Bölüm 16 - İtiraf

1.4K 137 4
                                    


Alya'nın kapıyı kapatan elleri titriyordu. Daha önce başına böyle bir şey gelmemişti. Evet, elini tutup ufak bir öpücük koparmaya çalışan talipleri olmuştu ama hiçbiri az evvel olanlarla kıyaslanamazdı. Şimdi cahil ve aptal olduğunu düşündüğü kızlardan ne farkı vardı? Eğer Aron durmamış olsa onu istediğini almaktan alıkoyabilecek iradeye sahip olmadığını fark ederek gerçek anlamda dehşete düşmüştü. "Gök lütfen bana yardım et..." Tek olana yakarışı gecenin sessizliğinde yankılanırken bir an önce Namu evinden ayrılarak Mizu'ya gitmesi gerektiğine karar verdi. Tori'nin tedavisine kendileri devam edebilirlerdi ve gerek olursa Alya birkaç saat mesafedeki şehirden gelebilirdi. Zaten evden ayrılmadan önce Zalara'nın şifacılar birliğine göndermesi için imzaladığı aile ismi ve mirasından feragat ettiğine dair belgeler çoktan işleme koyulmuş olmalıydı. Bir an neden kendisine kabulüne ilişkin bir belge göndermediklerini düşünerek endişelense de ilgili mektubun doğal olarak Eiliat hanesine gönderilmiş olması gerektiğine kanaat getirerek kendisini rahatlatmaya çalıştı. Birliğe kabul edilmemesi için bir neden yoktu. Yarın Nalette Hanımla görüşüp akşama kadar Namu'dan ve Aron'dan uzaklaşmış olabilirdi.

Tüm planlarına rağmen uzaklaşma düşüncesi ağrıyan kalbinin sızısını geçirmiyordu. Ne büyük bir aptal olduğunu düşünerek derin bir yalnızlık duygusuyla huzursuz rüyalara daldı.

***

Tora yüzünde açık bir merakla Aron'un odasına girdiğinde genç adamı sessiz ve kıpırtısız pencereden dışarıyı izlerken buldu. "Aron," dedi kuzenini selamlamaya gerek görmeksizin "Alya'nın Mizu'ya gitmek için hazırlık yaptığından haberin var mıydı?"

Aron olumsuz anlamda başını sallamasına rağmen şaşırmış görünmüyordu. Tora'nın bebeksi yüzüne yakışmayan bir şekilde kaşları çatıldı. "Bana dürüstçe cevap ver Kuzen. Alya'ya bir şey mi yaptın? O saçma sapan hikâyelerini..." Genç adamın sözcükleri Aron'un yüzündeki ifadeyi görünce yarım kaldı. "Ona söylemişsin! Biraz sabredebilsen sana o mektupları babası için yazdığını söyleyebilirdim."

Aron başını salladı. "O kadar basit değil."

Tora birkaç geniş adımda odayı aşıp kuzeninin karşısına dikildi. "Anlatmayı dene."

"Ben, biz dün akşam konuştuk. Sorun o değil..." Aron gözlerini kaçırırken sıkıntıyla saçlarını çekiştirdi.

"Sen yoksa..." Tora iki yanına düşmüş yumruklarını sıktı. Kuzeni Alya'ya kötü bir şey yapmış olamazdı.

"Ben onu öptüm ve eğer karşılık vermiş olsa çok daha fazlasını yapabilirdim."

Tora açıkça şaşırmıştı. "Yani seni kabul etmediğini mi söylüyorsun?" Genç adam Alya'nın kuzeninden hoşlandığına emindi. Parti akşamı ikisini de yeterince izleme fırsatı yakalamıştı. Hayır, Tora bu gibi konularda asla yanılmazdı.

"Buna kabul etmemek denemez. Benden açıkça nefret ediyor."

"Belki de yanlış anlamışsındır." Tora sırıttı. "Onun bu konularda pek tecrübeli olduğunu sanmıyorum."

Aron başını salladı, çaresiz görünüyordu. "Yüzündeki ifadeyi görmedin. Bana bunu olmamış kabul edeceğini söyledi ve çekip gitti."

Tora bir an kuzeninin ifadesini inceledi. "Böyle gitmesine izin mi vereceksin peki?"

Aron'un bakışları karardı.

"Bana anlatmadığın ne var?"

Genç adam derin bir nefes aldı. İşin içinden kendi başına çıkamayacağını çoktan fark etmişti. "Sana Alya hakkında bilmediğin şeyler olduğunu söylediğimi hatırlıyorsundur."

Tora yavaşça başını salladı.

"O buraya gelmeden önce annem, onlarla bir anlaşma yaptığını açıklamıştı. Eğer bende kabul edersem kâğıt üzerinde bir evlilik gerçekleştirecektik. Böylece Eiliat hanesinin maddi sorunları son bulacak ve annem istediği varisi aldıktan sonra ikimizde kendi yolumuza gitmekte özgür olacaktık."

"Bu çok saçma! Alya böyle bir anlaşmayı kabul etmiş olamaz." Tora'nın yüzü yaşadığı şokla birlikte allak bullak olmuştu.

"O geldikten bir süre sonra imzaladığı evraklar da elimize ulaştığı için aksini düşünmekte zorlanmıştım. Ona karşı duyduğum öfkenin ve şüphenin nedenini artık tahmin edebilirsin."

Anlayışla başını sallayan Tora "İmzalamış mı?" dedi ve bir an odanın içinde ileri geri yürüdükten sonra tekrar kuzeninin karşısına geçti. "Bir karışıklık olduğuna eminim. Eğer onunla konuşursak gerçeği öğrenebiliriz. Hem sen imzalamadığın sürece evraklar geçersiz..."

Aron sessizliğini bozmazken Tora elleriyle yüzünü ovuşturdu. "İmzalamadın öyle değil mi?"

Aron arkasını döndü, bakışları ufukta bir yerlere odaklanmıştı. "İmzalamayacağımı düşünüyordum. Ama sonra partinin olduğu akşam duygularım o kadar karışmıştı ki onu kendi anlaşmasını kullanarak cezalandırmak, özgürlüğünü elinden almak istedim."

Genç adamın daha fazlasını söylemesine gerek yoktu. Tora kuzeni gibi birinin daha önce hiç çaresizlik hissine kapıldığını sanmıyordu. Bir parça olsun destek verebilmek için elini genç adamın omzuna koydu.

"Nasıl bilmiyorum ama o belgeleri imzaladığından haberi olduğunu sanmıyorum ve ben tüm olanlardan sonra ona bunu nasıl söyleyebileceğimden emin değilim."

Tora yavaşça başını salladı. "Belki de üstatlara durumu anlatıp iptalini isteyebiliriz."

"Ailelerin verdiği kararı bozacaklarını sanmam. Özellikle de bizim kendi imzalarımız alınmışken."

"Haklısın." Tora düşünceli göründü "Belki de her şeyi olduğu gibi anlatırsak."

Aron yavaşça başını salladı. Yapılması gerekenin bu olduğunu biliyordu yine de kendisini hazır hissetmediği açıktı. "Ben," dedi genç adam "Uygun bir zamanda onunla konuşacağım."

Tora kuzeninin çaresizce Alya'nın kalmasını sağlayabilecek bir yol arayıp aramadığını merak etmekten kendini alamadı. 

Alya (Tamamlandı)Where stories live. Discover now