Bölüm 25 ▶ Ateşten Kelebek Kozası

Comincia dall'inizio
                                    

Onun arkasından yürürken, bacaklarımdaki titremeyi gözardı etmeye çalışıyordum. Vücudumdaki her bir hücre bunu yapmamam gerektiğini haykırırken kendimi çoktan doktorun odasının kapısında beklerken buldum. Herşey gereğinden fazla bir hızla ilerlemişti benim için. Zaman sanki benim aleyhime akışını daha da hızlandırmıştı.

Kadın içeriye girip," Sizinle görüşmek istediğini söyleyen biri var" dedi.
Doktor şaşkın bir sesle, "Bu saatte" diye sorguladı.
"Gelsin"

Kadın dışarı çıkıp, içeriye girmem için kapıyı açık tuttu. Doktor belki kırklı yaşların ortalarında belki de sonundaydı. Gözlüklerini gözünden indirip, önündeki dosyayı kapattı.
"Buyrun. Hastanız hakkında bilgi almak için mi geldiniz?" Diye sordu tatlı bir dille.

Olumsuzca başını salladım.
Sanki konuşma yeteneğimi kaybetmiş gibi,"Şey...Ben" diye lafı ağzımda gevelemeye başladım.
"Otursanıza"
Mahçup bir gülümsemeyle usulca adamın karşısındaki koltuğa oturdum. Bacaklarımdaki titremeyi önlemek için ellerimi diz kapaklarına koydum.
"İsminiz neydi?"

Adımı unutmuşum gibi bir an duraksadım. Düşünemiyordum. Kaçıp gitmek ve her şeyi anlatmak arasında sıkışıp kalmıştım yine. Hiçbir şey için geç değildi o an. Ama bir saniye sonrasında, her şey için çok geç kalacaktım.
"Masal Duman" dedim.

Adamın yüzündeki ani değişimi gözlerimle görmesem inanmayabilirdim ama şaşkınlıkla açılan ağzına ve büyüyen gözlerine bizzat kendim şahit olmuştum.
"Beni siz tedavi etmiştiniz. Yaklaşık 12 yıl önce"
"Evet ama..." dedi adam.
Söyleyebileceği doğru kelimeleri arar gibi duraksadı.
Güçlükle gülümseyerek, "Çok büyümüşsün. Çok değişmişsin" dedi sonunda.
"Hastalığımı bilmek istiyorum"
Uzatmadım çünkü benim için bu durum yeterince zordu ve artık bilinmezliğe bir saniye bile katlanmak istemiyordum.

Atakan Bey'in ağzı balık gibi açılıp kapandı. Sanırım çeşit şok geçiriyordu. Belki yıllar sonra beni karşında aynı yerde, büyümüş olarak görmeyi beklemiyordu. Belki de gerçekten ona kötü şeyleri hatırlatmıştım.

Onu bu kadar şaşırtanın ne olduğunu merak ederek,
"Bakın buraya sırf geçmişimin peşinden koşmaya gelmedim. Kafamda, anılarımda bir şeylerin eksik olduğunu fark edeli çok oluyor. Ben sadece..."

Sözümü tamamlamama fırsat vermeden yarıda kesti. "Sana olanlar hakkında konuşamam Masal. Halil'i kesin bir dille uyarmıştım. Geçmişini hiçbir şekilde karıştırmaman gerekiyordu. Sana olanları anlatırsam neler olacağını bilmiyorum"

Sıkıntıyla derin bir nefes verdim. "Bilmiyor musun?" Diye sordum alayla. "Ben sana bildiğim bir şeyi söyleyeyim o zaman. Aklımı kaybediyorum"

"Böyle düşünmene sebep olan şey ne?"

Sebepleri gözümün önüne seren güzel bir soruydu.Başımı iki yana salladım. Ona annemin gece boğazıma yapıştığından bahsettiğim anda, diğer delilerin yanına tıkılacağımı biliyordum.

Sesimi hafifçe yükselttim ve, "Sadece bana onları anlat. Neyle karşı karşıya olduğumu bilmek benim hakkım. Bana ne yaptığınızı bilmek istiyorum" dedim.

"Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum"
"Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna ben karar verebilirim"

Bu defa sesini yükseltme sırası ondaydı. Saniyeler içerisinde ortam gerilmişti. Neredeyse sanki birbirini uzun süredir tanıyan iki akraba gibi kavgaya tutuşacaktık. Bu komik, aynı zamanda tedirgin ediciydi.
"Bu sende bir şeyleri tetikleyebilir" dedi doktorluk taslayan bir tavırla.

Mavi Kelebek Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora