8. Bölüm

5.1K 346 13
                                    

Multimedya : Berat

Bu bölümü yazmak beni o kadar rahatlattı ki, kazanın sebebi ve her şeyin başlangıcı bu bölümdeydi. Severek yazdım umarım severek okursunuz sizde.

İyi okumalar.

#2012-HAZAL ARMAN#

Sabah Ceren'in beni zorlamasıyla kalktım. Son bir haftadır eski haline dönmüş, can ciğer kuzu sarması olmuştuk resmen. Bir haftadır sürekli beni yormamak için çevremde dört dönüyordu. Sebebini anlayamadığım şekilde değişen bu ani hareketleri beni korkutmuyor da değildi.

Berat da bir değişikti bu aralar. Ceren bizimle ilgileniyor akşam yemeklerine çağırıyordu ve o bundan hiç hoşlanmıyordu. Ceren onun eski arkadaşıydı ama ona karşı olan bu nefretine her hangi bir anlam yükleyemiyordum.

Sevgili olmamızın üzerinden iki sene geçmişti ve ilk zamanki davranışlarını sineye çekmiştir diye düşünüyordum.

Bu sabah ani bir şekilde beni kahvaltıya götürmek istemişti. Alelacele hazırlanmamı sağlamıştı ütü yaparken Berat'a haber vermek istediğimde ise Ceren'in aceleci tavrından dolayı yanımda bulundurduğum su dolu çaydanlığın içine telefonumu düşürmüştüm.

Bu kadar acele etmesinin nedenini sorduğumda yarım saat sonra açık büfeyi kaldırdıklarını söylemişti.

Evden çıkarken Ceren'den Berat' aramak istemiştim ama aradığım anda kapanmıştı telefon. Yolda denemiş ve açamamıştık.

İçimdeki huzursuzluk git gide büyüyordu. Haber vermeden dışarıya çıkmama bağlamak istiyordum bunu. Berat'ın sesini duymadığım içinde olabilirdi.

İçimdeki huzursuzluğu aklımdan silmek için çevremi incelemeye karar verdim. Ceren'in arabasıyla gidiyorduk ve neredeyse şehirden çıkmıştık.

Kahvaltı yapmak istediği yere geldiğimizde arabadan indim ve hayranlıkla çevreme baktım. Ormanın neredeyse iç kısmında kalan, göle bakan küçük bir daire vardı ve daire kafe olarak kullanılıyordu. Saklı bahçe gibiydi burası.

İçerisi birbirinden renkli masalarla doluydu ve insanı sakinleştiriyordu. Biz oturduktan sonra gelen Ulaş ise bastırmaya çalıştığım huzursuzluğumu gün yüzüne çıkarmıştı. O geldikten hemen sonra lavaboya diye kalkan Ceren bizi baş başa bırakmıştı.

"Hazal" diyerek dikkatimi üzerine çekti. Ondan başka her şeye odaklanıyordum. Berat beni ulaş konusunda uyarmasaydı belki de ondan bu kadar uzak olmazdım çünkü grupta en çok anlaştığım insanlardan biriydi.

"Efendim"

Bir şey söylemesini bekliyordum ama o mavi gözlerini gözlerime dikmiş öylece bakıyordu. Daha sonra uzanıp elimi tuttu. Önce irkildim ve sonra elimi çekmeye çalıştım. Ama sıkıca tutmuş bırakmıyordu.

"Lütfen beni dinle sadece konuşmak istiyorum. Sen benim arkadaşımsın. Son zamanlarda iyiden iyiye benden uzaklaştın ve ben bunun sebebini anlamıyorum."

"Ulaş elimi bırak lütfen. Ben senden uzaklaşmadım tabi ki. Sana öyle gelmiştir."

Gergince gülümsedim. Ama soğuk bir gülümsemeydi bu. Sinirim tepeme çıkmış içimdeki huzursuzluk kalbimi patlatacaktı. Kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum.

"Yapma Hazal. Gerçekten arkadaşım gibi görüyorum seni. Ne duydun bilmiyorum ama eskisi gibi olmak istiyorum ben. Baksana diken üzerinde oturuyorsun. Berat'mı bir şey dedi yoksa?"

Aslında ona haksızlık ediyordum. Açıkça arkadaş olarak gördüğünü söylüyordu. Evet eskiden çok rahattım ve şuan ayıp ediyordum ama elimde olmayan bir şekilde uzaktım. Durumu toparlayıp olayı kapatmak için içtenlikle gülümsedim.

ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin