Bölüm 12

45.2K 2.1K 313
                                    

Aral'ın odasında oturmuş, ellerini kucağına koymuştu. Parmaklarını ovuşturuyor ve sakinleşmeye çalışıyordu. Ama onun yatağında otururken buna imkan yoktu ki!

Odanın her yeri onun kokusuyla doluydu. Tarif edemeyeceği kadar güzel bir kokusu vardı, ağır gibiydi ama boğucu değildi. Doğal kokusunu bile ayırt edebiliyordu insan parfümünün altından.

Zaten yatağından süzülen koku, parfümünden bile mükemmeldi.

Dudaklarını ısırdı utançla. Düşünceleri iyice sapıtmaya başlamıştı herhalde, kendini boğazlamak istiyordu.

"Beste, kahvaltı etmedin değil mi?"

Aral elinde tepsiyle odaya girerken kafasını sağa sola salladı. Açlığını bile unutmuştu bu odadayken.

Yavaş adımlarla odaya girip manzaraya karşı yerleştirilmiş beyaz masanın üzerine tepsiyi bıraktı Aral. "Evde kimse olmadığından tostla idare edeceğiz, istersen dışarıdan söyleyebilirim ama?"

"Hayır, tost yeterli... Teşekkürler."

"Önemli değil, hadi buraya gel."

Gülümseyerek kalktı yataktan Beste. Aral'ın yanına yürüyüp deminden beri fark etmediği boğaz manzarasına bakındı. "Aral, burası gerçekten senin odan mı?"

Kafasını salladı gülümseyerek Beste'nin tostunu uzattı. "Evet, manzarası için alındı bu ev... Bana ilham oluyor."

"Gerçekten harika..." diyerek oturdu sandalyelerden birine. Arkasına yaslanıp tostundan ısırdı.

Aral da karşısına yerleşti, tostundan bir parça ısırıp gözlerini kapattı.

Şu an öylesine huzurlu, öylesine kusursuz duruyordu ki Beste ona bakmaktan bile korkuyordu. Onu rahatsız etmekten, huzurunu bozmaktan korkuyordu.

Aral'da onu böylesine çeken şey neydi? Neden ona yakın olmak istiyordu? Neden böyle garip hissediyordu?

Daha önce hiç bu kadar heyecanlandığını, utandığını hatırlamıyordu. Daha önce birini bu kadar çok düşündüğünü bile hatırlamıyordu ki!

Gözlerini manzaraya çevirip hafifçe dalgalanan denizi izlemeye başladı. Aral'a karşı böyle şeyler hissetmemeliydi. İçindeki bir ses sürekli bunu söylüyordu. Aral'ı kaybetmemesi için bu gerekliydi sanki. Aral'ı severse kaybedecekmiş gibi geliyordu.

"Beste daldın sanırım?"

Yumuşacık sesi kulaklarına yayılırken kafasını salladı. "Çok güzel..." diye iç çekti. Ona aşık mıydı yani? Nasıl aşık olmuştu? Nasıl bu aşktan kurtulacaktı?

"Beste, iyi misin?"

Başını hızla Aral'a çevirdi. "E-evet, neden ki?"

"Dudakların titriyor?"

Yutkundu zorlukla. Ağlayacak kıvama ne zaman gelmişti? "Ben... Bilmiyorum." dedi gözlerini kırpıştırırken. Aral'ın ilgi dolu bakışlarından kaçmak istiyordu. Ne yapabilirdi?

İçini tuhaf bir korku sarmıştı. Şu an öyle çok korkuyordu ki!

"Üşüyor musun? Bir şey mi geldi aklına? Su ister misin?"

"Hayır, teşekkürler..." diye mırıldandı. Tostu önündeki tabağa bırakıp kollarını kendi bedenine sardı. Aral hala ona bakıyordu, şimdi çok endişeli görünüyordu. "Aral, iyiyim gerçekten. Teşekkür ederim." diyerek gülümsedi. Aklına gelen fikre sarılıp sahte gülüşünü iyice yaydı yüzünde. "Bana şarkı söylersen daha iyi olabilirim..."

"Ne?" derken kaşlarını kaldırmıştı şaşkınlıkla.

"Bana şarkı söyler misin?" diye fısıldadı Beste, Aral'ın dün ki halini taklit edercesine. Aral kahkahalarla gülerken kollarını önünde kavuşturup kaşlarını çattı. "Gül dediğimi hatırlamıyorum?"

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin