Bölüm 9

1.6K 142 1
                                    


Sıcaklık ve güven hissiyle sarmalanmış dinlendirici uykunun derinliklerinden ayrılması için ısrarla adını söyleyenlere homurdanarak ağır gözkapaklarını güçlükle aralayan Alya bir an için zaman ve mekân kavramını kaybetmişti. Tora'nın gülen yüzüne ve kendisine uzanan kollarına anlamsızca bakarken yanağının yaslandığı ve ellerinin sıkı sıkı tuttuğu siyah gömleğin farkına varmak hızla ayılarak oturduğu yerde doğrulmasına neden oldu. Yüzündeki dehşet ifadesi oldukça açık olmalıydı ki Tora'nın tutamadığı kahkahası kulaklarında çınlarken Aron'dan bir azar daha işitmeden hareketlenerek kendisini Tora'nın yardım için uzanan kollarına bıraktı.

Genç kızın güvenli bir şekilde yere basmasını sağlayan Tora sırıtmaya devam ederek sordu. "İyi misin? Senin için endişelendik."

Alya "Ben iyiyim," derken boşuna bir çabayla dağılmış saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. "Sizi endişelendireceğimi düşünmemiştim."

Halen kısrağının üzerinde oturmakta olan Aron'un bakışları Alya ve Tora arasında gidip geldi. Ne zamandan beri sizli bizli konuşmaya bir son vermişlerdi? Genç kızın mahcup ifadesine bakarak huysuzca homurdandı. "Düşünebildiğinizi hesaba katmamıştık zaten."

Genç kızın öfkeyle parlayan gözleri hızla Aron'a çevrildiğinde Tora araya girerek "Kendi adına konuş kuzen," dedi ve uzanıp nazikçe Alya'nın elini koluna geçirirken "Gel," dedi. "Bir fincan çaya ihtiyacın varmış gibi görünüyor."

Aron'un bakışları bir kez daha kuzeni ve Alya arasında gidip gelirken kendisine dokunmamak için özel bir çaba sarf eden kızın Tora'nın yakınlığından hiç rahatsız olmadığını fark etmişti. Belki de kızın gerçek yüzünü görebilmesi için kuzenine bildiği her şeyi anlatmalıydı. Belki de bunun için bile geç kalmıştı. Tora'nın şimdiden ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordu.

"Ya o da bir kurbansa? Ya yapılan anlaşmadan haberi yoksa?"

Bakışları kendisinden uzaklaşan ikiliyi takip ederken yavaşça başını salladı. Bunu öğrenmenin tek yolu genç kızın evlilik belgelerini imzalayıp imzalamayacağını görmekti ki bu da eğer kız hakkında yanılmıyorsa gerçek bir evlilik demekti. Aron henüz anlaşmaya uyduğu takdirde kazanacağı özgürlüğün buna değip değmeyeceğine karar verebilmiş değildi. Huysuz kısrağı Ala'yı ahırların olduğu tarafa yönlendirirken düşünceleri de yön değiştirdi ve Alya'nın bugün saldırgan tavrını bıraktığı vakit nasıl bocaladığını anımsayarak farkında olmaksızın gülümsedi. Ellerine düşen bakışları ve kızaran yanaklarıyla eğer el değmemiş bir bakire değilse gerçek bir oyuncuydu.

***

Tora bir süredir sessizliğini koruyarak son beş dakikadır elindeki fincanı döndürmekle uğraşan genç kızı izliyordu. Sonunda dayanamayarak "Normalden sessizsin," dedi.

Alya gülümsedi ve Tora o sıcak, ışıltılı gülücüklerinden biri olmadığı için hayal kırıklığıyla iç çekti. "Biraz yorulmuş olmalıyım."

"Aron," dedi genç adam ansızın ve bir parça eğlenerek Alya'nın neredeyse fincanı elinden düşürecek gibi olmasını izlerken usulca sözlerine devam etti. "Aslında bu kadar huysuz değildir."

Genç kız yalnız olduklarını anlayarak ince porseleni daha güvende olacağı koltuğunun yanındaki sehpaya bırakırken dudaklarında alaycı bir ifade dolaştı. "Yani onu bu kadar huysuz yapanın benim varlığım olduğu konusunda hemfikiriz."

Tora koltuğundan öne doğru eğilirken yüzünde geçekten meraklı bir ifade belirmişti. "Peki, sence bunun nedeni ne olabilir?"

Alya hafifçe omuz silkti ve Tora'nın ilgiyle ışıldayan orman yeşili gözlerinden başka her yere bakarak "Ben..." dedi. "Ailemin durumu." genç kız elinde olmaksızın kızarırken ne kadar utandığı açıkça görülüyordu. Tora gülümseyerek uzandı ve Alya'nın çenesini tutup kendisine bakması için hafifçe kaldırdı.

"Namu varislerinden birini ayartmaya gelmediğini görebiliyorum."

Tora o kadar içten bir sesle düşüncelerini dile getirmişti ki Alya uzun bir zamandan beri ilk kez kendisini yargılanıyormuş gibi hissetmedi. Yalnız değildi. Minnetle akmak için yarışan göz yaşlarını güçlükle ait oldukları yere geri gönderirken gülümseyerek usulca mırıldandı. "Teşekkür ederim."

Gürültüyle boğazını temizleyen Aron, birbirlerinin içine düşecekmiş gibi görünen ikilinin oldukları yerde sıçramasını kötücül bir zevkle izlerken homurdandı: "Rahatsız etmiyorum ya."

Kendisini ilk toparlayan Tora her zamanki rahatlığıyla "Değerli misafirimize neler yaptığını öğrenmeye çalışıyordum," dedi.

Aron kollarını göğüs kafesi üzerinde kavuşturdu. "Gördüğün gibi halen tek parça halinde."

Alya dehşetle kocaman açılmış gözlerini genç adamın soğuk gri gözlerine çevirirken bu sözlerin altında yatan gizli bir tehdit olup olmadığını anlamaya çalıştığı açıktı.

Tora neşeli bir kahkaha attı ve Aron'un gözlerinde Alya'nın hiç bulmayı beklemediği muzip pırıltılar oynaştı. Genç adam her ne olursa olsun kuzeninin yanında normalde göründüğünden çok daha farklıydı. Alya bir kez daha kendisine gösterilen nedensiz düşmanlığa bir parça da olsa üzüldüğünü hissetti. Bu sırada çoktan yanına varmış olan genç adamı fark etmemişti. Buz gibi bakışlar tekrar genç kızın üzerine çevrilirken kolunu mengene gibi kavrayan Aron'dan kaçışı yoktu. "İzninle Tora," dedi Aron. "Misafirimiz yorulmuş olmalı. Odasına kadar eşlik etsem iyi olur."

"Benim düşüncesizliğim," diyen Tora açıkça gülmekten çekinerek Alya'nın yalvaran bakışlarını görmezden geldi ve iyice dinlenmesini söylemekle yetindi. Belli ki Aron artık kuzenini genç kızdan uzak tutmaya karar vermişti.

***

"Kendim yürüyebilirim, teşekkürler!" Odadan çıkar çıkmaz kolunu kurtarmaya çalışan Alya huysuzca söylendi. Yine de genç adamın elinden kurtulamamıştı. Geniş adımlarıyla ikinci kata uzanan merdivenleri hızla çıkan Aron'un peşi sıra sürüklenirken birden anlamsız bir paniğe kapıldığını hissetti. Genç adam sol tarafa dönerek kızın odasının kapısı önünde durduğunda Alya kendi kendisini sakin olması konusunda telkin etmeye çalışıyordu. Aron kapının kolunu çevirip kızı içeri doğru yönlendirdi. Niyeti ne kızı korkutmak ne de hırpalamaktı. Gene de kızı tutuşundan duyduğu rahatsızlık içindeki öfkenin kabarmasına neden olmuş hiddeti çıktıkları her basamakla birlikte artmıştı. Kapının sınırından geçmediği halde Alya'nın halen tutmakta olduğu kolundan kendisine doğru çekti ve kızın kocaman açılmış gözlerine tepeden bakarak "Tora'dan uzak durmanızı istiyorum," dedi. "O sizin oyununuz için uygun değil."

Kolu acıyor, adamın ezici varlığı gözden kaybolup, yok olmayı dilemesine neden oluyordu. Yine de Aron'un anlamsız imaları karşısında nereden bulduğunu bilmediği bir cesaretle dik durmayı başararak "Ben oyun oynamıyorum," dedi.

"Öyle mi?" Aron'un dudaklarından açık bir alayla dökülen sözcükler kızın söylediklerinin tek kelimesine bile inanmadığını gösteriyordu. Gözleri bir an için genç kızın öfkeyle inip kalkan göğüs kafesinden, boynunda atan damara ve oradan da kurumuş dudaklarına kayan genç adam dönüp kendi odasına geçmeden önce mırıldandı: "Göreceğiz..."    

Alya (Tamamlandı)Where stories live. Discover now