''Lise yıllarında münazara grubunda mıydın?'' Adam cümlemi kesip bunu sorunca gülmeden edemedim.

''Böyle şeylerle ilgilenmedim lise yıllarımda. Daha çok ponpon kız, drama, dans, kendi grubum vardı bu tür aktiviteler hayatımın merkezinde oldu.'' biten kahve fincanımı masanın ortasına doğru ittim.

''O kadar etkileyici ve sıkmadan anlatıyorsun ki... Diksiyonun harika.'' suratındaki hayran ifadeden kast etmek istediği şeyi çok net anlamıştım.

''Lisedeyken bunlarla ilgilenmemiş olmam lise dışında bunlarla ilgilenmiyorum anlamına gelmez...'' bakışlarımı ondan kaçırdım. Büyükannem... Büyükbabamı ne kadar seviyorsam ondan o kadar nefret ediyordum. Onu mecbur kalmadıkça günlüklerimde dahi yazmıyordum. Zihnimden dahi geçirmek istemiyordum. ''Konuyu dağıtıyorsun ama.'' şakayla karışık çıkıştım.

''Tamam, o zaman farklı bir soruyla başlayalım bu sefer. Nasıl bu kadar biliyorsun?'' sorusuyla dişlerimi gösterecek şekilde kocaman bir gülüş suratıma yayıldı.

''Bilmem. Sanki bir romanın baş karakteriyim yazarımda tarihçiymiş gibi hissediyorum bazen. Bir amaç için kullanıyormuş gibiyim gerçekte hem yokum hem varım. Dünya üzerinde yaşayan her bir insandan birer parçam var gibi ama bir insana fazlaymış gibi bu kadarı. Hep gibiler var. Felsefik kısmını geçersek okuyorum, düşünüyorum, sorguluyorum.''

''Formül zormuş. Çünkü eğer bir romanın baş karakteriysen ve ben de o romanın içinde bir karaktersem Eva...'' öne doğru eğildi bir sır verecekmiş gibi etrafına bakındı. Kimsenin olmadığından emin olunca konuştu. ''Yazar beni sevmiyor.''

''Bunu nereden çıkardın?'' sorumla geri çekildi.

''Seni istediğimi biliyor, seninle olmama izin vermiyor.'' cümlesiyle kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim.

''Şu açıdan hiç düşündün mü yazar seni istemediğimi biliyor ve kadınların düşüncelerine önem veriyor.'' sessizlik. Yeni bir düşünce dalgası ortama hakim olmuştu. Adam ilk konuşan kişi oldu.

"Nasıl öğrencem?" sorusuyla kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Roman karakteri olup olmadığımızı mı?"

"Dini?"

"He... İslam içinse basit. Kuranı Kerim. Allah'ın kelamı. Sonrasında okuyacaksın bol bol... Göreceksin güzel insanları Allah'ı kelamıyla mantık kuracaksın zaten evren kelama şahit olarak yaratılmış. Okudukça anlıyorsun. Oku. Oku. Oku." dedim. O sırada gözüm kafeden içeri giren kişiye takıldı. Becca değil miydi? Daha dikkatli bakınca oydu. O bizi görmüş müydü bilmiyorum ama bakışlarımı kaçırdım. Gelecek veya ortalığı karıştıracaktı. Ben ikisini de istemiyordum. ''Gerçi sadece okumak yetmez düşünmek ve anlamakta bunu önemli bir parçası... Kendimi yaşlı hissetmeye başladım. 21 yaşındayım ama burada oturmuş kendimden büyük birine akıl veriyorum.'' derken alayla sırıttım. 

''Seni dinlemek hoşuma gidiyor.'' diye fısıldadığında tek kaşımı kaldırdım.

''Beni?'' beni dinlemek hoşuna gitmiyordu. ''Beni dinlemek değil. İstediğim şeyi bilmem senin hoşuna gidiyor bence, sonuçta güzel bir kız arkadaşın var. Becca'nın hitabet yeteneği harika.'' bunu tüm samimiyetimle söylemiştim. Hukuk okuyan herkes hitabet etmeyi bilmeliydi. Becca'nın doğuştan yeteneği vardı.

''Becca mı? Eva biz seninle...''

''Adam seninle ismim anılsın istemem.'' dediğimde suratında değişen ifadeyle biraz ağır bir cümle ettiğimi fark ettim. Alt dudağımı refleks olarak ısırdım. Bu pişmanlığımın göstergesiydi. ''Biraz düz açıkladım... Adam birini sevmeden onunla ismimin anılmasını istemem. Ben duygularıma ve kendime saygı duyan biriyim.'' 

''Sana hakaret miyim?''

''Ne hayır, hayır...'' ortamda soğuk rüzgarlar esiyordu... 

''Haklısın.'' Sadece bunu söyledi ve ayağa kalktı. Onu üzdüğümü hissettim. Kaybolmuş birini kırmak çok üzücüydü. Arkasını döndüğümde elim kendiliğinden ona uzandı ama dokunmadım tutmadım. Durdurmak istedim ama içimden bir ses bunun belkide en iyisi olduğunu söylüyordu. Sonuçta onun bazı umutlarını yok etmesi için böyle bir duruma ihtiyacı vardı. Elimi geri indirdim.

Arkasından gidişini izledim. O kibirli duruşuyla gözden kaybolurken derin bir nefes aldım. Kendinden emin duruş sergilemek ayrıydı Adam'ın büründüğü kibir farklıydı. Bu ayrımı öğrenmem çok küçük yaşlarda olmuştu. Aslında... Benim büyük olmam doğuştandı. Şansım yoktu. Adam? Ona şuana kadar hiç ailesini çocukluğunu sormamıştım. 

''Ah! Aptal psikolog seni.'' dedim. Kendi halime gülümsedim. Hala küçüktüm hayatın bana sunduğu yeni alanlarda....



Diğer hikayelerimi profilimde bulabilirsiniz.

İnstagram: Eva_Wattpad

Eva; Gelecek UmutturWhere stories live. Discover now