"Murat işte orada! Melek orada!''

Murat kalbindeki heyecanı güçlükle durdururken "Tamam kızım görüyorum. Yolun ortasında kız!"

"Ay ne bağırıyorsun? Kız önünde yavaşla diye dedim ben.''

"Yok, ezip geçeceğim Melek hanımı.''

"O zaman bende seni ezerim Murat! Dur şurada!'' diye haykırıp tartışmalarını durduran Demir'di. Murat bir anda frene basıp durduğunda hepsi öne doğru küçük bir savrulma yaşadı. Demir hiçbir şeyi umursamadan arabadan inip sevdiği kadının şaşkın gözlerine baktı.

Melek'in elleri cebinden çıkarken, şaşkın gözleri özlediği gözlerdeydi. Demir hiç durmadan gülümseyerek ona koştu. Melek kendini Demir'in kolları arasında bulduğunda hala şaşkınlıktan elleri yanlarındaydı. Dokunamadı sevdiğine. Bakamadı aşkın ışıltısıyla dolan gözlerine. Zaten baksa gözleri onun yerine konuşacaktı. Onun yerine gardını düşürüp dökecekti aşk gözyaşlarını. Ki öyle de oldu. Melek daha fazla dayanamadı. Gözyaşlarını yanaklarına bıraktı. Sevdiğinin güzel kokusunu içine çekerken "De... mir?'' diye tereddütle sorguladı. Sanki rüyaydı. Sanki sevdiği yanında değildi. Melek bilemedi. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu bir türlü algılayamadı.

Demir "Buldum seni. Sonunda buldum...'' derken sevinçle sevdiğinin saçları arasına öpücüğünü bıraktı.

"Nasıl buldun beni?''

Murat sevinçle arabadan çıkmış, kapısına yaslanıp "Benim sayemde!'' diye haykırıp tebessüm etti. İnci, Murat'a öfke ile bakıp "Ay havalarını sevsinler. Benim sayemde! Asıl eniştemin sayesinde geldik. Adam dünyanın hazırlığını yaptı. Melek ablam...'' derken Neriman onun ağzını kapatıp bir pot kırmasını engelledi.

"Az konuş kızım. "

"Nerumonuç... Abllkka... yaaa!''

İnci'nin ağzı kapalı olduğu için sözleri saçma çıkıyordu. Murat gülümseyip "Aslında Neriman abla ağzını dikmemiz lazım. Ancak susar.'' Dedi. Neriman, Murat'a gülümserken heyecanla Melek'in şaşkın gözlerine baktı.

Demir genç kadının yüzünü avuçları arasına almıştı.

"Aklım çıktı Melek! Seni kaybettim sandım. Bir daha bulamam sandım.''

Melek'in kalbi ağzından çıkmak üzereydi.

"Yalan Melek! Ben o kadınla evlenmeyeceğim. Ne olur inan bana. Ben sadece seni seviyorum.''

"Ama baban dedi ki...''

"Babam değil o adam! O adam benim sadece kan bağımın olduğu biyolojik bir birey. Benim hiçbir şeyim olamaz."

"Ama Demir...''

Demir "Melek sana önemli bir soru soracağım.'' Derken bir dizinin üstüne çöktü. Melek hala şaşkınlığını korurken kabanının cebinden küçük kırmızı kutuyu çıkardı. İnce işlemeli narin pırlanta yüzüğü Melek'e sunduğunda iki kalp yerinden fırlamak üzereydi.

"Hayatım boyunca ben hep kaybeden oldum Melek. Kimi sevsem kaybettim. Önce annemi sonra Zeynep'i ve bebeğimi kaybettim. İkimizde büyük bir sır sonucu bir araya geldik. Düşmanken âşık nasıl olunurmuş onu öğrendik. Ben hayatımda ilk defa uğruna savaşacağım bir hazine buldum. Sen benim hazinemsin Melek. Suyum, güneşim, baharım, yazım, kışım, havam kısacası sen benim her şeyimsin. Melek bu yüzüğü kabul edersen, hemen şimdi ömrümün sonuna kadar benimle olmayı kabul edersin. Söylesene bir tanem benimle, bu inatçı adamla sonsuza kadar beraber olmak ister misin?"

O neydi? Melek'in kulağını dolduran tatlı bir müzik, belki de aşkın sesi miydi? Yoksa Melek'in aşktan büyülenmiş kalbinin sesi miydi? Melek'in gözlerinden ilk defa mutluluk gözyaşları döküldü. Aşk o kadar müthişti ki Melek buna inanamadı. Nasıl olurda bu kadar büyük, eşsiz bir duygu bu denli derinden hissedilebilirdi? Kalbinde hiçbir sorun yokken nasıl olurda bir durur bir atar hal alırdı? Sanki ölüm gibiydi...

Melek aynı anda hem ölüyor hem yaşıyor gibi hissediyordu. Hayatı boyunca yalnız savaştığı bu dünyaya ilk defa yalnız değilim demek istedi. İlk defa mutlu olabilirim çünkü Demir'im var demek istedi. Melek sol elini sevdiği adama uzatırken "Artık yalnız olmak istemiyorum. Artık gerçekten sevgimi hak eden adamı kalbime alıp sonsuza kadar kapılarımı üzerine kilitlemek istiyorum. Demir ben sonsuza kadar seninle olmak istiyorum. Eşin olmak istiyorum. 'dedi. Demir sevinçle yüzüğü Melek'in parmağına takıp ayağa kalktı. Sevdiğini belinden yakalayıp kendi etrafında dönerken "Evleniyoruz! 'diye haykırdı. Genç çift kahkahalara boğulurken, İnci sevinçten yanına gelen Murat'a sarıldı.

Murat "Oley be! Oley be! Düğün var düğün!'' diye haykırdı. Aynı zamanda da İnci'ye sarılmış kendi etrafında dönüyordu. Neriman genç çiftlere bakıp gülümserken yanında havaya zıplayıp duran tombik adama şaşkınca baktı.

"İşte bu! Gençlik ateşi buna derim ben! Ah aşk nelere kadirsin.'' Derken yaşlı adam bir yandan da gözlüğünü çıkarıp sevinç gözyaşlarını kuruladı. Neriman Halit beyin bu tavrına tebessüm edip "Bu aşk yarım kalsaydı hiç iyi olmazdı.'' Dedi. Halit beyde Neriman'a bakıp "Aynen haklısınız hanım efendiciğim. Öyleyse gençlerimizi evlendirelim." Deyip Demir ile Melek'e doğru yürümeye başladı. Neriman hala birbirine sarılan Murat ile İnci'nin yanından geçerken onlara bakıp "Bence hazır eliniz değmişken bunları da evlendirelim.'' Dedi. İnci yıldırım çarpmış gibi Murat'tan ayrılıp "Ne evlenmesi? Ben karşıyım öyle şeylere.'' Derken kızaran yüzünü saklamaya çalışıp Meleklere doğru koşturdu. Neriman alaycı bir tavırla "Ne yapacağız turşunu mu kuracağız? Hazır yakışıklı oğlanı bulmuşken evlen gitsin.'' Dedi. Murat'ın öksürük krizine girdiğini gören Demir, Melek'i sol kolunun altına hapsederken "Bence de Murat'ın evlilik yaşı geldi de geçiyor bile." Derken kahkahalarını tutamıyordu.


SIR (ACI AŞK...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin