Dün geceden beri tek yaptığım şey düşünmekti. Geçmişimi Hazal olarak geçirdiğim günleri, daha sonra Çağıl olduğum ve Çağkan ile geçirdiğim günleri...


O olmasaydı ve beni bulmamış olsaydı ne olabileceğini. Ya da bana kardeşinin kimliğini vermeseydi ve Hazal olarak yanına almış olsaydı eğer hayatımda nelerin olabileceğini.


Evet beni kendimden uzaklaştırmış ve kandırmıştı. Ama eğer o olmasaydı toparlanabilir miydim ki? Sabırla bir sene benim uyanmamı bekleyen kimdi? Her korktuğumda kollarını bana açan, her türlü destek olan ve bana aile olan kimdi?


Ne olursa olsun dağılmış hayatımı toparlamıştı. Bulunduğum kimlik önemli bile değildi. Onun yaşadıkları o kadar zordu ki, benim kaza yaptığım gün kardeşini canını diğer yarısını kaybetmemiş miydi o? Buna rağmen bana sahip çıkarken ben ona arkamı dönebilir miydim?


Ne olursa olsun bundan sonra ki hayatımda olacak yegane insanlardan biriydi artık Çağkan.


İlla kan bağım olması gerekmiyordu abi kardeş olmamız için. O beni o çukurdan çıkardığı geceden beri aynı kana sahip gibiydik biz zaten. Hiçbir şeyin önemi yoktu.


Dün akşam Ulaş odaya geri dönmüş ve Berat'ın yanımda olmak istediğini konuşması gerektiğini söylemişti ama umursamamıştım.


Ben onu affedemezdim. O gece eğer hayatımı cehenneme çevirmeseydi belki de bu çıkmazda sürükleniyor olmayacaktım. Hayatımın tepetaklak olmasının sebebiydi o.


"Çıkalım mı?" Erdem'in sesiyle kendime geldim. Hastaneden taburcu oluyordum aynı zamanda Çağkan'ın yanına gidiyordum.


Onun hastanede yatıyor olması bile sinirlerimi bozuyordu.


Çağkan bana zarar vermezdi. O beni koruyup kollayan, kollarıyla beni saran ve bana kıyamayan insandı. Onu bırakmayacağımı söyledikten sonra onu da alıp eve geri dönecektik.


Erdem bana her şeyi anlatmıştı. Senelerdir Çağkan'ın neler yaşadığını, kendisini, Çağıl'ı. Beni buldukları anı ve sonrasını. Onun yaşadıklarını yaşamış olsaydım eğer daha kötü bir durumda olurdum, ilk düşündüğüm şeydi bu.


Üst kısıma psikiyatri bölümüne çıktığımızda üzerimdeki gerginliği atmaya çalıştım. İsim ikilemindeydim hala. Çağıl ismine alışmıştım ve yadırgamıyordum ama Hazal ismini de sanki hep kullanmışım gibiydi.


Tuhaf bir ikilemdi.


Odaya girdiğimde iki eli yatağa kelepçeli bir şekilde yatağa bağlı olduğunu görmek sinirlendirmişti beni.


"Erdem ellerini çözün lütfen."


"Yapma Çağıl, şey Hazal...sana zarar verebilir. Şokta hala kendine gelemedi."


Erdem'in yaşadığı isim karmaşası da buruk bir gülümsemeye neden olmuştu bende.


"Çağıl diyebilirsin sorun değil ama ellerinin çözülmesini istiyorum bana zarar vermeyecek." Dedikten sonra yatağa yürüdüm ve yanına oturarak ellerimi saçlarına geçirdim. Teni soluklaşmış, göz altları morarmıştı. Öyle masum uyuyordu ki, onu uyurken defalarca görmüştüm.


Hemşire gelip ellerini çözdükten sonra saçları ile oynamaya devam ettim. Yavaş yavaş gözlerini araladığında gözleri gözlerimle buluştu. Gülümsedim önce.


"Günaydın abi" dedikten sonra doğrulmasını bekledim.


Hiçbir şey söylemiyor sadece yüzüme bakıyordu.


Hatırlayıp hatırlamadığımı düşünüyordu sanırım.


"Hatırlıyorum." Dedim sessizce. "Hatırlıyorum her şeyi, geçmişimi kim olduğumu. Ama seni bırakıp gitmeyeceğim Çağkan. Sen benim abimsin. Sen benim kurtarıcımsın. Nasıl seni bırakabileceğimi düşünürsün?" diyerek devam ettim.


Söylediklerimin gerçekliğine inanmak ister gibi bakıyordu yüzüme.


Daha sonra aradığı şeyi bulmuş gibi kollarının arasına aldı beni ve sıkıca sarıldı.


"Gitme lütfen. Sende bırakma beni. Benim kötü bir niyetim yoktu. Ne olur kızma bana." Diye fısıldadı kulağıma yalvarırcasına.


Nasıl kıyabilirdim bu adama. Nasıl bırakıp gidebilirdim.


"Gitmem. Sen istemeyene kadar gitmem. Et tırnaktan ayrılır mı? Kardeşinim ben senin. Ne olur sende kendine gel evimize gidelim artık." Dedikten sonra geri çekildim.


Boynuma damlayan ıslaklık içimi acıtmıştı. Ellerimi yüzüne yerleştirdim ve gözyaşlarını sildim.


Sonra uzandım ve iki yanağından da öptükten sonra geri çekildim ve kalktım yataktan.


"Eve gidiyoruz artık değil mi?" dedikten sonra gülümsedim.


Ups...Bir geçiş bölümü oldu. Ve Çağkan ile Hazal'ın akıbeti de belli oldu. Hazal Çağkan'ı bırakabilir mi? Bırakamaz. E peki Berat ne yapacak? Sevdiği kadını geri kazanmak isteyecek ve çabalayacak. Sonraki bölüm Tanıtım bölümü. :D Sonunda karşılaşmalarını yazacağım. 


Ve hala devam ediyorsanız hikayeyi beğeniyorsunuz varsayıyorum. Bu nedenle beğeni ve yorumlarınızı da bekliyorum doğal olarak. :D

ALTIN KADEH "TAMAMLANDI"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin