21. Bölüm

321 14 4
                                    


MEDİADAKİ- DEMİR 

****

Aşk; sevdiğin insanın gözlerindeki kendini sevmekti. Bambaşka bir dünyaya adımlamak, bir tek o insanın yanında nefes alabilmekti. Aşk; tutuklu kalmaktı. Dünyayı dolaşsan da kendini huzurlu hissettiğin insanın yanıydı. Aşk; emekti, fedakârlıktı, kırılgandı, pırıltılıydı. Kısacası aşk; Melek için Demir, Demir içinde Melek'ti. Bütün mutsuzluğun içinde birbirilerini bulmuşlardı. Nikâhları kıyılmıştı. Onlar artık sonsuza kadar birbirlerine aitti. Bunu bir imzayla da herkese kanıtlamışlardı. Karın altında kıyılan nikâhtan sonra yine kulübenin önünde, kar saçlarını süslerken dans ediyorlardı. Murat elinde gitarı "Sezen Aksu- Ben Sende Tutuklu Kaldım" şarkısını söylüyordu. Ateşin başında oturan Neriman, Halit bey, İnci ve Murat genç çiftin dansını izliyordu. Onlar aşkın ne kadar mucizevi olduğunu dans eden çifte görebiliyorlardı. İnci gözlerini bir an olsun Murat'tan alamıyordu. Genç adam şarkıyı söylerken öyle dalmıştı ki ona bakan ışıltılı gözlerden habersizdi. Aşk bazen farkında olamamaktı. Görmezdin, duymazdın, anlamazdın. Zaman hiç geçmezdi. Kim seni seviyor bilmezdin. Çünkü ya o duyguyu hiç tatmamışsındır ya da kalbinde başka biri vardır. İnci'nin gözlerinden birkaç damla yanağına süzüldü. Nedeni geçmişte yaşadıklarıydı. Nişanlısının ona yaptıklarını hatırladı. Çok sevmişti Gürkan'ı ama o hayatını mahveden adamdı. İnci Gürkan'dan ayrıldığında, bir yanlıştan kurtuldu sanmıştı. Oysaki kurtulduğunu sandığı o yanlış adam onun her şeyini elinden alacaktı. Önce annesini sonra da babasını vurmuştu. İnci'nin şu hayatta kimsesi kalmamıştı. Gürkan onu da öldürmeye çalışırken bir süre birbirleriyle itişmişlerdi. Sonunda İnci kanlar içinde yere yıkılmıştı. Yanı başında gördüğü silahı hiç düşünmeden eline alıp ona saldıran Gürkan'ı kalbinden vurmuştu. İşte yedi yıl önceki o kötü gün hayatını koca bir karanlığa hapsetmişti. Ama İnci her şeye rağmen yıkılmamayı seçmişti. Belki bu seçimi geç olmuştu ama o soğuk parmaklıklardan af sonucu çıktıktan sonra kendine tertemiz bir sayfa açmıştı. Murat nemli gözlere baktığında kırgın kadını ilk defa fark etti. İnci'nin gözlerinden dökülen her damla onun kalbini de yaralıyordu. Ve o an anladı ki Demir'in kalbine düşen ateşten ona da gelmişti. Onunda kalbi yanıyordu.

Melek kollarını sevdiği adamın boynuna dolamıştı. Onun gözlerine tüm benliğini bırakmış, aşkın huzurunun tadını çıkarıyordu. Demir ise sevdiği kadının beline sımsıkı sarılmıştı. Onun sıcaklığını hissederken, sıcacık gülümseyişinde bulmuştu kendini.

"Melek, bundan sonra güzel günler göreceğiz."

Melek içinde korkuları olsa da bu kez umursamadı. Çünkü şu an aşk vardı kollarında. Eşi, hayat arkadaşı, ömrü vardı kollarının arasında.

"Demir?''

"Efendim güzelim?''

"Sana güveniyorum.''

Melek sonunda birine güvenebilmişti. Bu kez gerçek bir adama, gerçek aşka güvenebilmişti. Onca zaman, Fatih'ten sonra içinde oluşan güvenememe duygusunu yenmeyi seçmişti. Zamanla gerçekten öyle mi değil mi bunu anlayacaktı. Ama şimdi güvendiğini hissediyordu.

Demir mutlu oldu. Çünkü her ne kadar gizlese de o da çok korkuyordu. Ya Melek bana hiç inanmazsa, ya benden kaçarsa, ya bana hiç güvenmezse deyip duruyordu. Ama şimdi eşi ona " Sana güveniyorum." Demişti.

"Ben seni hiç bırakmayacağım.'' Dedi Demir sevdiği kadının dudaklarına aşkını bırakırken. Genç çifti can dostları mutlulukla alkışladı. Çünkü her iki tarafta yıllar sonra ilk kez gülümsüyordu. İlk kez göz bebeklerinin içi gülüyordu. Bunu görmemek için kör olmak gerekti. Ki kör olan bile gayet iyi bunu hissedebilirdi. Çünkü aşk sadece görmek değil, hissedebilmekti.

SIR (ACI AŞK...)Där berättelser lever. Upptäck nu