Bölüm 43

25.6K 1.3K 54
                                    

"Sevdim işte, ötesi yok."


Duru bütün gece rahatsız bir uyku çekmişti. Teo'yla yaptığı gergin konuşmanın ardından yerine yatmış, ancak uyumayı başaramamıştı. Onun kırgın bakışlarını düşündükçe ona hiç şans vermediğini fark ediyordu. Aslında dün gece konuşulmasa tavrı yine aynı olurdu çünkü Teo ona göre fazlasıyla laubaliydi.

Ama dün gece yaşanmıştı ve şu an fazlasıyla canı sıkkındı. Gerçekten haksızlık etmiş olabilir miydi ona?

Telefonun sesiyle başını kaldırdı yattığı yerden. Komodinin üstünden telefonunu aldı. "Efendim Aral?"

"Duru, uyandırdım mı?"

"Yok, uyanmıştım zaten . Hayırdır, kötü bir şey yok değil mi?"

Aral derin bir nefes aldı telefonun diğer ucundan. "Ben çok heyecanlıyım Duru. Bugün Beste'yi görmeye gideceğim. Benimle gelebilir misin?"

Bir an bile düşünmeden cevaplamıştı arkadaşını. Onu böyle bir günde yalnız bırakmak istemiyordu. Hem Beste'yi merak etmiyor da değildi.
"Tabii Aral, saat kaçta?"

"Öğlene doğru... Seni almamı ister misin?"

"Gerek yok, ben sana gelirim."

Rahatlayarak içini çekti Aral. "Çok teşekkürler Duru, görüşürüz."

"Görüşürüz Aral."

Telefonu kapattıktan sonra kendini tekrar yatağına attı. Yüzünü yorganıyla örtüp uyumak adına kendiyle savaşa girdi.

**

Saatlerdir zamanın ilerlemesini bekliyordu Aral. Erkenden kalkmış ve Beste'yi görme umuduyla güne hazırlanmıştı. Ancak onları rahatsız etmemek adına öğlen olmasını bekliyordu. İnsanları rahatsız etmenin lüzumu yoktu ona göre.

Birazdan Duru gelecek ve onunla birlikte gidecekti Beste'nin evine. Umuyordu ki orada olsundu.
Gülümsedi heyecanla. Bugün gerçekten çok önemliydi onun için. Ve garip bir şekilde onu bulacağını hissediyordu içten içte.

**

Yapılan kahvaltının ardından Zeynep Hanım işe gitmiş, Beste de masayı toplamaya başlamıştı.

"Beste, neden yardım etmeme izin vermiyorsun?" diye söylendi Güney oturduğu yerde ayaklarını sallarken.

"Çünkü sakarın tekiyim ve sen yanımdayken daha da sakarlaşıyorum!" diye düşündü Beste içinden. Sonra içindeki seslere rağmen tatlı bir tebessümle baktı Güney'e. "Yorulmanı istemiyorum."

Güney onun yalan söylediğini fark etmişti hemen. Kaşlarını kaldırdı alayla. "Bana ne zamandır kıyamıyorsun sen?"

"Aşk olsun, ne zaman kıydım ki?"

Gülümseyerek kalktı Güney yerinden. "Ben yorulmam, merak etme sen sevgilim."

Beste'nin şaşkın bakışları altında bardakları eline alıp mutfağa doğru yöneldi.

Beste ise onun arkasından neredeyse ağzı açık bir halde bakakalmıştı. Güney ona gerçekten sevgilim mi demişti yoksa yanlış mı duymuştu?

"İnanmıyorum!" dedi hayretle. Güney onu gerçekten de seviyor muydu yani? Ama bu ne kadar da saçmaydı böyle?

Düşünüyordu ancak mantıklı bir yan bulamıyordu yaşadıklarında. Güney Beste'yi gerçekten sevemezdi değil mi?

"Beste, bence sen oturup dinlen ben toplayayım masayı. Ne dersin?"

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin