Bölüm 12 - Yangın

1.6K 132 15
                                    


Sabahın ilk ışıkları yeşil çimenlerin üzerine düşmüş kırağının elmas tanecikleri gibi ışıldamasına neden olurken açıklığın ortasında tek başına dikilen Namu hanesine ait iki katlı geniş evin bacasından ince bir duman tütmeye başlamıştı bile.

"Hay aksi..." diye söylenen Aron yavaşlatabilmek için Ala'nın dizginlerine asıldı ve kısrak homurdandı. Genç adam "Sakin ol kızım," derken boynunu okşayan ele uzanarak boş yere ısırmaya çalıştı Ala. Son günlerde olduğundan daha da huysuz bir ruh haline bürünmüştü kızıl at. "Neyin var senin?" diye mırıldanan genç adam elbette bir cevap beklemiyordu. Yüzünü buruşturdu. Ev ahalisi çoktan uyanmış olmalıydı ve artık sessizce içeri süzülebilmek gibi bir şansı kalmamıştı. Yaklaşan davete sadece günler kala annesinin öfkesini canlandırmak istemiyordu ancak sınırdaki gözcülerden gelen hareketlilikle ilgili haberleri de göz ardı edemezdi. Mağaralarda görülen ışıklar, gündüz vakti yaşanan hırsızlıklar vardı ve tüm bunlar kesinlikle göz ardı edemeyeceği türden işaretlerdi. Kendi kendine homurdandı. Dikkat çekmemek için geç vakit yaptığı yolculuk yüzünden yorgunluğu ve uykusuzluğu göze almış olmasına rağmen yine de eve istediği kadar erken varamamıştı ve bir açıklama yapması gerekecekti.

Ala'yı ahırdaki genç seyis yamaklarından birine teslim ederken uyardı. "Dikkat et, bugünlerde ısırmaya merak sardı."

Delikanlı ahırdaki hayvanlarla ilgilenmeye alışık olmanın verdiği bir rahatlıkla kısrağı bölmesine yönlendirirken sadece başını salladı. Ala ve dişleriyle çok daha öncesinde tanışmış, uzak durmayı tecrübeyle öğrenmişti.

Aron geniş pencerelerden uzak durmaya çalışarak eve yaklaşırken Alya'yı gördü. Genç kız odasının balkonunda duran koltuğa yerleşmiş, elindeki kitaba dalmış gibi görünüyordu. Böyle anlarda onun hakkında kötü şeyler düşünmekte zorlandığını hissetti. Kendisi bile bu haldeyken kızın gerçek yüzü hakkında en ufak bir fikir sahibi olmayan diğerlerini nasıl suçlayabilirdi ki. Alya'nın gri mavi nazarları elindeki kitabın satırlarından ayrılıp da üzerine düştüğü vakit ne zamandır elleri cebinde genç kızı izlemekte olduğundan habersizdi. Aron durumunu bozmayarak beyaz dişlerini gösteren bir sırıtışla "Sürükleyici bir kitap olmalı," dedi.

Alya şaşırdıysa bile bunu yüzüne yansıtmaksızın belli belirsiz başını salladı. "Kütüphanenizden ödünç aldığım için," dedi. "Gitmeden önce bitirmek istemiştim."

Aron "elbette" diye düşünmesine rağmen dudaklarından dökülen sözcükler farklıydı. "Acele etmenize gerek yok. Hatta size birkaç öneride de bulunabilirim."

Genç adam açıkça kendisiyle dalga geçmeye başlamıştı. Alya güçlükle kontrol etmeye çalıştığı bir sesle nazikçe teşekkür ettikten sonra kahvaltı için hazırlanması gerektiğini söyleyerek içeri kaçarken Aron'da içinde kabaran nedensiz bir neşeyle birlikte mutfağa açılan kapıya yöneldi.

Bir süre dışarıdan tezgâhın önünde kar beyazı önlükleriyle koşturan ve kahvaltılıkları hazırlayanları izledi. Belki de mutfaktan atıştırmalık bir şeyler aşırıp annesiyle karşılaşmaktan sakınabilirdi. Kapıyı aralayıp içeri girerken mutfağı sarmış taze ekmek kokusuyla birlikte ağzının sulandığını hissetti.

"Efendi Aron!" Miya mutfağa girmesiyle birlikte aptal âşıklara dönen genç çalışanları kendilerine getirebilmek için özellikle sesini yükseltti. "Sofrayı hazırlamak üzereydik ama istediğiniz özel bir şey varsa hemen yapalım."

"Teşekkürler Miya," diyen genç adam çoktan eline aldığı bir ekmek parçasını ortadan ikiye bölerek içine etraftaki kahvaltılıklardan tıkıştırmaya başlamıştı bile. "Bu sabah oldukça aç uyandım da."

Alya (Tamamlandı)Where stories live. Discover now