FİNAL

488 21 11
                                    

MEDİADAKİ BÖLÜM ŞARKIMIZ VE MELEK

*****

Melek gitmedi. Öfkeli bir halde evdeki tüm odalara bakmaya başladı. Adeta kendini kaybetmişti. Demir endişe ile "Melek hadi gidelim." Dedi ama onu umursamadı Melek.

"Oğlumun battaniyesi nerede?"

Hasret hanım endişe halde eşine baktı. Yaşlı adam "Hanım aldıysan versene battaniyeyi." Dedi. Yaşlı kadın için taşıdığı büyük sırla "Bende değil." Dedi. Melek duyduğu şeyle yerinde çivilenirken "Ne demek bende değil. Oğlumdan bana kalan tek şey o. Çabuk söyle kimde? Fatih'te mi?" dedi. Ama duyduğu şeyle Melek yere diz çöktü.

"Sahibinde."

"Sahibinde derken? Oğ... Oğlumda mı?"

"Oğlun yaşıyor Melek."

"Ne?"

Melek yıkılmıştı. Dizlerinin üzerinde gerçekleri idrak etmeye çalışıyordu. Nemli gözlerinden damlalar yanağına süzülürken "Oğ... Oğlum yaşıyor mu?" diye sorguladı. Hasret hanım yıllardır sakladığı büyük sırrın pençesinde çırpındı çaresizce. Ama tahmin edemediği şey oğlu Fatih'in de her şeyi duymasıydı. Fatih kapıdan tutunmuş, evde olan biteni endişe ile dinliyordu. Kalbinde koca fırtınaları hissederken bir anda annesine öfkeyle baktı.

"Sen neler söylüyorsun anne?"

Yaşlı kadın oğlunu da aldatmıştı. Bu kez Fatih'te suçsuzdu. O da annesinin kurbanıydı. Yıllar süren evlat acısını, gizlendiği yerden gün yüzüne çıkardı.

Melek kimseyi umursayacak halde değildi. Ayağa kalkıp yaşlı kadının yakasına yapıştı.

"Oğlum nerede? Oğlum nerede?" genç kadının haykırışı tüm kalpleri kanatmıştı. Ama Hasret hanımın söylemeye hiç niyeti yoktu.

"Oğlunuz iyi merak etme. Ona sıcacık bir aile buldum. Şimdi oğlunuzun yaşadığını unutup hayatınıza dönün."

"Anne oğlum nerede? Ne yaptın sen? Ne yaptın?"

"Fatih bunu yapmak zorundaydım. Katil bir kadından oğlun olmasını istemedim. Yoksa hep birbirinize bağlı olacaktınız. Sizi asla ayıramayacaktım. Evleneceğim demiştin bana. Bunu duyduktan sonra tek çarem oğlunu öldü bilmen oldu. Sizi ancak öyle ayırabilecektim."

"Sen ne yaptın?" diye haykıran Melek, yaşlı kadının göğsüne vurmaya başladı. Demir donup kalan ayaklarını harekete geçirip Melek'i kollarından tuttu. Fakat bir türlü genç kadının Hasret hanımın yakasından koparamadı. Melek kalbindeki koca evlat acısıyla çırpındı.

"Oğlum nerede? Nerede? Oğluma ne yaptın? Söyle!"

Fatih elindeki çantayı bir köşeye atıp annesinin koluna yapıştı.

"Umut nerede? Oğlum nerede? Anne söyle!"

"Söyleyemem..."

Fatih yıkılmış bir halde elini annesinden çekti.

"Bana bunu nasıl yaptın anne? Bunu nasıl yaptın? Hadi bana acımadın, Melek'in hapisten çıktıktan sonra oğlum diye çırpınışlarını nasıl görmezden geldin? Nasıl yaptın? SEN NASIL ANNESİN?"

"Yaptım işte."

Fatih'in babası Cahit, tüm olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Torun acısını yıllardır kalbinde taşırken, eşinin nasıl bu kadar acımasız olabileceğine bir anlam veremedi. Ve buna daha fazla yaşlı kalbi dayanamadı. Göğsünün üzerine elini koyarken, yaşlı adam yere düştü. Fatih korkuyla babasına koştu.

SIR (ACI AŞK...)On viuen les histories. Descobreix ara