Bölüm 37

25K 1.5K 70
                                    

"Try to fix what you've done
Turn back the time
The night is gone
And then we're falling faster now."

Her şey gerçekti.

Dün geceyi daha net hatırlıyordu artık. Beste’ye onu sevdiğini söylemişti. Ağlaya ağlaya söylemişti hem de! Sonra öpmüştü onu. Hiç bırakmak istemeden, geçen hiçbir dakikaya doyamadan.

“B-Be-Benim yüzümden…” diye kekeledi ellerini çekerek. “Değil mi? Benim yüzümden bu haldesin.”

Ona uzun zamandır ilk defa zarar vermişti Güney. Bedenini terk eden mantığı şimdi geri gelmiş, yaptığı şeyin sonuçlarını diziyordu önüne.

“B-Benim yüzümden…” dedi tekrar dehşetle.

Onu bu hale getirdiğine inanamıyordu. Ona dokunması, sevmesi bu hale mi getirmişti Beste’yi?

Peki neden?
Sevmesi suç muydu? Yanlış olan neydi?

“S-seni sevdiğimi söylediğim için… Seni… Öptüğüm için…” yutkundu. “B-bunun için mi gerçekten?”

Kollarını kendine sarıp sırtını duvara dayadı Beste. Bu hale neden geldiğini bilmiyordu. Hem ne haldeydi ki? Yüzü ona yine nasıl ihanet etmişti de Güney böylesi bir dehşete düşmüştü?
“Sevgi mi?” dedi başını iki yana sallayarak. Bu hale düşmesine sevgi neden olamazdı.

“Ben başka ne yaptım ki dün gece? Söyle, anlat Beste.” dedi sesini kontrol etmeye çalışarak.

Gözlerini kapatması üstüne titrediğini hissetti. Her şeyi hatırlamıyordu ama ona zorla bir şey yapmış da olamazdı, bu düşünce aptalcaydı. Sadece sevmişti, sadece öpmüştü….
Başka bir şey olmalıydı. Başka bir şey… Ama ne?

“Yine başa döndün… B-benimle…” tekrar ağlamaya başlamıştı konuşurken. Deli gibi titrediği, elleri buz tuttuğu için önündeki battaniyeyi üstüne çekti.

Evet, bu yüzden ağlıyordu dünden beri. Güney başa dönmüştü. Güney onu yine kandırmış, yine canını yakmaya çalışmıştı. Belki de onunla dalga geçmek istemişti.

Her şey yalandı belki de, bilmiyordu ama başa dönmüşlerdi. Beste’nin acıdan boğulduğu günlere, yalnızlığına geri dönmüşlerdi. Hem de koca bir yalanın ardından...

“Seninle ne Beste? Söyle.”

“B-benimle tekrar… Dalga geçiyorsun. Geldiğim gün başlayan şey, h-hiç bitmemiş.”

Bir anda karnına yumruk yese bu kadar sarsılamazdı Güney. Bunca gözyaşını nelere yorarken yalan söylediğini düşündüğü için miydi her şey?

Elleri titremeye başlamıştı deli gibi. Ne yapacağını bilmediğinden kalktı yataktan. Ona zarar vermemek, bu delice sarsıntıdan ona pay çıkarmamak için uzaklaştı biraz.

“Dalga öyle mi?” diye bağırdı. “Sen delirmişsin. Yemin ederim delirmişsin Beste!”

“B-ben…”

“Hayır, delirmişsin! Senelerdir ne çektiğimi biliyor musun? Nasıl bunların yalan olduğunu düşünürsün? Kör olan sensin!”
Başını elleri arasına aldı güçlükle. Ağrısı daha da artmıştı şimdi. “Sen delirmişsin! Körlüğünün bedelini bana ödetemezsin. Ben seni ilk günden beri severken bunu yalanlayamazsın!”

“O okuldan içeri girdiğin günden beri aşığım sana. Kaçtım, reddettim, isyan ettim. Sana kötü davranıp uzak durmaya çalıştım. Ama direncimin kırıldığı yerde seni kaybetmiştim. Aşkı reddederken seni kaybetmiştim! Sonra…”

Düşüncelerini toparlamak için derin bir nefes aldı. “Havuzda olan şeyler… Senin ağladığını görmem… Beni suçladığını bilmem değiştirdi her şeyi. Az önce olan şey oldu. Bir tokat etkisi yaratmıştı bakışların. Ve… Ve sen dalga geçtiğimi düşündüğün için kendini paralıyorsun! Gözlerinin nasıl şiştiğini biliyor musun? Sesinin nasıl kısıldığını? Bal gözlerinin siyaha döndüğünü? Söylesene!”

Bir ileri bir geri yürüyordu öfkeyle. “Seni kazanmak için uğraşırken Aral’a âşık olduğunu söyledin. Ben… Ben neler çektim biliyor musun? Senin gözlerinde onu görmek ne demek biliyor musun?”

Sahte bir alayla güldü. “Ama hayır, ben seninle dalga geçiyorum. Hayatımda ilk kez böyle hissetmem, sadece senin üzerine titremem de en büyük parçası bu dalganın! Hele gözyaşları var ya, bir tek senin için akan o küçük damlalar, onların hepsi kurduğum oyunun sahne süsleri! Hepsi birleşince seni sevgiyle öldürmeye çalışıyorum! Öyle değil mi?”

Beste’ye bakmıyordu artık. Gerçekten kendini kaybetmeye başlamıştı. “Sen delirmişsin. Kesinlikle delirmişsin. Bu-bunları düşünemezsin! Düşünmemeliydin. B-Bana güvendiğine inanmıştım en azından. Bununla yetinmeye bile alışmıştım.”

Sesi gittikçe kısılmıştı, ardından acıyla sustu. Öylece bekledi birkaç dakika. Sonra odadan çıkıp koşarcasına sokağa attı kendini.

**

Beste Güney’in dediklerini sindirmeye başladığında ağlaması bir anda durmuş, şaşkınlıktan konuşamaz hale gelmişti.
Bunların gerçek olduğuna inanamıyordu. Güney’in söylediklerine, onu daha ilk gördüğünde sevmeye başlamasına, yıllardır beklemesine, sonra bir anda itiraf edip onu öpmesine, şimdi de delirdiğini düşünmesine inanamıyordu.

Ve en kötüsü… Onu berbat bir hale düşürüp çekip gitmişti.

Şimdi bulanık bir beyin, güçsüz bir bedenle kapıya bakıyordu. Sindirmeli, düşünmeli ve bir şeyler yapmalıydı.
Oysa hiçbir şeye hali yoktu.

Yavaşça kıvrıldı yatağına. Cenin pozisyonu alıp gözlerini kapattı. Her şey dursun ve silkelenip kendine gelsin istiyordu. Sadece buydu istediği.

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin