Bölüm 13 - Ala

1.4K 133 2
                                    


Elbise provalarının uzun ve sıkıcı olması yetmiyormuş gibi sürekli etrafta dolanan Aron'un varlığı Alya'yı diken üstünde tutuyordu. Getsu'ya gittikleri günden beri genç kıza karşı davranışları bariz bir şekilde değişmişti. Karel gece mavisi elbisenin beline tam oturması için bir iğne daha geçirirken kapıdan beliren Tora beğenisini gösteren hafif bir ıslık çaldı.

"Sanırım parti akşamı Aron'un sana özellikle dikkat etmesi gerekecek."

Alya bezginlikle gözlerini devirdi. "Kendi başımın çaresine bakabilirim."

Tora sırıttı. "Yoksa daha hızlı davranamadığım için bana sitem mi ediyorsun?"

Karel son provanın da bittiğini söyleyerek genç kızı küçük işkenceden azat ederken üstünü çıkartmak için odadaki paravanın arkasına geçen Alya, Tora'nın sorusuna başını uzatıp suratında komik bir ifadeyle dil çıkartarak cevap vermişti ki Tora'nın yerini çoktan Aron'un aldığını fark ederek hızla geri çekildi.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" oldukça masumane bir şekilde sorulmuş soru Alya'nın korkuyla paniklemesine neden olurken aceleyle "Hayır, hayır," dedi. "Teşekkür ederim."

Aron'un kendisine soğuk ve kötü davranması hatta görmezden gelmesi genç kız için çok daha kolay başa çıkabildiği bir durumdu. Elleri birbirine dolanarak beyaz gömleğinin önündeki bağları çekiştirirken Aron "Umarım rahat bir şeyler giyiyorsundur," dedi.

Alya hazırlanmayı bitirmiş olmasına rağmen paravanın ardında saklanmaya devam ederek sordu. "Neden?"

Genç kızın yerinde sıçramasına neden olarak paravanın arkasına uzanan Aron alaycı bir gülümsemeyle "Bana yardımcı olabileceğini düşünmüştüm de," dedi.

Yanaklarının alev alev yandığını hisseden Alya bir an kavga etmeyi düşündüyse bile kazanamayacağı bir tartışmaya girmek istemeyerek neşesiz bir ifadeyle sordu. "Ne konuda?"

"Görürsün," diyen Aron başıyla kıza kapıyı işaret etti.

İsteksiz adımlarla genç adamın peşine takılan Alya yan gözle Aron'u inceliyordu. Beyaz gömlekleri, taba rengi dar pantolonları ve yumuşak deriden uzun kahverengi çizmeleriyle neredeyse kusursuz bir benzerlikle takım giyinmişlerdi. Alya nedense genç adamın bunu özellikle ayarladığı gibi rahatsız edici bir hisse kapılıyordu. Saçma düşünceyi zihninden kovmak için yavaşça başını salladı. Benzer giyinerek ne gibi bir amacı olabilirdi ki? Bakışları tekrar genç adama kayarken ahıra doğru yürüdüklerini fark etmişti. "Atların bir sorunu mu var?"

Aron "Ala," dedi. "Normalde huysuzdur ama bugünlerde farklı bir problemi olduğunu sanıyorum. Belki sen anlayabilirsin diye düşünmüştüm."

Genç adamın yüzündeki dürüst ifade gerçekten endişelendiğini gösteriyordu. Alya başını salladı ve gülümseyerek ahıra girerken "Şimdi derdi neymiş anlarız," dedi.

***

Ala gerçekten de her zaman olduğundan çok daha huysuz ve sinirliydi. Aron sakinleştirmek için alnını alnına dayayıp usulca konuşurken Alya'da ellerini nazikçe kısrağın boynunda ve karnında gezdirerek problemin kaynağını bulmaya çalışıyordu ki ansızın durdu. Genç kızın yüzü geniş bir gülümsemeyle aydınlanırken kiminle birlikte olduğunu bile unutmuştu. "Huysuz olması gayet normal," dedi. "O sadece kendisini ve bebeğini korumaya çalışıyor."

"Bebek mi?" Aldığı haberin şaşkınlığıyla Ala'yı tutuşuu gevşeten Aron farkında olmaksızın genç kızı savunmasız bırakmıştı. Ala huysuzca yana döndüğünde dengesini kaybetmesine neden olacak şekilde sertçe Alya'ya çarptı. Genç adamsa refleks olarak ileri atılıp kızı bileğinden yakalayıp çekerken kendi dengesini de kaybedince ikisi birlikte samanların içine düştüler. Nasıl olduysa Aron kendisini yerle kızın arasına sokmayı başarmıştı. Şimdi gözleri kapalı kıpırtısız yatan genç adamın üzerinde doğrulan Alya bir parça endişeyle "Aron," dedi. "İyi misin?"

İlk anda bir tepki vermeyen genç adam sonunda gülerek gözlerini açtığında bir eli halen sıkıca tutmuş olduğu bileğinde diğeriyse belindeydi. "Üzgünüm," dedi. "O kadar şaşırmıştım ki Ala'yı tutmayı unuttum."

"Ben iyiyim, bir şey olmadı," diyen Alya'nın tokasından kurtulmuş saçları Aron'un yüzüne dökülüyordu. Aralarına derin bir sessizlik çöktü. Genç adamın gri gözleri yoğun bir ilgiyle kızın gözlerinden, dudaklarına ve oradan da boynuna kayarken tutuşunu bir parça olsun gevşetmemişti. Alya adamın bakışlarının geçtiği her noktanın alev alev yandığını hissediyordu. İçinde kabaran korkunç bir panik duygusuyla boğuşurken sesini düz tutmaya çalışarak "Kalkabilecek misin?" diye sordu.

Kolları arasındaki kişinin kim olduğunu anımsayan Aron sanki tiksinirmiş gibi hızla genç kızı kendisinden uzaklaştırırken birkaç saniye önce içinde yükselen arzunun beklenmedik kazanın ve aldığı güzel haberin neden olduğu bir karışıklık anı olduğunu düşünüyordu. Öyle olmalıydı. Ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Günlerdir bastırdığı öfkenin içinde kabardığını hissedebiliyordu. Belki aradaki elle tutulur gerilimden belki de korktuğu için tek kelime etmeksizin adamın peşi sıra eve giren Alya hızla merdivenleri çıkarak kendisini odasına kapattığında Aron'da çalışma odasına geçmişti.

***

Bütün gün çalışma masasından başını kaldırmadan önündeki evraklarla ilgilenen kuzenini izleyen Tora bir şeyler olduğunu anlamış olsa da nedenini bulabilmiş değildi. Daha fazla dayanamayarak bir tepki alabilme umuduyla "Yoksa bu suratsızlığını yengemin Rhia'yı davet etmesine mi borçluyuz?" dedi.

"Rhia mı?" Aron eski nişanlısının da davetliler arasında olduğunu ilk kez duyuyordu. Genç adam birkaç sene öncesinde alev rengi saçları ve porselen cildiyle güzeller güzeli Rhia'ya delice tutulmuştu. Aileleri uygun olmasına rağmen kısa sürede Aron'un da fark ettiği üzere Rhia aşk dolu bir evlilikten çok daha fazlasını arzuluyordu. Genç adam neyse ki çok geçmeden güzelliğinin altında gizlenmiş hırslarıyla tanıştığı nişanlısıyla düşünmeksizin bağlarını koparırken her zaman kaçındığı türden bir evlilikten de son anda kurtulmuştu.

"Haberin yok muydu? Bende bu yüzden somurttuğunu düşünmüştüm." Sırıttı. "Yengem işleri kızıştırmaktan belli ki özel bir keyif alıyor."

"Onunla ilişkimiz biteli çok oldu."

Tora omuz silkti. "Halen evlenmemiş olduğuna göre hiç bir şey için geç kalınmış sayılmaz."

Aron'un dudakları ince bir çizgi halini alırken "Sende bilirsin ki," dedi. "Bir şey yürümüyorsa, tekrar denemek anlamsızdır."

Evet, Tora biliyordu. Bilmediğiyse Alya'nın kuzeninin bu kadar değişken davranışlar sergilemesine neden olmak için ne yapmış olabileceğiydi. 

Alya (Tamamlandı)Where stories live. Discover now