4. Bölüm

6.8K 357 3
                                    

Multimedia - Temsili Berat :P


Umarım sıkılmıyorsunuzdur. Bir ileri bir geri devam edeceğim. Bir kaç bölüm sonra olayların döngüsünü tam olarak anlayabileceksiniz.


Hatta bir sonraki bölüm, başrol erkeğimizin günümüzde ne durumda olduğunu göreceğiz.


İyi okumalar. :D


#2010-HAZAL#

Ertesi sabah okula gitmek için evden çıktım. Geç kaldığım için Çantamı yürürken kontrol ediyor, bir yandan da merdivenlerden yuvarlanmamaya çalışıyordum. Elimi son kez aradığımı bulma umudu ile içine attım, açık olan dış kapıdan geçtikten sonra sert bir şeye çarparak durdum.


Durduruldum desek daha doğru olur. Çantam kolumdan kaydı ve içindekiler yere dağıldı. Ağzım açık bir şekilde kalakalmıştım.


Acele işe şeytan karışır diye boşuna dememiş atalarımız. Ne diye kafanın dikine gidiyorsun ki.


Hızla eğildim ve eşyaları toparlamaya çalıştım. Son olarak rujumu almak için eğildiğimde çarptığım kişinin ayakları ile karşılaştım. Adamı unutmuş, yüzüne bile bakmamıştım. Çarptığım şeyin bir insan olduğunu bile düşünmemiştim ki ben.


Kafamın yerden kaldırırken karşılaştığım kişi ile gerilemiş ve bu defa dengemi kaybederek popo üstü yere oturmuştum.


"Ah.." Ağzımdan çıkan inleme ile gülümsemesi daha da genişlemiş bir adet Berat vardı karşımda.


"Ne yapıyorsun Berat?" ayaklarımı bağdaştırmış ve yere kurulmuştum. Babam halı sermiş ya yere, ayıp olmasın!


"Kaçık bir kız arkadaşım vardı benim burada oturan onu arıyorum." 32 diş birden gülümsüyordu birde konuşurken. Çok komik!


"Gökte arıyordun sen herhalde." Kaşlarımı çatmış ve kollarımı birleştirmiştim. Bile bile çarpmamı engellememiş, birde çırpınmamı izlemişti. Öküz herif!


"Evet ama yerde buldum." Elini uzatıp ayağa kalkmamı sağladı. Pantolonumu silkelerken içimden söyleniyor. Dışımdan homurdanıyordum.


"Günaydın sevgilim."


Kollarının arasına alıp sarılırken, kokusuyla mest olmuş cevap vermeyi bile unutmuştum.


Kör kütük aşıktım ben.


"Günaydın, ama kendim gidebilirdim. Zaten yakın." Diye mırıldandım.


"Ben varken kendin bir yere gitmeyi unut artık. Ayrıca seni görmem gerekiyordu."


Aşkla bakan gözleri o kadar farklı geliyordu ki. Birinin çıkıp kamera şakası demesini bekliyordum her an.


Biri demişken...Bizim grup aklıma gelmiş, olduğum yerde durmuştum bir an.


Berat ne olduğunu anlamaya çalışırken düşüncelerimi çığırdım resmen.


"Gruptakilere ne diyeceğiz?"


Bertan endişemi yersiz bulmuş olmalı ki, sözüme önce kaşlarını çatmış sonra rahat bir tavırla beni arabaya sürüklemeye devam etmişti.


İçeriye yerleştikten sonra ondan hala bir cevap bekliyordum.


"Bir şey dememize gerek yok. Zaten görecekler birazdan. Endişelenmen de saçma kimse tepki gösteremez."


Yine de tuhaf olacaktı birden bire karşılarına geçir biz çıkıyoruz demek.


"Aslında Ceren biliyor zaten."


Sözlerim onun direksiyonu sıkmasına ve kaşlarını tekrar çatmasına neden olmuştu. Sinirlenmesinde ki sebebi anlayamadığım için devam ettim konuşmaya.


"Seni ilk grubun içerisinde gördükten sonra anlamıştım benim için farklı olduğunu, Ceren ile yeni tanıştığımız için kimse anlamamıştı ve bende söylememiştim ama bir süre sonra özellikle aynı eve geçtikten sonra saklayamadım ve anlattım. Kızdın mı?"


Bir şey söylemesini bekliyordum. En azından neye kızdığını anlatmasını ama aldığım cevap beni daha çok şaşırtmıştı.


"Bunu iki senedir biliyor yani öyle mi?" gittikçe katılaşmıştı sesi.


"Evet de ne oldu?"


"Güzelim, yanlış anlama ama Ceren ile arana mesafe koymanı istiyorum. Biliyorum ev arkadaşın. Söylediklerimi yanlış anlama ve beni dinle. İki senedir senden uzak durmamın bir sebebi de o. Beni senden uzak tutan oydu. Sen yine de bir şey söyleme bir sorun çıksın istemiyorum. Sana zarar verebilir. Ama her zaman dikkatli ol lütfen."


Çok şaşırmıştım. İki senedir ona olan aşkımı dile getirdiğim en yakın arkadaşımın, ne sebeple böyle bir şey yaptığını, bana bunu nasıl yapabildiğini anlamamıştım. Hem kırılmış hem de sinirlenmiştim.


Fakat Berat'ı dinleyecek ve hiç bir şey söylemeyecektim. Belki de aklınca beni korumaya çalışıyor olabilirdi.

**


Okulun geniş bahçesinde bizimkilerin her zaman toplanmış olduğu ağacın altına doğru yürüyorduk. Bir yanım sevinçten uçacak gibiydi, diğer yanım ise sıkıntı ile çökmek.


Berat'ın Ceren ile ilgili anlatmış olduklarına veriyordum çimdeki sıkıntıyı.

Bizimkiler görüş alanıma girmişken daha da sıktım Berat'ın elini. Elimde değildi geriliyordum ister istemez.


Önce Yasemin fark etti. Şaşkın şaşkın bize bakarken diğerleri ise onun neye bu kadar şaşırdığını merak edip bize dönmüş ve öyle görmüşlerdi. Herkesin şaşkın ifadesini tek tek incelerken, farklı tepkiler veren iki kişiyi görmüştü gözlerim. Yumruğunu sıkmış ve kaşlarını sinirden çatmış olan Ulaş ile, kımızı görmüş boğa gibi kızarmış Ceren.


İkisinin de bu tepkisini şaşkınlıklarına yormak istemiştim.


İçimdeki sıkıntının gerçek kahramanı olan iki kişi olduklarını bilmeden.


ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin