#24

2.4K 221 85
                                    

Zaman çok farklı bir kavram. Kimi zaman çok hızlı kimi zaman çok yavaş ilerleyen hayatımızın en önemli parçalarından biri. 10 yıl Ekinsiz geçen geçmek bilmeyen zaman kavramıyla dolu 10 yıl. Dile bile kolay değilki! Nasıl dayanmışım bilemiyorum şimdilerde. O zaman dilimine göre belki de oldukça kısa ama sanki 10 yılın içindeki 1 gün gibi geçen son zamanlar. Bu gün geliyorlar. Biz bugün Ekinle evliliğimize doğru giden belki de ilk adımı atıyoruz.

Bugün istemeye geliyorlar.

Kapı zilini duymamla ellerim daha da titrer olmuştu. Yanımda çakmak çakmak bakan Rabia beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Iki gün önce Ankara'ya gelmiştik. Ekinler de dün gelmişti.

Kapının yanına yanaştığımda koca bir nefes alıp kapının kulpuna uzandım. Arkamda beliren babamla heyecanım daha da artmış olsa da kulpu aşağı indirdim. Karşımda gördüğümle heyecanım tekrar düşerken dayım içeri girdi.

"Dayısının bir tanesiii." Beni koltuğunun altına almış bakışlarını babama yöneltmişti.

"Sen miydin Selim gel hoşgeldin."

"Benim enişte hoşbuldum. Benim Menekşe'm evleniyor ha?"

"Dayııı." diye sızlandım. "Daha ne evlenmesi?" Ellerimi yanaklarıma götürdüm sanki kanın yanaklarımda birikmesini engelleyebilecekmişim gibi.

"Gelsin görelim şu damat beyi." Böyle demesi tuhaf hissettirmişti. Kendimi toparlayıp mutfağa geçtim. Annem mutfakta sultanlık sürdürüyor her yeri test ediyordu hala. Yandaki kurabiyelerden ağzıma atmak isterken yakalandım.

"Sen zahmet etme Şuara Sultan ben kaçarım." Cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı çekerek çıktım mutfaktan.

Çıktım çıkmasına ama bir şeyler çıkmama engel oluyordu. Arkamı döndüğümde kapıya kısılmış eteğimi farkettim. Biraz çekiştirmeye başladım aniden kapının açılmasıyla yere düşmüştüm annem hem kızmaya hazır vaziyette hem de gülüyordu.

"Yaa kötü düştüm."

"Çekiştirmeye devam edersen yırtacaktın. Evde kalırdın dua et Ekin Bey oğlum alıyor seni. Kalk yerden oranı buranı üşüteceksin-" Annem azarlamasına devam ederken kapı çaldı. Ben dolmuş gözlerle yerimden kalkarken annemin elimi tutmasıyla hızla kalkıverdim. Cidden acımıştı ya. Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırıp gözlerimin dolmuş olmasının geçmesini bekledim. Ardından kapıyı açtım.

Kemal Bey tüm karizmasıyla karşımda dikiliyordu. Ardında Zeliha Hanım belki de ilk defa hissettiğim içten gülümsemesiyle. Ekin'e bakmaya cesaret edemediğimden hızla içeri davet ettim.

"Hoşgeldiniz." Ben mırıldanırken babam arkada tüm heybetiyle karşılamıştı.

"Hoşbulduk." Erkekler salona doğru geçip otururken hanımlar ise oturma odasına geçmişti. Zeliha Hanım'ın yanına varıp elini öpmek için elimi uzattım. Bunun aksine beni kendisine çekip sarıldı. Bu haline şaşırsam da yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Ardından Elif'e sımsıkı sarıldım. Annemin kaş göz işaretiyle mutfağa geçip kahveleri yapmaya başladım.

●●●

Kahveyi önüme çekip cezveye ekledim. Ardından dolaptan çıkardığım soğuk suyu ekledim. Ocağa koyup kızlara döndüm. Ekin için fevkalade canilikler üretiyorlardı. Ben kıyamamış olsamda geleneğe uyacaktım. Henüz kahvesini boşaltmadığımız fincanın dörtte birini tuz, pul biber, kimyon, karabiber, isot ve daha göremediğim şeylerle ile doldurmuşlardı. Tuhaf olan isot da neyin nesiydi? Beceremesemde gözlerimi devirip fincanlara boşalttım kahvemi. Üzerinde oluşan köpükle sevinip hala çocuk kaldığım düşüncesini onayladım.

Patatesli BöreğimTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang