Bölüm 35

27.3K 1.4K 20
                                    

"Sözleriniz vardı ince mecaz
Aşklarınızı şiirle yıkardınız."


"Aral, siz Duru'yla fazla takılır oldunuz son günlerde. Hayırdır?"

Hafifçe gülümsedi Aral. Teo kadınlar ve erkekler söz konusu olduğunda, yakınlaşmaları hep bu yöne çekerdi çünkü ona göre doğanın kanunu buydu: Onlar birbirleri için yaratılmıştı.

"Hım... Seninle de çok sık görüşmüyor muyuz?"

Tek kaşını kaldırdı alayla. Böyle laflara karnı toktu. "Bana ne gözle baktığına göre değişir."

Aral gülerek arkadaşının omzuna dokundu. "Ne sana ne de Duru'ya düşündüğün şeyleri hissetmiyorum. Bence bakış açında bir sorun var."

"Of Teo, bana diyorsun ama sen sıkıştırıyorsun Aral'ı. Çocuğun iç dünyasını rahat bırak artık." dedi Batu, Teo'ya öfkeyle bakarak. Aral onlara kendini açıkladığından beri suskunluğuna bile ses çıkarmaz olmuştu. O da biliyordu kafa karışıklığını, aşk acısını. Arkadaşının her şeyi kendi içinde çözüp istediği şeyi kendisinin bulmasını istiyordu.

"İnsan döner de bu kadar büyük açıyla mı döner kardeşim?" diyerek açtı ellerini. Sonra kollarını göğsünde birleştirdi. Konu onun için bitmişti ve uzun zamandır canını sıkan şey aklına gelmişti şimdi. "Of of..."

"Ne oldu Teo?"

Arif'e döndü dudaklarını bükerek. "Hatun yok hayatımızda, farkında mısınız? Böyle dörtlü gezer olduk. Ne bu ya?"

Üçü de gülmeye başlayınca kaşlarını kaldırdı alayla. "Siz tercihlerinizi mi değiştirdiniz yoksa direkt siz mi değiştiniz?"

"Teo, sen uslanmaz mısın kardeşim?"

"Pardon ama Arifçiğim, hayatımda güzel bir hatun istemek neden uslanmazlık olsun? Biraz aşk olsun, sevgi olsun, romantik anlar olsun." gözlerini kısıp barın girişine baktı. "Kız olsun, kadın olsun. Türümüzün sağlığı için!"

Gülerek saçlarını karıştırdı Batu. "Azıttım demiyor da, bunu romantizm olarak görüyor."

"Azıtmadım. Aral, niye Batu'ya da kızmıyorsun? Baksana terbiyesiz terbiyesiz konuşuyor. Hiç yakışıyor mu ağzına?"

Gülümsedi Aral içtenlikle. "Haklısın, pek yakıştığı söylenemez."

"Gördün mü Batu?" diyerek omuzlarını silkti Teo. "Her neyse, ana konudan sapmayalım." Aklına gelen fikirle gülümsemeden edemedi. Hem Aral'ın duygularını öğrenmek hem de bir kız için bir şeyler yapmak istiyordu ve bunun için ideal aday Duru'ydu. "Buldum."

"Ne buldun?"

"Arifçiğim..."

"Teo, bana böyle seslenmesen? Geriliyorum." diyerek bir kahkaha attı. Onun yüzünü buruşturması aklına neyin geldiğinin göstergesiydi.

"Seninle ilgilenmiyorum, kapa çeneni!" diye tersledi Teo onu. "Bulduğum şey şu: Madem bizim Aral Duru'ya bir şey hissetmiyor, o zaman o güzel hatuna neden ben yazmıyorum?"

"Ne?"

Şaşkınlık nidaları üstüne genişçe gülümsedi ama onlarla aldırmamakta kararlıydı. Duru fazlasıyla güzel ve zekiydi. Neden olmayacaktı ki?

"Duru mu?" dedi Aral şaşkınlıkla.

"Oğlum o kız Aral'ın değil mi?" diyerek ağzından kaçırdı düşüncelerini Batu.

"Herkese bu gözle mi bakıyorsun sen?" derken kaşlarını çatmıştı Arif.

"İyi insan da lafının üstüne gelirmiş." diyerek geçiştirdi onların sorularını. Yerinden kalkıp Duru'ya doğru yöneldi.

"Hoş geldin Duru."

"Hoş bulduk Teo." dedi Duru gülümseyerek.

"Nasılsın?"

"İyiyim. Şöyle böyle yani... Sen?"

"Ah, ben çok iyiyim!" derken güldü Teo. Çapkın bakışlarla süzdü Duru'yu bir süre. Amacı onu rahatsız etmekten çok rengini belli etmekti. Genelde kızlar böyle bakışlardan hoşlanıyordu.

"Neden öyle bakıyorsun bana? Ve gözlerin neden gözlerim yerine bacaklarımda?"

Öksürerek bakışlarını onun yüzüne kaydırdı. Kaşlarını kaldırmış, yüzüne alaylı bir tebessüm yerleştirmişti.
"Çünkü..." dedi gülümseyerek.

"Çünkü?"

"Pantolonunun üstünde bir şey gördüm sandım meğerse deseniymiş."

Gülmemek için dudaklarını ısırdı Duru. Teo gerçek bir aptal olmalıydı. "Neyse, Aral yok mu?"

"Şurada..." dedi Teo sıkıntıyla yüzünü buruşturmadan önce eliyle arkasını işaret ederek.

Keşke başka bir kızı kestirseydi gözüne. Ama şimdi Duru ağzından çıkmıştı ve Batu'nun diline düşmek istemiyorsa bir şeyler bulup onun dikkatini çekmesi gerekiyordu.

Duru, Teo'nun garip davranışlarına aldırmadan Aral ve diğerlerinin yanına geçmişti. "Selam..." diyerek oturdu sandalyelerden birine.

"Hoş geldin Duru." dedi Batu ve Arif aynı anda.

"Selam..." demişti Aral da.

Batu ve Arif pek dikkat etmemişlerdi Duru'ya daha önce. Şimdi karşı cins olarak isminin geçmesi onun güzelliğini irdelemelerine sebep olmuştu.

Batu'ya göre saçları ve gözleri mükemmel bir uyum sergiliyordu. Simsiyah kıvırcıklara, gri ve zeki parıltılar, diye düşündü beğeniyle.

Arif de en çok gözlerini beğenmişti. Hayatında hiç bu kadar anlamlı bakabilen birini görmemişti. Bazen bakışları yoğunlaşıyor ve sanki yoğunlaştığı şeyin ruhuna iniyordu. Sonra bulunduğu zamana döndüğündeyse tamamen değişmiş biri oluveriyordu. Belki de gördüğü şey ne ise, o oluyordu. Kim bilebilirdi ki?

Mantıklı düşünüldüğünde bu kız ve Aral çok uyumluydu. İkisi de olgun, zeki ve sevecendiler. Sanata yönelimleri, şiirsellikleri de öyleydi. Ve... Düşününce şaşırdığını hissetti. Neden birbirlerine hiç ilgileri yoktu?

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin