Bölüm 45

23.6K 1.4K 30
                                    


Aral Güney'i gördüğünde şaşırmış, Duru ise olduğu yerde adeta donmuştu.

Gerçekten karşısında duran Güney miydi, yoksa deliriyor muydu?

"D-Duru..." diyen kısık, hayret dolu sesiyle gözlerini kapattı. Onun sesini duymayalı 5 sene olmuştu!

Bir an buradan kaçmak istediğini fark etti. Onu görmek kalbine iyi gelmeyecek, maddeye yoğunlaşan hüznü yine o gözlerde boğulacaktı.
İnlemek isterken sıktı dişlerini. Gözlerini açıp o derin denizlere daldırırken yutkundu güçlükle.

"Sizin..." dedi Güney ilk şaşkınlığını atarken. Sonra sustu, bunu sormaya hakkı yoktu. Bu ev onun değil, Bestelerindi.

"İçeri gelsenize..." derken az önceki neşesi de, umutları da bir bir parçalanmıştı. Biliyordu ki Beste'si üzülecek, aklı karışacak ve ona doğru milim milim adımladığı yol bir kez daha kilometrelerce uzayacaktı.

**

Beste biraz kendine gelmeye başladığında kulağına dolan ayak sesleriyle kalktı yerinden. Üstüne başına hızlıca çeki düzen verip gözlerini salonun girişine çevirdi.

Güney, bir kız ve Aral... Yavaş, şaşkın adımlarla yaklaşıyordu kendisine. Kalbi bir anda deli gibi atmaya başladı. Yüreği bir el tarafından tutulmuş ve sıkılıyor gibiydi.

Gözlerini birkaç kez kırpıp sertçe yutkundu. Boğuluyor muydu? Niyeydi bu acı durduk yerde? Aral nerden çıkmıştı?

"Beste..." diyen kadifemsi sesle gözleri Aral'ı buldu. Yeşilleri ona sıcacık, özlem dolu bakıyordu sanki.

Bir anda kendini Aral'ın kolları arasında buldu. Sıcacık nefesi saçlarına değerken başını öptüğünü hissetti. Sonra nefesi kulağına çarpmaya başladı. "Seni çok özledim. Keşke ortalıktan kaybolmasaydın."

Kalbi gittikçe daha hızlı atıyor, göğsü sıkışıyordu Beste'nin. Ne yapacağını bilemiyordu bir türlü. Bir anda aklı karışmış, yüreği paramparça olmuştu.
Kendine karşı büyük bir öfkeyle doldu bu yüzden. Neden karışmıştı ki kafası? Hani unutmuştu Aral'ı?

"Evet, unuttum." diye düşündü çaresizce. "Bunlar sadece şaşkınlıktan oluyor."

Kendini hızla geri çekip Aral'a baktı sakince. Yüreği ne kadar acırsa acısın bir karar vermişti. Onu unutmuştu, öyle hissetmişti ve şimdi Güney'in sevgilisiydi. Hala bu duruma alışamasa bile onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.

"Hoş geldin, otursana şöyle." dedi kısık bir sesle. Eliyle koltukları işaret ediyordu. Az önce orada otururken ne kadar heyecanlı ve mutluysa şimdi o kadar üzgün ve tedirgindi.

Aral onu izlerken gözlerini Güney'e çevirdi. Düşünceli bir halde yere bakıyordu o da.

Bir anda dünya ne hale gelmişti böyle? Evin içi ölüm sessizliğine bürünmüş gibiydi.

"Beste..." dedi Aral oturduğu yerden ona dönerek. Beste'nin aralarına çektiği duvarı hissetmişti o da. Onunla konuşmalı, açık açık dökmeliydi her şeyi ortaya. Böyle durabileceğinden emin değildi.

"Efendim?"

"Seninle konuşmak istiyorum. Özel bir mesele... Benim için biraz vaktin var mı?"

Derin bir nefes aldı Beste. Yavaşça başını sallayarak onayladı onu. Konuşmaktan kimseye zarar gelmezdi öyle değil mi? Hem buraya kadar geldiğine göre önemli bir şey olmalıydı.

"Peki."

Rahatlayarak kalktı Aral yerinden. "Dışarı çıkalım mı o halde?"

**

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin