17.Bölüm

5.5K 332 20
                                    

Altın Kadeh'in gelmiş geçmiş en uzun bölümü ile karşınızdayım. Çatladım yazana kadar ama sonunda buda bitti dediğim bir bölüm oldu. Aklımdaki sahneyi yansıtamadım baş ağrısından ölmek üzereyim ama düşünüp yazabildiğime şükrediyorum. :D

Bu arada Şarkıyı medyaya ekleyemiyorum youtube'dan kaldırılmış bulamadım. İmkanınız varsa izlesene.com'dan açıp öyle okuyun o kısmı. Önemli olan verdiği his, söyleme biçimi o sahne müziksiz okunmamalı bence.

İyi okumalar. :D

***HAZAL 2015***

Hastanede Çağkan ile yaptığım konuşmanın üzerinden bir hafta geçmişti.

Bir hafta boyunca her gün evde vakit geçirmiş, film izlemiş ve son iki senedir olduğumuz gibi, Çağkan ve Çağıl olarak eğlenmiştik.

Bu süre zarfında Çağkan kendine gelmiş olsa da uzun süreli bir tedavi için İsviçre'de ki bir kliniğe yatma fikrinden vazgeçmemişti. Tüm kuruntularından kurtulmadan yanımda olmak istemediğini söyleyip durmuştu.

Onu terk etmeyeceğimi bildiği için Berat'a karşı olan tavrı da değişmiş son birkaç gündür onu hala seviyorsam affetmem gerektiği konusunda konuşup durmuştu. Ama ben istemiyordum. Onunla görüşmek ya da konuşmak istemiyordum.

Bu sebeple bir haftadır bara da gitmiyordum. Deniz ve Ulaş her gün arayıp beni ikna etmeye çalışmıştı. Ulaş ile eskisi gibi konuşmaya başlamıştık. Her ne olursa olsun o olaylardan sonra bana kol kanat geren insanlardan biride oydu.

Berat'ın ismi bile kalbimi tekletirken onunla tekrar bir arada olma düşüncesi beni korkutuyordu. Aradan senelerin geçmiş olması beni aldattığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bana inanmamış olmasını değiştirmiyordu.

**

****BERAT****

Olmuyordu, yapamıyordum. Hazal'ı Çağkan ile kavga ettiğim günden beri göremiyordum. Bu da yetmezmiş gibi bir haftadır o herifle aynı evde kalmış ve çıkmamıştı. Sindiremiyordum. İkisini bir arada düşünmek bile her yeri ateşe vermeme neden oluyorken, bir de gerçek olduğunu bilmek.

Eline bir bidon benzin ve çakmak versem de beni yaksaydı daha iyiydi.

İçten içe kavrulmak bile daha az can yakıyordu.

Bugün Çağkan yurt dışına çıkıyordu. Bu yüzden kendimi biraz olsun dizginleyebiliyordum. Ulaş ve Deniz beni zorla tutuyorlardı çünkü hanım efendi benimle görüşmek istemiyordu.

Evet kabul ediyorum piçin önde gideniydim. Kesinlikle hatalıydım ve bunu bilmek yeterince can yakıcıydı. Ama onu bırakamazdım. Onun nefes alıyor olmasına bile hala inanamıyorken...bir daha asla elimden kaçıramazdım onu. Son üç senedir bir ölüden farksızdım çünkü onu kaybetmiştim. Geri dönüşü olmayacak bir biçimde tamamıyla aptallığımdan ötürü.

Onun sevgisi, aşkı her şeyi öylesine fazlaydı ki, gittikçe saplantı haline getirmiş gibi görünsem de değildi işte. Bunun adı da tarifi de yoktu. Belki delilik diyebilirdik eğer literatür den bir kelime seçmek istiyorsak delilik bile diyebilirdik.

Salonda oturan Ulaş'a ters bir bakış attım ve dolanmaya devam ettim. Çağkan gider gitmez Hazal'ı görmeye gidecektim. Ve siktiğimin saati bir milim bile ilerlemiyordu.

**

******HAZAL*****

"Döndüğünde de burada olacağım." Diyerek gülümsedim. Göz yaşlarım akmaya yüz tutmuş gibi tek tek dökülürken kendimi teselli etmeye çalışıyordum sanırım. Altı üstü birkaç ay kalacak ve dönecekti.

ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"Where stories live. Discover now