Ne kadar da havalıydım öyle (!)

"Buğra Abi neredesin?" Hazar'ın sesini duyduğumda aniden ondan tarafa döndüm. "Yuuuh!" tepkimi verdikten sonra sesimi alçaltıp Hazar'ı azarladım.

"Ya kim sana hemen ara dedi ki?" diye bağırdım, fısıltıyla. Ay, kalbim fena atıyordu.

"Ne zaman eve geleceksin? Seninle bir şey konuşmam gerek." diye devam etti Hazar konuşmaya, beni görmezden gelerek.

İki adımda koşarak az önce kalktığım sandalyeye geri oturdum. Hazar'a sessizce hopörlörü açmasını söyledim. Açtı ve telefonu masaya bıraktı.

"Neyle ilgili?" diye sordu Buğra. Kalbim ağzımda atıyordu.

Hazar "Ezra Ablamla ilgili." dediğinde telefonun diğer ucundan bir gürültü geldi. Hazar kaşlarını çatıp "N'oldu?" diye sorduğunda Buğra'nın sitemkar sesini duyduk.

"Ya cüce! Öyle pat diye Ezra denir mi? Düştüm senin yüzünden!" dediğinde gözlerim ayrılmıştı. Selin kahkaha atmamak için elini ağzına kapattı. Sonra dayanamayıp mutfaktan çıktı ve tiz kahkahasını duydum. Hazar kahkahasını saklama girişiminde dahi bulunmadan gülünce, ben hâlâ tepki verememiştim.

"Şey, Buğra Abi.." Hazar kahkahalarının arasından konuşmaya başlayınca Buğra tekrar sitem etti.

"Ne gülüyorsun ya?"

Hazar tekrar kahkaha atınca Buğra sert bir nefes alıp verdi.

"Hopörlör açıktı da.. Ezra Ablam da yanımda." dedi ve gülmekten sözünün devamını dahi getiremedi Hazar.

Birkaç saniye ahizeden ses gelmedi. O sırada Selin gözündeki yaşları silerek içeri girdi ve az önceki yerine oturdu.

"Ağzına su dökeyim Hazar. Kapat hopörlörü bir şey diyeceğim." dediği sıra Hazar elini megafon tuşuna basacaktı ki, eline şaplak attım. Kapatmasındı, istemiyordum.

"Söyle?" dedi Hazar.

"Ezra bir şey dedi mi, yani ismini duyunca düştüğümü söyledim sonuçta. Duydu bunu, ne dedi?"

Ben Hazar'ın söylemesi gereken şeyi düşünürken Hazar hemen atladı konuya.

"Böyle şey gibi düşün, hani böyle buzdolabında dondurma kutusu görürsün. Kapağını açarken kendini onun içinde sarma olduğuna inandırırsın da, aslında gerçekten dondurma vardır ya..." dedi.

"Valla bacım biz hiç o kadar şanslı olmadık. Yani bu dediğini bir tek sen yaşamış olabilirsin."

"O zaman şey düşün, hani böyle size kek getirdiğimde sen keke bakıyordun. Ben de pat diye keki Ezra Ablam'ın yaptığını söylemiştim ya. Sen orda böyle gözünü belertip bakmıştın..." Sonunu nereye bağlayacaktı acaba?

"He, evet.."

"Hah işte o tepkiyi Ezra Ablam da verdi." Ağzım şaşkınlıktan açılırken, sinirim onu tekrar büzüştürdü. Ya böyle şey söylenir miydi? Kim bilir, kekime nasıl bir tepki vermişti? Ve kim bilir şu an benim hakkımda ne düşünüyordu? Allah bilir. Haklısın içimin sesi.

Elimi aniden Hazar'ın koluna doğru uzatıp koluna çimdik attım.

"Yine de sen ne zaman geleceksin, söylesene abi." diye diretti Hazar.

"Bilmiyorum, Murat'ı evlendiriyoruz ya, onun hazırlıkları falan var. Ben ne zaman boş olursam seni ararım, görüşürüz. Hadi eyvallah." deyip telefonu kapattı.

Derin bir nefes alıp verdim ve arkama yaslandım. Selin ayağa kalkıp salona gittiğinde ben de peşinden giderken Hazar'a dönüp konuştum. "Yemeğin devamı sende gülüm. Kolay gelsin." deyip göz kırptım.

KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin