İnsanların yarısından çoğu dağılana kadar Barış ve ben, aramızda metreler olsa da orada öylece karşı karşıya durduk ve gözlerimizin içine baktık.

İkimizde gözlerimizi kaçırmıyorduk ve bu artık aramızda bir oyuna dönüşmüştü. Hangimiz gözünü kaçırırsa kaybediyordu sanki.

Gülsu Barış' ın koluna girip çekiştirince göz temasımız kesilmek zorunda kaldı ve oyunu Barış kaybetti.

Gözlerimin bir gün çıkacağı ihtimalini umursamadan gözlerimi devirip bizimkilere döndüm.

" İntikam işlemimiz tamamlandığına göre, önümüzdeki maçlara bakıyoruz. " dedim neşeyle.

" Yarın ki voleybol maçına bakarak başlayabiliriz. " dedi Aslı az önceki olayın sinirinin verdiği hırsla.

" Voleybol grubuna mesaj at, " dedim Aslı'ya. " Kahvaltıdan öğle yemeğine kadar antrenman yapıyoruz. "

Aslı başını sallayıp telefonunu çıkarırken yemekhaneye yürümeye başladık. Yemekhaneye girdiğimizde bizim okuldakilerin yüzünde zaferimsi bir sırıtış vardı. Aynı sırıtışın bende de olduğunu fark ettim.

---------

Terli kıyafetlerimden kurtulup üzerime başka bir şeyler giymek için çekmecemdeki kıyafetleri karıştırırken bir kez daha havanın ne kadar sıcak olduğunu düşündüm. Artık bir an önce Barışla kölelik işini halletmeli, o kölem iken kulübeme klima taktırmasını istemeliydim. Bunu yapar mıydı bilmiyordum, fakat denemeye değerdi. Çünkü hava cidden sıcaktı.

Kıyafetlerimi seçip banyoya gittim ve giyindim. Sonra tekrar odaya gelip kendimi yatağıma attım.

Kahvaltıdan sonra birkaç saat antrenman yapmıştık.

Şimdi öğle yemeğine gidecektik ve öğle yemeğinden yarım saat falan sonra tekrar antrenmanımız vardı.

Yani akşam yemeğinden sonra buluşmak en uygunu olurdu.

WhatsApp' tan Barış' ın ismini buldum ve mesaj atmak için tıkladım.

' Akşam yemeğinden sonra mağarada. '

Telefonu yatağıma atıp düşündüm. Ona kulübemize klima taktırmak dışında başka ne yaptırabilirdim?

Aklıma bir şey gelmeyince akışına bırakmaya karar verip yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım. Uyuyamayacağımı biliyordum ama en azından öğle yemeğine kadar gözlerimi dinlendirebilirdim.

Öylece uzanırken telefonum titredi. Mesaj gelmişti.

Telefonu elime alıp parmağımı okutarak tuş kilidini açtım. Mesajı Barış atmıştı.

' Şu kölelik meselesi mi? '

' Evet. ' yazıp gönderdim.

Gelen diğer mesajlara da bir göz atıp telefonumu tekrar tuş kilidine aldım.

" Melis hadi öğle yemeğine, " diyen Ezgi' nin sesini duyunca yatakta doğruldum.

Ayağa kalkıp aynada saçıma bir bakış attım. Açıkçası kötü olsa da umrumda olmazdı ama bakıyordum işte.

Hayalet' in başını okşayıp sarıldıktan sonra kapının yanına gidip spor ayakkabılarımı giymeye başladım. Bir çok kişi kulübesine ayakkabıyla girerken biz ayakkabıyla girmiyor, kimsenin de ayakkabıyla girmesine izin vermiyorduk.

Ezgi sağolsun en hamaratımız olarak sık sık kulübede temizlik yapıyordu. Ayakkabıyla giren birini görürse kesin kafasına temizlik beziyle vururdu.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Onde histórias criam vida. Descubra agora