Slenderman vs. Nightmare

507 50 14
                                        

Evet! Yeni bir bölümle daha berabariz! Bileğimi burktum, Sınavlar vardı, vakit bulamadım. ;-; Ama yazdım! Sizin için! Başlayalım hadi!

Bu da ne demek oluyor böyle? Beni istiyordu. Ağabeyim beni istiyordu Ama ben istemiyorumdum çünkü onu gerçek ağabeyim gibi görüyorum ve bu değişmeyecekti. Ne kadar hayal kırıklığına uğradım anlatamazdım. Bu olanlar gerçek olamazdı. Aşktan anlamayan biri olarak bu olanlar bana gerçekten Saçma geliyordu. Ama Masky 'nin duyguları tartışılamazdı.

Grey 'e yardım et bakışları atıyordum çünkü işler çirkinleşiyordu. Gerçekten Kötü hissediyordum. Belki Masky' nin duyguları Jeff'ten daha ağırdı ama kesinlikle seçeceğim kişi Jeff'ti. Jeff'e hissettiğim gibi Masky'ye hissetmiyordum. O benim ağabeyimdi. Saçmalamayın!

Masky bana baktı. " Seni bir tek ben mutlu edebilirim Night. Lütfen bunu bana yapma. Sana olan sevgimi nasıl ispatlayabilirim söyle bana..." " Masky yapma, lütfen. Bana ne gözle bakıyorsun bilmiyorum ama ben seni öz abim gibi görüyorum. Lütfen... Kes şunu..." sesim kısılmaya başlamıştı Çünkü çok Geriliyorum durup dururken Masky'nin bu duyguları nereden gelmişti?

" Masky! Gerçekten saçmalıyorsun! O senin kardeşin! Ona bu gözle nasıl bakabiliyorsun?" Hoddie'nin çıkışması beni şaşırtmıştı çünkü genelde sessiz kalmayı tercih ederdi. Demek ki gerçekten sinirlenmişti. Kardeşlerim bile Eğer ona aşık olsaydım bu ilişkiye izin vermezlerdi. Grey' e baktım. Gerçekten sinirlenmiş gözüküyordu ve bu hiç iyi değildi.

Ne düşündüğünü merak ediyordum. Sonra gözlerim yerde yatan Jeff'e kaydı ve beyaz tenindeki kırmızı boya. Gözlerim korkuyla inceldi ve adını haykırdım. O anda bütün dikkat üzerime çevrilmişti. Yanına koştum ve omuzundan sarstım. " Jeff, Beni duyabiliyor musun? Cevap ver bana! Tanrım lütfen! Lütfen yardım et GREY!!" Grey hipnoz olmuş gibi bana bakıyordu, hala ne olduğunu kavrayamamıştı ama Yerde yatan Jeff'i gördüğünde ne hissettiğini anlayabilmiştim. Vicdan azabı çekiyordu ve bu çok açıktı.

Kendine Gelir gelmez son hızla yanımıza konuştu. Jeff'in başını kaldırdı. Kaşı yarılmıştı. Önemli bir şey yok gibi duruyor ama acısını hissediyordum. Çarpmanın etkisiyle baygınlık geçmiş olmalıydı. Böyle küçük bir yara onu öldüremezdi... imkansızdı... "Hey Jeffrey! Hadi. Kendine gel Jeff! " Dişlerini sıktı. "Lanet olsun! " Jeff'i kucağına aldı ve içeri geçti. Ben hala Dizlerimin üzerine çökmüş şekilde onların gidişine bakıyordum.

"Seni küçük! Hepsi senin yüzünden oldu! Sen olmasaydın Jeff'e bir şey olmayacaktı! " Onu anlayamıyorum. Neden beni anlamak için çaba sarf etmiyordu? Neden her bi bokun sebebi bendim? Neden sadece ben?

"Jane! Ağzından çıkanı kulağın duysun! Ne halde olduğunu görmüyor musun sen? " "Yalan değil Hoddie! O SÜRTÜK HAYATIMIZIN İÇİNE EDİYOR! " Gözlerim inceldi. Sür...tük?

Ayağa kalktım ve Arkamı yavaşça döndüm. Gözlerimi kapattım ve kanatlarımı açtım. Gözlerimi yavaşça açtım ve kedi gözlerimin Karanlıkta parlamasına izin verdim. Baygın gözlerim onun içini okuyordu. Az da olsa benden korkuyordu. Başım öne doğru eğikti.

"Ne o Nightmare! Yoksa beni öldürecek misin Ha?! Hadi durma! Evet sana hak etmediğin bir şey söyledim. SÜRTÜK! " Gözlerim sonuna kadar açıldı. Kasten yapıyordu. Geçmişte ne yaşadığımı bilmeden, kendini benim yerime koymadan konuşuyor, hakaretler yağdırıyor.

Ona doğru yürümeye başladım. Ona dokunmayacaktım. Sadece bilsin istiyorum....İÇİMDEKİ ATEŞİ!!

Elimi ona uzattım. Ve Ateşin Elimi sarmasına izin verdim. Sıcak. Ateş büyüdü. Etrafımı sardı. Sonra aniden birlik olarak Jane e vurdu. Savrulan Jane bir takla attıktan sonra kendini durdurdu. "Seni küçük!! " Bıçağını bacağımdaki ağdan kurtardı ve eline yerleştirdi. Bana doğru koşmaya başladı. "Savun." aniden duvar gibi önüme ateşler sardı. Jane birden ateşlerin içinden çıktı ve bana atıldı. Ama ben orada değildim. Arkasından ona bakıyordum. Bu mümkün müydü Ateşin olduğu bir yere ışınlanmam ve Vicudumun her santimini ateşe döndürebilmem. Ben artık insan değildim. Olamazdım. Olamayacak kadar güçlüydüm. Peki benim hikayemi kim sonlandıracaktı? Sonsuza kadar yaşamak benin için anlamsız. Benden sonraki yaşam benim olmadığım bir hikaye gibi olacaktır. Bu çok...acınası bir durum. Tanrıya bile meydan okuyacak duruma gelmişken...nasıl ölebilirdim ki? Ah! Unutmuşum! Ben zaten ölüyüm...

Jane arkasına baktı. Şaşkın görünüyordu. Kaşları çatıldı. "İblis!" diye tıslayıp tekrar bana koşmaya başladı. "Sar." Ateş Jane'e yöneldi ve etrafını büyük bir coşkuyla sardı. Jane'nin ağzından bir çığlık bıraktı ve ateş etrafını tamamen sardı. Jane atık ateşten bir kürenin içindeydi. Sıcak. Artık bana bile fazla sıcak geliyordu.

"Çıkar beni burdan Nightmare! Sana bunu feci ödetirim! " "Yap hadi. " Bir anlığına durdu. Şaşırmış olmalıydı çünkü ses tonum da 'yap hadi' gibi izin verir bir şekilde çıkmıştı. Hikayemin en başında verdiğim söz gibi...O ölmeden ölmeyeceğim.

"Seni pislik! Benimle dalga geçme! Buradan çıkınca seni öldüreceğim!" Suratımda Alaycı ama küçük bir gülümsemeyle karşılık verdim. "Çık hadi. " Ses gelmedi. "Buraya ilk geldiğim zaman kendi kendine bir yemin etmiştim. Seni öldürmeden ölmeyeceğim. Yutkunma sesi duydum. Duyma yetim, koşma yetim, görme yetim 3 katına çıkmıştı. Bana kalırsa fazla yüksek yutkunuyordu.

"YETER!" Sesi Duyduğum yöne gözlerim sonuna kadar açık, şaşkın bir şekilde baktım. Grey kırmızı parlayan gözleriyle bana bakıyordu. Bu gün çok fazla şey olmuştu ve Grey gerçekten çok sinirlenmişti. Kardeşlerim ve diğer Creepyler bize şaşkına dönmüş şekilde bakıyorlardı. Sally ve Ben camdan bakıyordu. Clock ise diğer camdan tamamen sarkıyordu. Sanırım fazla gürültü çıkarmıştım.

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!" Jane'nin etrafındaki ateşi hala söndürmemiştim. "Nightmare! " Bana bağırmasıyla irkildim ve ateşi anında havaya karıştırdım. Grey bana yürümeye başladı. Elini havaya kaldırdı. Tokat mı tatacaktı? İzin veriyorum. Kendimi kontrol altına almak zorundayım ve bunu Grey olmadan yapamazdım. Eli tam aşağı iniyordu ki bir şey onu durdurdu.

Kendi uzuvuyla kendini durdurmuştu. Grey'in eli titriyordu. Zorluyordu ama o zorladıkça uzuvu da geri çekiyordu. Gözlerine gölge inmişti. "Grey? " Başını yavaşça kaldırdı. Yüzündeki ifade gözlerimi doldurmuştu. Gözlerine hala gölge vardı. Kırmızı gözlerini görebiliyordum. Ağlıyordu ve kendini zorluyordu, kaşları çatıktı. "Git!" Anlamamıştım "GİT BURADAN NİGHTMARE JESSİCA FİRE! " Korkmuştum ve bu iki adım geri gitmeme sebep olmuştu. "G-Grey? Ne? Nereye gitmemi istiyorsun?" Arkasından diğer uzuvları da aniden çıktı. Beni korkutmaya başlamıştı. "Cehenneme bile gidebilirsin! Ama eğer gitmezsen.... Senin için çok kötü olur!" Dişlerinimi sıktım ve kaşlarımı çattım ve bende öne biraz eğilip savaş pozisyonu aldım. Hiç bir yere gitmiyordum! "Hayır." Kanatlarımı açtım ve ona meydan okudum. Belki bunu kendi Tanrıma yapmam çok kötü bir fikirdi. Ama....Deney gerekiyordu. Belki hikayemi o bitirirdi.

Kaşları çok fazla çatıldı ve aniden yüzünü saran beyaz deri göründü. Her şeyi kayboldu. Biraz öne doğru eğildi ve uzuvlarını bana gösterdi. Slenderman ile kapışacaktım. Harika değil mi?!

Birden kayboldu. Kaybolduğu anda etrafını ateşlerin sardım. Bana böyle yaklaşmamalıydı. Birden ateşlerin arasından çıkan bir uzuv kanadını sıyırdı. Sonra geri dönerek boynumu kavradı ve havaya kaldırdı ve ateş çemberinin içinden dışarı fırlattı. Ateşler yok oldu. Ayağa kalkmaya çalışıyordum ki beni bir şey yere geri yapıştırdı. Grey üzerimdeydi. Ağzını açtı ve bana kükredi. Ateşe dönüşüp altından çıktım ve üzerine geçtim. Bana baktığı anda kanatlarımı hızlı bir şekilde vicuduna geçirdim. Acıyla bağırdı ve kayboldu. Yere düştüm. Ayağa kalktım ve kanatlarımı baktım. Siyah gibi görünen yoğun kan. Sirkeledi ve kanı temizleyebildiğim kadar temizledim. Etrafıma baktım. Dinledim. Ama yoktu. Nereye gitmişti birden?

Birden rüzgarın hızla bölünme sesini duydum. Arkamı dönmeye zaman bulamadan kanatlarımın arasından geçen uzuvu hissettim. Ve göğüslerimin üzerinden çıkan parçayı gördüm. Ağzımdan çıkardığım kan ve içimden geçen uzuvun vicudunda çıkardığı kan aniden sıçradı. Çimenler, kanatlarım, saçlarım, Grey'in üzeri, kardeşlerimin yüzleri, her yerde kan vardı. Bir şey hissetmiyordum ve giderek te hissizleşiyordum. Ayaklarımın üzerinde durabilmemin tek sebebi içimdeki mızraktı. Elimi Son gücümle uzuva koydum. Başımı yukarı kaldırdım gökyüzüne bakmam gerekiyordu ama onun yüzüne bakıyordum. Bembeyaz yüzüne. Hikayemi o bitirmişti.Hafifçe gülümsemeye çalıştım ve ilk defa o zaman sözümü bozdum.

Bir damla göz yaşı yanağımdan aktı vr çimenlerin üzerine düştü. Tam olarak gülümsedim.

"Teşekkür ederim.... " Ve hikayem sona erdi.....

Kırın parçalayın beni! Lanet olsun! Bu benim Finalim. Korktunuz dimi. Lan böyle final olmaz. MUTLU SON İSTEYENLER YILDIZA YÜKLENSİN!

PROXY OLMAKWhere stories live. Discover now