıp son kez arabam çekilmeden önce içini kontrol ettim. Çok üzülmüştüm mavişime daha yepyeniydi o ama of! 

kendi kendime sızlanırken kolumda hissettiğim el ile afallayıp Bay Taehyung'a baktım. 

"İsterseniz sizinle bir kahve içelim? Başta konuşulanlar yüzünden mahçup hissediyorum da."

'O Zaman başta öyle konuşmayacaktınız bay çok bilmiş!' Elbette bu cümleyi kuramadım aslında yapardım ama şu an daha önemli işlerim olduğu için es geçmek durumundaydım bu yüzden nazikçe gülümseyerek onu reddettim.

"Maalesef  şu an olmaz Bay Taehyung. Daha uygun bir zamanda yapabiliriz bunu."

Kafasını sallayıp arabaya binmem için kapımı açtığında usulca arabaya bindim. Dıştan göründüğü kadar içi de harikulade olan ve hayallerimi süsleyen bir rangeroverdı. Arabanın içini biraz daha süzdükten sonra camdan dışarı bakmaya koyuldum.

----

Evimin önüne geldiğimizde sapasağlam ulaşmış olmamıza şükredip arabadan indim ve poşetlerimi Bay Taehyung yardımıyla eve taşıdım.

"Bugün olanlar yüzünden sizden özür diliyorum ve arabanızın hasarını en kısa zamanda düzelttirip size teslim ettireceğim."

Dediklerini başımla onaylarken artık sıkıldığım bu konuşmanın bitmesini dört gözle bekliyordum.

"Bu arada size numaramı vereyim olur da bir şey olursa beni ararsınız." Deyip gülümsedi.

Yavaşça elindeki karta uzandım ve başımı sallayıp son kez saygıyla eğildikten sonra nihayet bitmişti bu garip işkence. Elimdeki kartı mutfak tezgahına bıraktım ardından rahatlıkla üzerimdeki fazlalıklardan kurtulup yatak odama ilerledim. Kendime temiz kıyafetler çıkarttıktan sonra üzerimde son kalanları da çıkartıp duşa girdim. Hızlı bir duşun ardından kurulanıp giyindim. Ardından ferah ferah mutfağıma gidip kendime atıştıracak bir şeyler hazırlamaya koyuldum.

Bu sırada kızları uzun bir süre boyunca merak ve telaş içinde bıraktığım için yiyeceğim azarı hatırlayıp hemen bir konferans konuşması oluşturup telefonu hoparlöre aldım.

Kızların telefonu açmasını beklerken makarnanın suyunu kettle vasıtasıyla kaynattım.

"Jisun-ah!!!!! Seni mahvedeceğim!!!"

Hyejoon'un bağırışının ardından kulaklarımı Minah'ın çığlıkları esir aldı.

"Kaç saat oldu Jisun!!! Bir geleyim oraya göreceksin sen!"

Onlar söylenirken ben makarnayı haşlama yolunda ilerliyordum ve yanına ek bir şeyler daha hazırlamakla meşguldüm.

"Kızlar tamam sakin olun. Haklısınız merak etmekte ama o an gerçekten konuşamazdım affedin. Hem şu an sapasağlamım biz buna odaklanalım."

Dedikten hemen sonra aklıma mavişimin son hali geldi ve yine hüzünlenip çektim. Kızlar daha dediklerime yorum yapamadan konuşmaya devam ettim.

"Ben iyim de mavişim....keşke onu öyle görmeseydim. Tanrım ah!!! Keşke mavişim yerine bana olsaydı olan!"

Hayıflanmam biter bitmez ikisinden de resmen gerçekte hissedilecek şiddette tükürük hissettim. Ardından bir sürü söylenme...

---

Tepsiye her şeyi yerleştirdikten sonra mutfak tezgahına bıraktım ve içecekleri de yerleştirip çalan kapıyı açmaya gittim. Kızları karşımda görünce sevinçle boyunlarına atladım ve yanaklarından öptüm.

"Bu şekilde kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun Jisun-ah!"

Hyejoon'un dediklerini işitince yüzümü buruşturup göz devirdim. Fakat bir yandan da bu kadar seviliyor olmak beni çok güzel hissettiriyordu.

"Kızlar telefonda da anlattığım gibi gerçekten mavişim dışında başka hasar gören yok." 

Dudaklarımı büzüp üzüntüyle iç çekince Minah bu halime daha fazla dayanamadı ve beni kendine çekip kafamı göğsüne yasladı.

"Hala mavişim diyorsun sana da bir şey olabilirdi aptal! " 

Önce kızdı ama sonra derin bir nefes aldıktan sonra bana sıkıca sarıldı.

"Tanrıya şükür ki bizimlesin."

Fazla dramatizmden hoşlanmayan Hyejoon yanımızdan ayrılıp mutfağa doğru ilerlerken söylendi.

"Daha fazla katlanamayacağım ah! Sizin dramatizminiz bitince gelirsiniz artık."

Minah'la onun bu tavrına gülüp birbirimizden ayrılıp hızla Hyejoon'u takip ettik. Mutfaktan hazırladıklarımı alırken Minah kartviziti buldu ve eline alıp peşimizden gelirken incelemeye başladı.

"Hmm..... Demek adı Taehyung?"

Onu onaylar bir kaç homurtu çıkartıp üçlü koltuktaki yerimi aldım ve masayı koltuğa iyice yaklaştıran Hyejoon'a gülümseyip tepsidekileri masaya yaydım.

"Söylesene Jisun-ah yakışıklı mıydı?"

Tam kumandayı alıyordum ki duyduklarım yüzünden gözlerim iki katına çıkarken Minah'a döndüm. 'Ne var?' der gibi bakıyordu.

"Konumuz bu mu şimdi Minah? Ayrıca ne bileyim o an çok sinirliydim hatırlamıyorum ki!"

"Ha yani sinirli olmasan bakacaktın?"  diye kıkırdayan Hyejoon'a dönüp göz devirdim.

"Saçmaladınız iyice he! Hadi susun artık da izleyelim filmimizi."

Kumandanın tuşuna basıp filmi başlattım ve geriye yaslandım.


Umarım beğenmişsinizdir lütfen desteklerinizi eksik etmeyin ve tabii Vote&Yorumları da. Sizleri seviyorum!!!!!! <3 <3 <3

𝐑𝐞𝐝 𝐋𝐢𝐠𝐡𝐭 ℘ 𝓣𝓪𝓮𝓱𝔂𝓾𝓷𝓰Where stories live. Discover now